Cumhurbaşkanı, İzmir Kız Öğretmen Okulu’nda

KONUK YAZAR | Atatürk Araştırmacısı Ahmet Gürel, Cumhuriyet Ege için yazdı...

İZMİR / Cumhuriyet

‘Naim Palas’taki onuruna verilen ziyafetten sonra, Cumhurbaşkanı tekneye tekrar binerek Karşıyaka’ya gitmiştir. Halk tarafından tezahüratlarla karşılanan Cumhurbaşkanı, ‘Kız Öğretmen Okulu’nu ziyaret etmiş, o gece yaşananları Cumhuriyet gazetesi şöyle yazmıştır:

“Dün akşam, Gazi Hazretleri Kız Öğretmen Okulu’nun konferans salonunda Selim Sırrı Bey’in öğrencilerinden Mualla Hanım ile beraber oynadıkları bu güzel dansı seyretmiş ve çok övgüde bulunmuşlardır. Selim Sırrı Bey, oyuna başlamadan önce sahneye çıkarak Gazi Paşa’ya hitaben

‘Büyük kalpli, yüksek düşünceli Gazi’miz! Siz yalnız kurtarıcı değilsiniz. Aynı zaman da bir yol göstericisi ve eğiticisin. Koca memleketi yok olmaktan kurtardınız; millete hayat hakkı verdiniz, hayatın yollarını gösterdiniz. Siz Türk milletinden bir medeniyet abidesi ortaya çıkarmak istediniz. Biz öğretmenler abidenin sıradan birer işçisi olmaktan gurur duyuyoruz’ dedikten sonra Mualla Hanım’la birlikte dans etmiş ve pek çok alkışlanmıştır. Gazi Paşa, ikinci kez oynamasını istemiş, Selim Sırrı Bey tekrar oynamıştır. Gazi Paşa devamında üstadı yanına çağırıp elini sıkmışlar ve bazı bilgiler aldıktan sonra demişler ki:  

 ‘Hanımefendiler, Beyler! Selim Sırrı Bey, zeybek oyununu canlandırırken ona medeni şekil vermiştir. Bu sanatkâr üstadın eseri hepimiz tarafından kabul edilerek, milli ve toplumsal hayatımızda yer tutacak kadar gelişmiş güzel bir şekli almıştır. Artık Avrupalılara ‘Bizim de bir kusursuz ve güzel dansımız var! Diyebiliriz. Ve bu oyunu salonlarımızda, müsamerelerimizde oynayabiliriz. Zeybek dansı, her toplantı salonunda kadınla beraber oynanabilir ve oynanmalıdır.’

Ve tekrar Selim Sırrı Bey’e dönerek ‘Yorulmadınızsa Mualla Hanım ile bir defa daha şehir elbisesiyle oynadığınızı görmek isterim’ buyurmuşlardır.

 Selim Sırrı Bey üçüncü defa olarak oynamış ve sürekli alkışlarla sahneden ayrılmıştır. Gazi paşa üstadın elini tekrar sıkmış, kendisini tebrik etmiş ‘Pek kıymetli bir eser sahnelediniz’ demiştir.” 

O gecenin devamını ‘Anadolu Ajansı’nın 14 Ekim 1925 tarihli haberinde şöyle yazmıştır: 

“Dün gece, İzmir Kız Öğretmen Okulu’nda verilen gösteride zeybek dansının bitiminden sonra, Cumhurbaşkanı geleceğin öğretmenlerini imtihan edeceğini bildirmiştir. Sorulacak sorular Belediye Başkanı Aziz Bey tarafından hazırlanmıştır. Soruların birincisini Meclis Başkanı Kazım Paşa ve ikincisini Ordu müfettişi Fahrettin Paşa, üçüncüsünü de Vali sormuştur. Sorulara öğrenciler tarafından uygun cevaplar verilmiş ve devamında Gazi Paşa verilen cevaplardan etkilendiğini belirtmiş ve soruları şu şekilde tekrar etmiş açıklamıştır:

‘Cumhuriyet nedir, sultanlıktan farkı nedir?’

‘Cumhuriyet, ahlak ve erdeme dayanan bir idaredir. Cumhuriyet erdemdir. Sultanlık korku ve tehdide dayanan bir idaredir. Cumhuriyet idaresi erdemli namuslu insanlar yetiştirir. Sultanlık korkuya, tehdide dayalı olduğu için, korkak, alçak, sefil, rezil insanlar yetiştirir. Aradaki fark bundan ibarettir.’

‘Milli mücadelede başarılı olduk mu, niçin başarılı olduk?’

‘Milli mücadeleyi yapan doğrudan doğruya milletin kendisidir. Millet analarıyla babalarıyla, hemşerileriyle mücadeleyi kendisine ülkü seçti. Biliyorsunuz ki, yüzyıllardır yapıla gelen mücadeleler ve bunların sonuçları olarak da kendi ülküleri olarak değil, şunun bunun hırsı peşinde kul, köle olarak bulunmuşlardır. Oysa milli mücadelede şahsi hırslar değil, milli ülkü, milli onur gerçek sebep olmuştur.’

‘Türk kadını nasıl olmalıdır?’

‘Türk kadını dünyanın en aydın, en faziletli ve en ağır kadını olmalıdır. Ağır sıklette değil: ahlakta, fazilette ağır, vakur bir kadın olmalıdır. Türk kadınını görevi, Türk zihniyetiyle, pazusuyla, azmiyle muhafaza ve korumaya yetenekli nesiller yetiştirmektir. Milletin kaynağı, toplum hayatının esası olan kadın, ancak faziletli olursa, görevini yerine getirebilir. Herhalde kadın, çok yüksek olmalıdır. Burada rahmetli Fikret’in herkesçe bilinen bir sözünü hatırlatırım: ‘Elbet sefil olursa kadın alçalır toplum.’

‘Hayatta müzik gerekli midir?’

‘Hayatta müzik gerekli değildir. Çünkü hayat müziktir. Müzikle ilgisi olmayan kişi insan değildir. Eğer söz konusu olan hayat insan hayatı ise, müzik her şekilde vardır. Müziksiz hayat, zaten mevcut olamaz. Müzik hayatın neşesi, ruhu, sevinci ve her şeyidir. Yalnız, müziğin çeşitleri tartışmaya değerdir.’” 

13/14 Ekim gecesi geç vakitlere kadar ‘İzmir Kız Öğretmen Okulu’nda kalan Cumhurbaşkanı, okulun hatıra defterine şunları yazmıştır:

“İzmir Kız Öğretmen Okulu’nda geçirdiğim bu gecenin saatleri, bugün değil, gelecekte bütün milletin yaşayacağı hayata örnek oldu.” 

Atatürk’ün kaybı ile İsmet Paşa, Cumhurbaşkanı olmuş, her ikisi de sürekli okul ziyaret etmiştir. Kız Muallim Mektebinden okuyan, Atatürk’ü unutmayan öğrencilerle röportaj yapıldı, ben de onların anılarını kayda alıp, ölümsüzleştirdim. Işıklar onlarla.... 16 Ekim 2022

Ahmet Gürel

Atatürk Araştırmacısı