CHP'li Toprak'tan baraj puanının kaldırılmasına sert tepki: 'Partizanlaştırma amacının maşasına dönüştürdü'
CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) üniversiteye giriş sınavındaki puan barajını kaldırmasına ilişkin, “YÖK’ü lağvetme vaadiyle gelen AK Parti, YÖK’ü, üniversiteleri partizanlaştırma amacının maşasına dönüştürdü” dedi.
ANKACHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunu bugün yayımladı. Toprak, iç politika, dış politika ve ekonomi başlıkları altında yayımladığı raporunda, YÖK’ün üniversiteye giriş sınavındaki puan barajı kaldırmasını da değerlendirdi. “YÖK’ü lağvetme vaadiyle gelen AK Parti, YÖK’ü, üniversiteleri partizanlaştırma amacının maşasına dönüştürdü. Madem böyle bir karar alınıyor, baraj sıfırlanıyor, o halde üniversite sınavını neden tamamıyla kaldırmıyorlar” diyen Toprak, şunları kaydetti:
"ÖĞRENCİLERİN NİTELİĞİ AŞAĞI İNECEK"
“Öncelikle şunu belirteyim; ODTÜ, İTÜ, Hacettepe, bitirilmeye çalışılan Boğaziçi gibi köklü üniversiteler, tıp, eczacılık, elektronik, mühendislik vb. yüksek puanlarla öğrenci alan programlara, yine TYT ve AYT’de yüksek puan alan, Türkiye sıralamasında ilk on binlere girebilen öğrenciler gidebilecek. Ancak baraj kalktığı için puanı düşük, tercih edilmeyen, kontenjanları boş kalan bölümlere, üniversitelere ve programlara da eğitim düzeyi ve puanı düşük öğrenciler artık kayıt yaptırabilecek ve eğitim kurumlarının, öğrencilerin niteliği aşağı inecek. Barajı sıfırlamanın yanı sıra sınav sürelerini de 30 dakika daha uzatan YÖK’ün yine iktidarın siyasi talimatı ve talebi doğrultusunda seçim yatırımını takviye için üniversite kontenjanlarını da artırması, düşük puanlı daha fazla sayıda öğrenciye yer açması şaşırtıcı olmayacaktır.
“ÖĞRENCİ-MÜŞTERİ POTANSİYELİ YARATILIYOR”
İktidar, gençleri nitelikli eğitimle geleceğe hazırlamak yerine, milyonlarca genci gelecekte hiçbir işlerine yaramayacak programlara kaydolmaya yönlendirip ‘eğitimdeler’ bahanesiyle genç işsizleri düşük göstermeyi, giderek yaygınlaşan ‘ev gençlerini’ azaltarak ailelerin, gençlerin eleştiri ve tepkilerini frenlemeyi hedefliyor. Ayrıca kontenjanları boş kalan, öğrenci bulamayan iktidara yakın çok sayıdaki pahalı ve paralı vakıf üniversitesine de bu kararla ‘müşteri-öğrenci’ potansiyeli yaratılıyor.”
Toprak, eğitimde yaşanan sorunların aşılması için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
“Baraj sistemini muhafaza edip ortaöğretimde, liselerde eğitim-öğretim kalitesini ve niteliğini yükselterek, üniversite adayı gençleri buna hazırlamaktır.
Öğretmen atamaları süratle yapılarak ana okulundan ilköğretim ve ortaöğretime kadar öğretmen açığı kapatılmalıdır.
Öğretmenlerin nitelik ve birikimini yükseltecek hizmet içi eğitim programları devreye sokulmalı, kadrolu-sözleşmeli-ücretli öğretmen uygulamasına, öğretmenlerin ayrıştırılmasına, ücret-maaş-sosyal güvenlik açısından farklılıklara son verilmelidir.
Liselerde mezuniyet sınavı uygulamaya konulmalı, lise eğitimi yetersiz ve mezuniyet sınavını geçemeyen öğrenciler, en az 6 ay, bir yıl destek ve nitelik yükseltme temel eğitimine, alan eğitimine alınmalıdır.”
“İKTİDARIN KORKU VE SİYASİ ÇARESİZLİKTE HANGİ NOKTAYA GELDİĞİNİ GÖSTERİYOR”
İktidarın toplumu germe ve ayrıştırma gayreti içinde olduğunu savunan Toprak, şunları kaydetti:
“İktidarın, ülkemizin gerçek değerleri olan sanatçıların şarkılarını, sahnedeki giysilerini, çektikleri müzik kliplerini engelleme-yasaklama ve siyasallaştırarak gözden düşürme gayretleri boşunadır. RTÜK’ün Radyo-TV yönetimlerine telefonla baskı yaparak bazı şarkıcıları ve şarkıları yayınlatmama gayretleri, Devlet Tiyatroları’nın 65 yaş ve üzeri sanatçılara sahne yasağı getirmesi, iktidarın korku ve siyasi çaresizlikte hangi noktaya geldiğini göstermektedir.
İktidara tavsiyem; kültür, sanat ve sanatçılarla mücadele etmek yerine bu yasakçı, düşmanlaştırma zihniyetinden vazgeçmesi, en büyük değerimiz olan sanatçılarımızı ayrıştırmaksızın, linç kampanyalarının hedefi haline getirmeksizin önlerine çıkarılan tüm engelleri kaldırması, onları ve sanatlarını destekleyip sahip çıkarak topluma örnek olmasıdır. Gelecekte o sanatçılar, şarkıları, sözleri, şiirleri, sahneleriyle yine var olacak ancak onlara bu eziyetleri yapanlar iyilikle anılmayacaktır.”
“LİYAKATSİZLİĞİN SOMUT KANITI”
Toprak, temel gıda maddelerinde KDV yüzde 8’den yüzde 1’e indirilirken etteki KVD oranının Resmi Gazete’de yanlış yayımlanmasını ise şöyle değerlendirdi:
“Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan’ın ‘müjde’ dediği, çoğu daha önce alınmış yanlış kararların düzeltilmesini içeren kararlar, Beştepe Sarayı’na toplanan bürokratlar-milletvekilleri-kabine üyesi bakanlar tarafından sessizlikle karşılandı, alkışlanmadı. Ortada hukuken bir kabine olmadığı gibi, bakanların yok hükmünde olduğunun, devlette liyakatsizliğin ve başıboşluğun somut kanıtları, KDV kararında apaçık sergilendi.”
Toprak’ın ekonomi ve dış politika konularındaki değerlendirmeleri de şöyle:
MERKEZ BANKASI’NIN FAİZ KARARI: “Merkez Bankası (MB) Para Politikası Kurulu (PPK) 17 Şubat’taki toplantısında politika faizini yüzde 14’te sabit tuttu. Faiz indirilerek ya da sabit tutularak enflasyonun düşürülemediği bir kez daha kanıtlandı. Hesapsız şekilde her alanda yürütülen dövize endeksli liralaşma stratejisi, tam tersine dövizleşmeyi yaygınlaştırarak, ülke ekonomisinin yakın gelecekte çok ağır bir döviz ve kambiyo felaketiyle karşı karşıya kalmasının altyapısını hazırlıyor.
İslami-faizsiz finansal menkul kıymet olarak nitelendirilen sukuk ihracında 3 milyar dolarlık satış gerçekleşirken dolar bazında yıllık kiralama (faiz) oranı yüzde 7,25 oldu. Geçen yılın haziran ayında yapılan 2,5 milyar dolarlık sukuk ihracında kira-faiz oranı yüzde 5,1 idi. Yanlış ve temelsiz ekonomi politikalarıyla zirveye çıkan ülke risk puanı, Hazine’nin borçlanma maliyetini yüzde 50’nin üzerinde artırdı.
Ocak ayı bütçe gerçekleşmesi rakamları, geçen ay 30 milyar TL fazla verildiğini gösteriyor. Bu fazlanın yarısını aşan tutarı, iktidarın her fırsatta inançlar ve yaşam tarzı üzerinden eleştirdiği alkollü içki, sigara, bahis oyunlarından elde edilmiş. Kurumlar vergisi beyanname dönemi olmadığı halde ilk kez ocak ayında 14 milyar liralık kurumlar vergisi tahsilatı, ‘güvenilirlik’ sorununda sıranın Hazine ve Maliye Bakanlığı’na geldiğini gösteriyor.
ISI VE IAOS TÜRKİYE’DEN GÜVENCE İSTEDİ
Uluslararası İstatistik Enstitüsü (ISI) ve Uluslararası Resmi İstatistik Birliği (IAOS), ortak resmî açıklamayla TÜİK’e yönelik siyasi müdahaleler ve yayınlanan istatistiki verilerin güvenilirliği konusunda ciddi endişe taşıdıklarını belirterek Türkiye’den güvence istedi. Eurostat, TL’deki aşırı değer kaybı ve TÜİK’in enflasyon verilerindeki tartışmalar sonrası Türkiye ile ilgili satın alma gücü hesaplarını sıralamadan çıkarttı.
"İKTİDAR MİLYARLARCA DOLARI TOPRAĞA GÖMDÜ"
Tüm dünyada çip krizi yaşanırken ufku sadece rant ve inşaatla sınırlı iktidar, milyarlarca doları toprağa gömdü. Akıllarına 20 yıldır bir çip fabrikası yatırımı gelmedi. İsrail, Hayfa Limanı özelleştirmesinde Türk şirketlerini ‘güvenlik’ gerekçesiyle diskalifiye etti. İktidar, ülkenin tüm limanlarını 49 yıllığına özel şirketlere, yabancılara, Katar’a teslim etti.
DIŞ POLİTİKADA ‘U’ DÖNÜŞÜ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ziyaretinde, iki ülke arasında 13 anlaşma imzalanırken geçen yılın ortasına kadar ’15 Temmuz darbesinin finansörü’ olmakla suçlanan BAE, 10 milyar dolarlık yatırım vaadiyle iktidarın ‘ekonomik finansörüne’ dönüştü. Bu ziyaretle İhvan’a endeksli dış politikadan, U dönüşüyle ‘dolara endeksli’ dış politikaya geçildi.
Yunanistan meclisinin yeni silahlanma programını onaylaması, Ege ve Akdeniz’de gerginliği tırmandırabilir. Başbakan Mitçotakis’in silahlanma programını meclise sunarken yaptığı konuşmada Türkiye’den gelen tehditler nedeniyle ülkesinin daha fazla silahlanma ihtiyacında olduğunu söylemesi, ikili ilişkilerde ve bölgemizde barışa hizmet etmeyecek bir yaklaşımdır.”