Cumhuriyetimizin 100. yaşına armağan: Bayındır Süt İşleme Fabrikası açıldı
Türkiye Cumhuriyetin 100'üncü yıldönümüne sayılı günler kala İzmir Büyükşehir Belediyesi öz kaynaklarıyla inşa ettiği Bayındır Süt İşleme Fabrikası düzenlenen törenle açıldı. Törende konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, "Bayındır Süt Fabrikası İzmir’deki en yeni Cumhuriyet eserimizdir. Bu Cumhuriyet kalesi sizindir. İzmir’indir. Türkiye’nindir. Bayındır Süt Fabrikası, Cumhuriyetimizin 100. yaşına armağan olsun” dedi.
İZMİR / Cumhuriyetİzmir Büyükşehir Belediyesi’nin öz kaynaklarıyla “Her fabrika bir kaledir” sloganıyla kurulan Bayındır Süt İşleme Fabrikası hizmete girdi.
İzmir Tarımı stratejisinin en önemli parçalarından biri olarak 2021 yılında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun katıldığı törenle temeli atılan Bayındır Süt İşleme Fabrikası Cumhuriyetin 100'üncü yıldönümünün arefesinde düzenlenen törene İZBB Başkanı Tunç Soyer'in yanı sıra; CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, CHP İzmir Milletvekilleri Murat Bakan ile Rıfat Nalbantoğlu, Bayındır Kaymakamı Emin Kaymak, AK Partili Bayındır Belediye Başkanı Uğur Demirezen, CHP'li Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin, Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin, Kemalpaşa Belediye Başkanı Rıdvan Karakayalı, Torbalı Belediye Başkanı Mithat Tekin, Balçova Belediye Başkanı Fatma Çalkaya, Beydağ Belediye Başkanı Feridun Yılmazlar, Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş, İYİ Partili Tire Belediye Başkanı Salih Atakan Duran ve İzmir Köy-Koop Birlik Başkanı Neptün Soyer katıldı.
“BURAYI CEFAKÂR ANADOLU KADINLARI KURDU”
Açılış öncesi kürsüye çıkan Tunç Soyer, Cumhuriyet’in 100. yılını kutladığımızı hatırlatarak, “Bir Cumhuriyet eseri olan Bayındır Süt Fabrikamızın açılış töreninde sizlerle bir arada bulunmanın sevincini ve gururunu yaşıyorum. Milletin efendileri! Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Görüyorum ki gözlerinizdeki ışık fabrikamızı ışıl ışıl aydınlatıyor. Her birinizin içindeki heyecanı, coşkuyu çok iyi okuyorum. Şunu çok iyi biliyorum. Burası sadece bir fabrika değil. Burası bir kale ve burayı İzmir Büyükşehir Belediyesi kurmadı. Bu kaleyi siz kurdunuz. Ellerinizle, tırnaklarınızla, alın terinizle kurdunuz. Burayı, gün ağarmadan uyanıp ak memeden süt sağan o nasırlı eller kurdu. Çatlamış parmaklarıyla tohum serpen, arık açan, ot biçen, cefakâr Anadolu kadınları kurdu. Burası yemeyip yediren, taşın suyunu sıkan, ömrünü toprağına adamış babalarımızın, dedelerimizin kalesi. Bu fabrika, İzmir’in dağlarını gece gündüz arşınlayan yiğit çobanlarımızın eseri” diye konuştu.
“BU FABRİKA SİZİNDİR”
“Atalarımız Cumhuriyeti nasıl kurduysa, biz de bu fabrikayı işte öyle kurduk” diyerek devam eden Soyer, “Güneşin alnında kavrularak. Ter dökerek. Soğukta tir tir titreyerek. Ama engelleri bir bir aşarak... Sabrederek. İnanarak… Nasıl ki bir kale taş taş, duvar duvar, burç burç kurulursa, biz de bu fabrikayı işte öyle kurduk. Şunu bilin ki, sizler ürettikçe, bu kale bu ülkenin topraklarını korumaya devam edecek. Milletimizin Efendileri! Bu fabrika sizindir. İzmir’in Bayındır Süt Fabrikası, vatanımıza ve milletimize hayırlı uğurlu olsun” ifadelerini kullandı.
“ÇİFTÇİMİZİN, ÇOBANIMIZIN ALIN TERİNE SAHİP ÇIKTIK”
Cumhuriyet kazanımlarına dikkat çekerek sözlerine devam eden Tunç Soyer, “Yüz yaşındaki Cumhuriyetimiz bizler için üç büyük anlam taşıyor. Cumhuriyet, hakimiyetin kayıtsız şartsız milletimize ait olması demek. Cumhuriyetimiz, kadınların özgürleşmesi, kadın ve erkeğin eşit olması demek. Ve Cumhuriyet, ekonomik bağımsızlığımız demek. Atalarımız ekonominin bağımsızlığı için İzmir’de düzenlenen İktisat Kongresi’nden başlamak üzere dev adımlar atıyor. Az zamanda çok işler başarıyor. Fabrikalar kuruyor. Tarımı büyütüyor. Ülkeyi demir ağlarla örüyor. Köy enstitüleri kuruyor. Halkın gücüne güç katarak, ülkenin gücünü büyütüyor. Yazık ki bugün, yüz yıl sonra… Köylünün, doğduğu ata topraklarını terk etmek zorunda kaldığı... Çiftçilerimizin elindeki ürünleri yollara döktüğü... Kırsaldaki gençlerimizin, şehirlerde karın tokluğuna iş aradığı... Kısacası milletin efendilerinin yerinden yurdundan edildiği hazin bir döneme tanıklık ediyoruz. Biz, böyle bir dönemde toprağımızın, insanımızın sesine kayıtsız kalamazdık. Kalmadık! Çiftçimizin, çobanımızın alın terine sahip çıktık. Giderek artan maliyetlerin altında ezilen küçük üreticimizin yanında durduk. Bu fabrika, bir İzmir imecesidir. Küçük üreticimizi ve topraklarını muhafaza edecek bir kaledir” dedi.
“BURASI, 5 BİN 117 ÇOBANIMIZIN ÜRETTİĞİ KÜÇÜKBAŞ SÜTÜNÜN BULUŞMA NOKTASI”
Fabrikanın özelliklerinden bahseden Soyer, “Bu Cumhuriyet kalesi, 17 bin metrekare alanda yükselen 7 bin metrekareye inşa ettiğimiz Ege’nin en büyük fabrikalarından biri. Bu devasa tesiste Küçük Menderes Havzası ve diğer bölgelerden 117 vatandaşımızı istihdam ediyoruz. 350 milyon TL’lik rekor bir yatırımla hayat bulan fabrikamız, günde 100 ton yılda 36 milyon litreden fazla süt işleyebiliyor. Bu, bir sende 250 milyon liralık süt işleme kapasitesi demek. Burası, Avrupa Hijyen Belgesi’ne sahip Türkiye’deki sayılı tesislerden biri. Enerji ihtiyacını güneş enerjisi panelleriyle karşılayacak fabrikamızda atık suyu tarımsal sulamada kullanılacak standartlarda arıtıyoruz. Doğamızla yüzde yüz uyumlu bir üretim modelini hayata geçiriyoruz. Bu fabrika, Mera İzmir projemizle belirlediğimiz 5 bin 117 çobanımızın ürettiği küçükbaş sütünün buluşma noktası” şeklinde konuştu.
“ÇOCUKLAR YATAĞA AÇ GİRMESİN İSTİYORSAK SİLAJLIK MISIRI BIRAKMAMIZ LAZIM”
Soyer “Başka bir tarım mümkün” vizyonunu hatırlatarak, “Burası, İzmir’in Çoban Haritası’nın başkenti. Belediye şirketimiz İzTarım, “Başka Bir Tarım” kriterlerine uygun üretim yapan çobanlarımızdan piyasanın iki katına aldığı sütleri bu fabrikada işliyor. Kooperatiflerimiz aracılığıyla toplanan sütler burada, Bayındır’da, İzmirli markasına sahip çok sayıda ürüne dönüşüyor. Satın aldığımız sütleri İzmir tulumundan gravyer peynirine, dondurmadan yoğurda kadar birçok ürüne dönüştürerek İzmir’in öz değerine katma değer kazandırıyoruz. İzmirli markamız, daha şimdiden Amerika ve Kanada’ya ulaştı. Süt Kuzusu Projemizle 30 ilçemizde çocuklarımıza armağan ettiğimiz sütleri de artık Bayındır Süt Fabrikamızda üreteceğiz. Çocuklarımız mis gibi süt içmeye devam edecek. Silajlık mısırdan kurtulmamız lazım. Et fiyatları ucuzlasın istiyorsak GDO’lu silajlık mısırdan bu ülkeyi kurtarmamız lazım. Çocuklar yatağa aç girmesin istiyorsak silajlık mısırı bırakmamız lazım. Küçük Menderes Havzası çöl olmasın istiyorsak, mısır silajını terk etmemiz lazım. Bir tanesi 85 beş litre su tüketen bu ürün iliğimizi kemiğimizi kuruttu. Ülke topraklarımızı, vatanımızı seviyorsak silajlık mısıra savaş açmamız lazım. Çünkü bu ürün yüzünden dağlarımızda yerli hayvan ırklarının otladığı meraları terk ettik. Onun yerine ovalara taşındık. Buğday, meyve, sebze üretilen bereketli ovalarımızda artık sadece mısır tarlaları var. Hükümetin ısrarla desteklediği bu üretimin arkasında kimlerin olduğunu çok iyi biliyoruz. Kirli postallarıyla işgal edemedikleri topraklarımızı, şimdi tohumlarıyla gasp etmek istiyorlar. Fakat iyi bilsinler. İzmirli bu oyuna gelmez! Artık İzmir Bayındır’da yükselen bir Cumhuriyet kalesi var. Bu kale, topraklarımız yeniden özgürlüğüne kavuşsun diye var! Göreceksiniz, bu kale, yerli ve milli tohumlarımızı yeniden toprakla buluşturacak. Başka bir tarımının mümkün olduğunu İzmir’den tüm dünyaya gösterecek. Ne mutlu bize ki… İzmir’de “Başka bir tarım mümkün” diyerek başlattığımız devrim, bu Cumhuriyet kalesinde ölümsüzleşti. Artık İzmir’de geçim derdi yaşayan tek bir çoban, umut ışığının söndüğü tek bir ağıl, bereketin eksik olduğu tek bir tarla kalmayacak” dedi.
“CUMHURİYETİMİZİN 100. YAŞINA ARMAĞAN OLSUN”
İzmirlilere seslenen Tunç Soyer sözlerini şöyle noktaladı: “Milliyetçilik hamasetle olmaz. Bu vatanı sevmek demek, onun dağlarını, ağaçlarını, derelerini korumak demektir. Bu cennet yurdun, toprağını yaşatmak, dağlardaki çoban ateşini korumak demektir. Yerli ve milli olana, bu ülkenin öz değerlerine sahip çıkmak demektir. Bizim için vatanperverlik budur. Bugün bu Cumhuriyet kalesinin çatısı altında bunu başarmanın tarifsiz sevincini ve gururunu yaşıyoruz. Bu kalede İzmir’de yaşayan milyonların gıda güvenliğini teminat altına alıyoruz. Çocuklarımız için sağlıklı süt, peynir, yoğurt üretiyoruz. İzmir’in refahını büyüterek, hakça, kardeşçe paylaşıyoruz. Ve ülkemizin topraklarını koruyoruz. Değerli hemşehrilerim... İzmir’in Cumhuriyet aşığı mert insanları! Bu şehrin Belediye Başkanı olma görevini bir onur madalyası olarak göğsüme taktınız. Yaklaşık beş yıldır birlikte, omuz omuza İzmir aşkıyla çalışıyoruz. Bu yolda hiçbir zaman mazeret üretmedik. Asla yorulmadık. Çünkü aşkla çalışan yorulmaz... Aşkla çalışan gücünü doğrudan halktan alır. Tıpkı Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk gibi. İşte bu yüzden bizim yolumuz Mustafa Kemal’in yoludur. Bizim tek rehberimiz halkımızdır. İzmir’dir. Hep birlikte... İzmir’in Cumhuriyet kalelerini inşa etmeye devam edeceğiz. Karış karış, adım adım bu toprakların bereketini büyüteceğiz. Size söz. İzmir’de tek bir gencimiz hayallerinden vazgeçmeyecek. Çiftçinin, çobanın, üretenin yüzü daima gülecek… Bu toprakları rant çetelerine ve tohum tekellerine teslim etmeyeceğiz. Bayındır Süt Fabrikası İzmir’deki en yeni Cumhuriyet eserimizdir. Başta İZTARIM şirketimizin Genel Müdürü Murat Onkardeşler olmak üzere Bayındır Süt Fabrikası’nın hayata geçmesinde emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. İzmir’in en uzak noktalarındaki sütlerin toplanabilmesi ve buraya kadar ulaşması için çalışan İzmir’in üretici kooperatiflerine sonsuz teşekkür ediyorum. Bu fabrikanın asıl kurucusu ve varoluş nedeni; her bir üreticimizin alnından öpüyor, her birinin önünde saygıyla eğiliyorum. Milletimizin efendileri! Bu kale sizin eseriniz. Bu Cumhuriyet kalesi sizindir. İzmir’indir. Türkiye’nindir… Bayındır Süt Fabrikası, Cumhuriyetimizin 100. yaşına armağan olsun. Fabrikamız, ülkemize ve İzmir’e hayırlı, uğurlu olsun.