Demans teşhisi konulan Aysel Tuğluk için destek kampanyaları sürüyor
Beş yıldır Kandıra F Tipi Hapishanesinde tutuklu olan HDP eski milletvekili Aysel Tuğluk'a doktorlardan oluşan bir heyet tarafından demans teşhisi konuldu. Başkalarının yardımı olmadan gündelik ihtiyaçlarını karşılayamadığı vurgulanan Tuğluk'un cezasının infazının ertelenmesi talep ediliyor.
BBC TürkçeBeş yıldır Kandıra F Tipi Hapishanesinde tutuklu olan HDP eski milletvekili Aysel Tuğluk, kalıcı bir sağlık sorunu yaşıyor.
22 Mart 2021 tarihinde Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde beş ayrı uzman hekimin muayene ettiği Tuğluk'a kalıcı hafıza kaybı anlamına gelen demans teşhisi kondu.
Avukatı ve ailesi, Tuğluk'un yaşadığı rahatsızlığı, annesinin cenazesine yapılan saldırı sonucunda yaşadığı travmanın tetiklediğine inanıyor.
Aysel Tuğluk, Aralık 2016'dan beri Kocaeli 1 No'lu F Tipi'nde mahpus.
Tutuklandıktan 1,5 yıl sonra 78 yaşındaki annesi Hatun Tuğluk, 13 Eylül 2017'de Ankara'da hayatını kaybetti.
Tuğluk, özel izinle annesinin cenaze törenine katıldı; ancak İncek Mezarlığı'na gömülen Hatun Tuğluk'un cenazesi, "Burada şehit cenazesi var, buraya terörist cenazesi gömdürmeyiz, gömseniz de çıkartır parçalarız'' diyen taşlı sopalı bir grubun saldırısı üzerine gömüldüğü yerden çıkarıldı.
Cenaze daha sonra Tunceli'ye götürüldü, sadece 48 saat izni olan Aysel Tuğluk ise Tunceli'deki törene gidemedi.
Avukatı Reyhan Yalçındağ, tüm bu olan bitene şahit olan Aysel Tuğluk'un büyük bir travma yaşadığını ve o günden sonra hafıza kaybı yaşamaya başladığını söyledi.
Doktorlardan oluşan heyet sağlık kuruluşuna sevk istedi
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde görev yapan adli tıp, nöroloji, psikiyatri, dahiliye, kardiyoloji doktorlarından oluşan bir heyetin Temmuz ayında hazırladığı sağlık raporunda kronik seyirli bu hastalığın takibinin üçüncü basamak sağlık kuruluşlarında yapılması gerektiğini vurgulandı.
Raporda imzası olan doktorlar, Tuğluk'un cezaevinde yaşamını bir başkasının yardımı olmaksızın tek başına sürdürmesinin mümkün olmadığını kaydederek cezasının infazının ertelenmesi gerektiği yönünde kanaat bildirdiler.
Bundan sonraki süreçte avukatlar bu rapor ile İstanbul Adli Tıp 3. İhtisas Kurumu'na başvurdu.
3 Eylül tarihinde Adli Tıp Kurumu'nun verdiği raporda ise Tuğluk'un hayatını yalnız idame edebileceği, tedavisinin düzenli poliklinik kontrolleri ile sağlanabileceğini, bu yüzden 'cezaevi şartlarında infazına devam edebileceği' belirtildi ve infazın ertelenmesi talebi reddedildi.
Avukatların üst kurula yaptığı itiraz ise neticelenmedi.
BBC Türkçe'ye konuşan Avukat Reyhan Yalçındağ, yasal mevzuata göre tedavisi olanaksız olan ve tek başına cezaevinde yaşamını idame ettiremeyecek bir mahpusun cezasının infazının ertelenmesinin zorunlu olmasına rağmen, 'muhalif politik mahpuslar için siyasi kararlar verildiğini' savundu.
'Adli Tıp Kurumu eliyle hukuksuzluk yaşanıyor'
Aysel Tuğluk'un, ilk teşhisten itibaren ailesiyle birlikte aldığı karar gereğince hastalığının kampanya şeklinde duyurulmasını ya da kendisine yönelik özel bir çalışma yürütülmesini istemediğini belirten Reyhan Yalçındağ, kamuoyunun bu durumdan Adli Tıp Kurumu'nun (ATK) raporundan sonra haberdar olduğunu hatırlattı.
"ATK eliyle bir hukuksuzluk yaşanıyor" diyen Yalçındağ şunları söyledi:
''ATK, siyasi iktidarın bakış açısıyla konuya yaklaşmakta ve bu sebeple sadece Tuğluk için değil, cezaevinde uzun yıllardır ölümcül hastalıkları olanlar için de yerel hastanelerin adli tıp kurullarının raporlarının tam zıddı raporlar vermektedir.
"Bu sebeple tahliyesi derhal olmalı diyen Kocaeli Tıp Fakültesi'nin raporunun zıddı rapor veren İstanbul ATK raporu arasındaki çelişkilerin giderilmesi için Türkiye İnsan Hakları Vakfı tarafından bir alternatif rapor hazırlandı.
"Bu raporla birlikte yeniden ATK Üst Kurul ve Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı nezdindeki itirazlarımızı sunduk ve şimdilik süreç yeniden devam etmekte. Umuyor ve diliyoruz ki bu defa hukuka, vicdana, tıp etiğine uygun bir karar çıkacaktır."
"Başkalarının yardımı olmadan gündelik ihtiyaçlarını karşılayamıyor"
HDP'li siyasetçinin maruz kaldığı hastalığın tedavisi imkansız ve ilerleyici seyir arz eden kronik türden hastalık olduğunu, sağlık durumunun gitgide ağırlaşmakta olduğunu belirten Reyhan Yalçındağ, ''Tuğluk'un başkalarının yardımı olmaksızın gündelik ihtiyaçlarını karşılayamadığını cezaevi idaresi gözlemliyor'' dedi.
Yaptıkları başvurular neticesinde Tuğluk'a doktor erişim hakkı tanındığını söyleyen avukat Yalçındağ, ATK Üst Kurul öncesinde tekrar bazı muayenelerin gerçekleştiğini de ekledi.
HDP eski milletvekili Aysel Tuğluk'un serbest bırakılması için dayanışma grupları kuruldu.
Cuma gecesi sosyal medya üzerinden de etiket çalışması yapıldı ve Aysel Tuğluk'un tahliye edilmesi yönünde yüzlerce paylaşım yapıldı.
Bu yönde bir imza kampanyası başlatıldı. #BinlerceAyseliz etiketiyle başlayan imza kampanyasına 28 ülkeden kadınlar destek sunuyor. Beş bini aşkın imzanın toplandığı kampanya devam ediyor.
Aysel Tuğluk'un yakın geçmişte toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin siyasi alandaki tezahürüne karşı mücadele ettiğini, Kürt sorununun çözümüne dair sağduyulu refleksleriyle bilinen bir isim olduğunu söyleyen Reyhan Yalçındağ, binlerce kadının Tuğluk için ortak ses olduğunu ifade etti:
"Tuğluk'a hak etmediği bir önceliğin verilmesinden bahsetmiyoruz. Sadece yasal mevzuatın ve hukukun uygulanmasını talep ediyoruz ve hastalığın geldiği aşamanın vehametinden dolayı kaygılıyız. Umuyoruz ki bu defa insani koşullarda tedavisinin yapılabilmesi için serbest bırakılacaktır."
Aysel Tuğluk kimdir?
1965 Elazığ doğumlu olan Aysel Tuğluk, İstanbul Hukuk fakültesi mezunu. Hukukçu ve insan hakları savunucusu olan Aysel Tuğluk 2007 yılında Bin Umut Adayları ile bağımsız milletvekili olarak meclise girdi.
Tuğluk, Türkiye siyasi partiler tarihinde Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) ilk kadın kurucu eş genel başkanlığını yapan ve bu partinin kapatılmasıyla birlikte siyaset yasağı getirilen tek kadın milletvekiliydi.
2011 yılında HDP Van milletvekili olan Tuğluk, Ahmet Türk ile birlikte Demokratik Toplum Kongresi'nin de eş başkanı oldu.
HDP genel başkan yardımcısı olduğu sırada Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma ile 28 Aralık 2016 tarihinde tutuklanarak Kocaeli F Tipi Cezaevi'ne gönderildi.
Yaptığı basın açıklamaları, televizyon röportajları 'yasa dışı örgüt üyeliği' iddiasına dayanak gösterildi.
DTK'ye yönelik yürütülen soruşturma kapsamında, 16 Mart 2018'de kararını açıklayan Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi, "örgüt yöneticisi olmak" iddiasıyla Tuğluk'a 10 yıl hapis cezası verdi.
Bu ceza dışında 'terör örgütü üyesi olmak, örgüt propagandası yapmak' gibi farklı suçlardan da Tuğluk'a farklı hapis cezaları verildi.
Tuğluk için Anayasa Mahkemesi'ne başvuru yapıldı, karar bekleniyor.