CRR'de Çanakkale Deniz Zaferi'nin önemi anlatıldı: "Tarihimizi sahiplenmek, gerekli bilince ulaşmak zorundayız"

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri anma günü kapsamında Cemal Reşit Rey salonunda İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)’nin düzenlediği etkinlikler, yurttaşların yoğun ilgisini çekti. Etkinlikte Çanakkale Zaferi ve tarihsel gerçeklikler anlatıldı, tarihimizi sahiplenme çağrısı yapıldı.

Çağdaş Bayraktar

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Cemal Reşit Rey Salonu’nda düzenlediği“18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Etkinliği” kapsamında, Müzikolog Ersin Antep’in yöneticiliğinde yapılan “Girişte Solda: Müzik Sohbetleri programı, 18 Mart’a özel “Gençlerle Gelibolu’yu anlamak” konusu ile izleyicilerle buluştu. Etkinlikte Antep’in yardımcılığını İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü Yüksek Lisans öğrencisi Begüm Erdoğan yaptı. 

Antep ve Erdoğan’a, İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Kompozisyon Bölümü Araştırma Görevlisi Gizem Alever, Cevizlibağ Doğa Koleji Müzik Öğretmeni Gizem Pala, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Müzikoloji Bölümü mezunu ve Kompozisyon Bölümü Orkestra Şefliği öğrencisi Çınar Esin Akıllı ile aynı okulun Kompozisyon Bölümü Yüksek Lisans öğrencisi Hasan Barış Gemici ve Kırıkkale Üniversitesi Müzikoloji Bölümü Lisans son sınıf öğrencisi Doğu Can Hekimoğlu eşlik etti.

DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

Denizciliğe hak ettiği değerin verilmediğine, tarihin doğru açıdan incelenmediğine dikkat çeken Antep, başta Çanakkale Zaferi olmak üzere çok fazla yanlışın doğru sanıldığına dikkat çekti. “57. Alay’ın tamamı şehit olmamıştır” diyen Antep, “Şehitleri Anma Günü” ile de 1920’de 16 Mart sabahı sabaha karşı İstanbul’da bir İngiliz müfrezesi tarafından uyurken şehit edilen Türk askerlerinin anıldığını” belirtti. 

Ersin Antep, Çanakkale Zaferi’ndeki Atatürk etkisi hakkında ise şunları söyledi:

“Atatürk Çanakkale’ye gönüllü olarak gidiyor. Bunun üzerine kendisine 19. Tümen Komutanlığı veriliyor ancak böyle bir tümen o dönem yok. Olmayan tümenin komutanlığına atanıyor. Kendisi, komutanı olduğu tümeni kuruyor. En sancılı dönemde, ihtiyat birliği olduğu halde, kendisine bağlı olan 57. Ve 27. Alay ile komutasız bırakılan cephenin yönetimini inisiyatif kullanıp devralıyor ve savaşın kaderini değiştiriyor. Yaptıklarına baktığımızda, bir öngörüden ziyade konuya hakim olduğunu görüyoruz. Hatta bildiğini… Bir virtüöz gibi yönetiyor cepheyi. “Ölmeyi emrediyorum derken kendisini de o öleceklerin içerisine koyuyor. Rahatlıkla söyleyebiliriz ki Gelibolu, Atatürk’ün virtüozitesidir”

“ALMAN ETKİSİNDEN ALMAN YETKİSİNE”

Etkinlikte mini bir sunum da yapan Begüm Erdoğan, savaşa girme süresinde Almanların önemli rol oynadığını belirtirken, “Alman etkisinden Alman yetkisine evrilen bir süreç ile savaşa girdik. Almanlar için 1. Dünya Savaşı’nda silah gücüydük. Beyin onlardı, vücut bizdik. Aynı şeyleri yaşamamak için ders almalıyız. Tarihi bilmek, yarını öngörmek demektir” ifadelerini kullandı.

En ilgisiz insanın bile savaş alanını gördükten sonra kayıtsız kalamayacağının altını çizen Hasan Barış Gemici ise, “Gelibolu’yu görmeden Gelibolu’yu anlamanın çok zor olduğunu” söyledi. 

EN ÇOK TÜRKLER BİLMELİ

Birçok kahramanımızın yeteri kadar bilinmediğini dile getiren Gizem Alever, “Gelibolu’yu gezerken beni en çok etkileyen hikâyelerden birisi, hemşire Safiye Hüseyin’in yaptıklarıydı. İstanbul’da iyi yaşam şartlarına sahip olmasına rağmen kendi isteğiyle cepheye gelip gönüllü hemşirelik yapması çok büyük bir fedakârlık. Onların kahramanlığı bugün bile bizlere ilham oluyor” dedi. 

Etkinliğin kapanışında söz alan Çınar Esin Akıllı ise, bağımsızlığın önemini en çok Türklerin bilmesi gerektiğini, bu konuda daha duyarlı olunması gerektiğini vurgularken, “Tarihimizi daha çok sahiplenmek zorundayız. Daha fazla şehit vermemek ve aynı acıları yaşamamak için gerekli bilince ulaşmak zorundayız” ifadelerini kullandı.