Cumhuriyet gazetesi yazarı Mehmet Ali Güller'in Sosyalist Güç Birliği’ne ilişkin değerlendirmesi: Önlerindeki tarihi görev...
Cumhuriyet gazetesi yazarı Mehmet Ali Güller, 14 Mayıs'taki seçimde 'sol' partilerin aldığı oy sayısını değerlendirdi. Seçime katılan partilerin 1 milyondan fazla oy topladığına dikkat çeken Güller, "Sosyalistler, eğer bu süreci iyi yönetebilirlerse, bağımsız bir seçenek oluşturarak en etkili muhalefete dönüşebilirler" dedi.
cumhuriyet.com.tr14 Mayıs'taki 28'inci Dönem Milletvekili seçimlerinde 'sol' partiler 1 milyonun üzerinde oy alırken Türkiye İşçi Partisi (TİP) Meclis'e 4 vekil göndermeyi başardı. Kritik seçimde Sosyalist Güç Birliği’ne ilişkin değerlendirme yapan Cumhuriyet gazetesi yazarı Mehmet Ali Güller de alınan oy sayısına dikkat çekerek sosyalistlerin, sürecin iyi yönetmesi durumunda bağımsız bir seçenek oluşturarak en etkili muhalefete dönüşebileceklerini söyledi.
Güller'in değerlendirmesi şu şekilde:
"Seçimin en önemli sonuçlarından biri de sosyalistlerin aldığı oyların toplamıdır. 1 milyondan fazla seçmenin oy verdiği sosyalistler, eğer bu süreci iyi yönetebilirlerse, bağımsız bir seçenek oluşturarak en etkili muhalefete dönüşebilirler.
Bunun yolu, kuşkusuz öncelikle birlikten, ortak bir karargâh inşa etmekten ve oy veren seçmenleri örgütlü kuvvete dönüştürmekten geçmektedir.
1 MİLYONDAN FAZLA SOSYALİST OY
Öncelikle partilerin aldığı oylara bakalım:
- Türkiye İşçi Partisi (TİP), 940 bin 230 kişiden oy aldı.
- Sol Parti (Sol) 78 bin 32 oy aldı.
- Türkiye Komünist Partisi (TKP) 63 bin 509 oy aldı.
- Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) 31 bin 928 oy aldı.
- Türkiye Komünist Hareketi (TKH) 17 bin 864 oy aldı.
Bu beş sosyalist partinin aldığı oy toplamı 1 milyon 131 bin 563’tür. Bu Türkiye şartlarında çok önemli bir orandır. Tek çatı altında birleşmiş 1 milyon “örgütlü” sosyalist, Türkiye’nin en önemli sorunlarına gerçekçi çözümler üreterek etkili ve belirleyici bir güç olur.
SOSYALİSTLERİN BAĞIMSIZLIĞI
Burada en önemli konu, TİP’in yoluna HDP ile ittifak içinde mi devam edeceği, yoksa bağımsız sosyalist bir parti olarak mı varlığını sürdüreceğidir.
TİP içindeki eğilimin bağımsız hareket etmek olduğu anlaşılıyor. Umarım öyle olabilir.
Çünkü sosyalistlerin 30 yıldır etnik milliyetçi Kürt partileri ile birlikte hareket etmeleri sosyalist partileri büyütmedi, tersine eritti. Diğer yandan sosyalist partilerin varlığı Kürt partilerini Türkiye partisi de yapamadı.
TİP’in Emek ve Özgürlük İttifakı’ndan ayrılarak bağımsız hareket etmesi, hem kendisini hem de genel olarak sosyalistlerin önünü açacak bir adım olacaktır.
TİP’in TBMM’de 4 milletvekilinin bulunması çok değerlidir.
Gezi’de Haziran Halk Hareketi’ne omuz veren aydınlar ile sanatçıların da bu seçimde TİP’e destek vermeleri, yarınlar için umuttur.
GÜÇ MERKEZİ İNŞASI
Ancak Erdoğan’ın Anayasa’ya aykırı olarak 3. kez cumhurbaşkanı olduğu ve Cumhuriyet’in kazanımlarının daha da tasfiye edileceği bu yeni süreçte, sosyalistlerin birlikte mücadele etmesi, devrimci bir karargâh, ortak bir güç merkezi inşa ederek gerçek muhalefet yürütmesi, kritik önemdedir.
Öyle ki bu sosyalistlerin önündeki tarihi görev ve sorumluluktur. Türk Devriminin burjuvazi-toprak ağaları ittifakı ile Atlantik sürecinde boğdurulmasının sonucu olarak ülkenin Siyasal İslamcılığa teslim edilmesinin ardından, “devrimci cumhuriyetçi” çıkışın en önemli aktörü sosyalistler olacaktır.
O nedenle, 2023 seçimine katılan ve toplamda 1 milyondan fazla oy alan sosyalist partiler, hızla güç birliği yapmalı, seçimlere katılmamış sosyalist partileri de dahil ederek devrimci bir karargâh, ortak bir güç merkezi inşa etmelidir.
Bu merkezin temel hedefi, öncelikle oy veren seçmenleri örgütlemek olmalıdır.
Burada, Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlar gözönünde bulundurularak, sosyalizmin yeni insanına yakışır vaziyette, geçmiş ayrılıkları ya da daha çok/daha az oy farkını gözetmeden güç birliği yapabilmek tarihi önemdedir. Bu sorumluluğu yerine getirmeyenler ülkeye de sosyalizm davasına da büyük zarar vermiş olacaktır.
Türkiye sosyalistlerinin önündeki bu fırsat kaçırılamaz!
Burada en eski tüfeklerden yaşayan 68’lilere, 78’lilerden çeşitli nedenlerle örgütsüzlüğe düşmüş sosyalistlere kadar geniş bir çevreye de ayrıca sorumluluk düşmektedir. Zira bu geniş kesim, ayrılıkları gidermede yapıştırıcı fonksiyonu izleyebilir.
SOSYALİST-KEMALİST İTTİFAK
Cumhur İttifakı da Millet İttifakı da ekonomide serbest piyasacı, dış politikada Atlantikçi/NATO’cu partiler koalisyonlarıdır.
Bu iki cephenin mücadelesinden Türkiye’nin asıl sorunlarına çareler üretilemeyecektir.
1 milyondan fazla sosyalistin örgütlü gücü işte bu şartlarda, Türkiye’nin asıl ana muhalefet partisi demektir.
Dahası, güçlü bir sosyalist muhalefet, CHP’nin de sağa kaymasını durdurur; 70’lerde olduğu gibi CHP’yi daha halkçı, kamucu, solcu bir çizgiye çeker.
Kaldı ki sosyalistlerin gücü ve etkisi, orta ve uzun vadede Kemalistlerle “devrimci cumhuriyet” için ittifak demektir. Nitekim Türkiye’yi emperyalizme göbekten bağlı Türk-İslam sentezinden kurtarmanın tek çözümü de budur: Sosyalist-Kemalist İttifak…
TARİHİ SORUMLULUK
1 milyon örgütlü sosyalist, Türkiye’nin Ortacağ’ın karanlığına iyice yuvarlanmasının önündeki sigortadır.
1 milyon örgütlü sosyalist, Türkiye’nin etnik ve mezhepsel temelde bölünmesinin önündeki sigortadır.
1 milyon örgütlü sosyalist, devrimci cumhuriyeti inşa etmenin teminatıdır.
TİP başta seçime giren sosyalist partiler, bu tarihi sorumluluğu yerine getirmelidir.
Sol seçeneğin modeli, önyargısız ortak çabayla hep birlikte tasarlanabilir.
Ama önce sosyalistlerin bağımsız bir seçenek oluşturmalarının elzem olduğunu ve bu modelin oluşturulabileceğini kabul etmek gerekir!"