Cumhurbaşkanı, İzmirlilerle beraber

KONUK YAZAR | Atatürk Araştırmacısı Ahmet Gürel, Cumhuriyet Ege için yazdı...

İZMİR / Cumhuriyet

“Cumhurbaşkanı, 11 Ekim 1925 günlü Anadolu Ajansının haberine göre, İzmir’de şöyle devam konuşmuştur;

“İzmirliler, aziz hemşerilerim! Siz bana bugün tarihi ve değerli bir günü hatırlattınız. Bugünkü vefakâr duygularımızla yaptığınız tezahürat bana İzmir’in geri alındığı gün olan bu sokaklarda geçirdiğim dakikaları hatırlattınız. Muhterem arkadaşlar, hatta diyebilirim ki,  siz o gün büyük keder ve elem içindeydiniz. Yahut kurtulmuş olmaktan kaynaklanan sevinciniz içinde yine büyük kederiniz vardı. Fakat ben görüyorum ki, bugün daha coşkun ve daha yüksek duygular içindesiniz. 

...Muhterem İzmirliler, siz hem çok mutsuz oldunuz,  fakat aynı zamanda çok mutlusunuz. Mutsuz oldunuz; çünkü çok işkenceler, acı eziyetler ve baskılar gördünüz. Fakat mutlusunuz; çünkü bu memleket sizi kurtarmayı hedef saydığı için kurtuldu. Ahmak düşman buraya gelmeseydi, belki bütün memleket gaflete dalmış kalırdı. Siz bütün memleket ve millet ve bugün ve gelecek adına sıkıntı çektiniz. Fakat bugün bu sıkıntının karşılığını görüyorsunuz. Sizi tebrik ederim.

Arkadaşlar, şunu da ilave etmeliyim ki, İzmir, geçmişte bin bir konuda olduğu gibi duyarsızlık sonucu olarak o zulümle karşı kalmıştır. Artık o zamanlar ve dakikalar çoktan geçmiştir. Ve bu noktayı çok iyi ortaya koymak için eklemeye mecburum ki ve bütün dünya işitsin ki, efendiler, artık İzmir hiçbir kirli ayağın üzerine basamayacağı çok kutsal bir topraktır.

Efendiler, İzmir’e her gelişimde çok duygulanıyorum. Fakat bu gün daha fazla duygulandım. Tekrar içten teşekkürlerimi arz ederek veda ediyorum. Allahaısmarladık arkadaşlar.”

Aynı gece saat: 01.00’den sonra, Alsancak Kordonboyu’ndaki ‘Naim Palas’ın balkonunda oturan Cumhurbaşkanı, körfez vapurundan tezahürat yapan Karşıyakalılara şöyle seslenmiştir:  

“İzmir’in Karşıyakalıları, sizleri derin sevgilerimle selamlarım. Ben karşı yaka beri yaka bilmem. Ben bütün İzmir’in tamamını tanırım. Ben İzmir’in tamamını severim. Güzel İzmir’in temiz kalpli insanlarının da beni 

sevdiklerinden eminim. Yalnız bir rastlantı beni Karşıyaka’ya daha fazla bağlamıştır. Karşıyakalılar! Anam sizin bağrınızda, sizin topraklarınızda yatıyor. 

Karşıyakalılar, İzmir’i gördüğüm gün öncelikle Karşıyaka’yı ve orada sizin topraklarınızda yatan anamın mezarını gördüm. Hatırlar mısınız ne dedim? Aynen değilse de anamın kabrine, anamım Karşıyaka’daki topraklarına dedim ki, ‘Seni ben öldürmedim. Hatta Allah ta öldürmedi. Seni öldüren geçmişteki keyfi yönetim, sultanlar, halifelerdir.’  

Çok muhterem arkadaşlar! O zaman söz verdim ki, ifade ettim ki, anamı öldüren sultanlardan, halifelerden, keyfi yönetim bu millet intikam alacaktır. Aldık mı arkadaşlar? 

Arkadaşlar! Aldığımız intikam derecesi yeterli değildir. Çok intikamcı olmamız gerekir. Çok intikamcı olunuz. Düşmanımız çoktur.

Sevgili Karşıyakalılar, Hatta birbirinize çok dikkatli bakınız. Dost ve düşmanı ayırma alışkanlığını kazanmalısınız. Bütün bu sözlerden sonra tekrar birinci noktaya dönmek istiyorum, çocukluğumda bir şarkı işitmiştim. Derler ki, Karşıyaka İzmir’in gülüdür. Ben görüyorum, karşımda güller kokuyor. Arkadaşlar bu gülün temiz ve çok göksel tadını gönlümde bırakınız. Rahatsız olmayınız, gidiniz.

Arkadaşlar hep insanız, eksik mahlûkuz. Noksanımızın en önemli tarafı dilimizdedir. Kafamız ruhi hassasiyetimiz dilimizden çok yüksektir. Onun için birbirimize bakıyor, bakışıyor ve anlıyorsunuz ki, duygularımızı dilimizle anlatamıyoruz. İşte bunun lügatteki karşılığı samimiyettir. Arkadaşlar, kardeşler! Samimiyetin dili yoktur. Görüyorum ki, samimi bir kitle karşısındayım. Ben de bu kitleye karşı çok samimiyim.” 

Yukarıdaki sözlerin tamamını, Karşıyaka’da bir meydana asılması dileğimle... 14 Ağustos 2022

Ahmet Gürel

Atatürk Araştırmacısı