CHP'li Toprak son durumu paylaştı: Erdoğan'a hakarette 20 bin mahkumiyet
CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, iç politika, dış politika ve ekonomi başlıklarında rapor hazırladı. Toprak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret davalarının 160 bini aştığına dikkat çekti.
ANKACHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı, İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak haftalık değerlendirme raporunu yayımladı.
CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, “İstatistikler, 2014 yılından bugüne; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret davalarının 160 bini aştığı, 20 bininin mahkumiyetle sonuçlandığını gösteriyor…” dedi.
Toprak, ekonomi ile ilgili de “2021 bütçe uygulama sonuçları kamu maliyesinde keyfiliğin her şeyin önüne geçtiğini ortaya koydu. Kasım ayında 32 milyar TL fazla veren bütçe, bir ayda 192,2 milyar TL açık verdi!” açıklamasını yaptı.
Toprak’ın iç politika, dış politika ve ekonomi başlıklarında hazırladığı rapor, ana hatlarıyla şöyle:
İsrail Cumhurbaşkanı Yitzak Herzog’un Türkiye’yi ziyaret edebileceğinin açıklanması İsrail ile normalleşme adımlarının hızlandığını gösteriyor. BAE ve Suudi Arabistan’la atılan adımlar ve ABD’nin Doğu Akdeniz Boru Hattına desteğini çektiğini açıklamasından hemen sonra yaşanan bu gelişme, iktidarın İsrail’in öncelikli talebi doğrultusunda Hamas’a desteğini de gözden geçirme noktasına geldiğini gösteriyor. Muhtemelen iktidar açısından İsrail ile yakınlaşma, ABD ve Avrupa ile yeniden yakınlaşmanın kapısını açabilecek bir anahtar olarak görülüyor
BÜTÇE BİR AYDA 192,2 MİLYAR TL AÇIK VERDİ
Türkiye enerjiden sonra tarımsal ürünlerde de Rusya’ya bağımlı hale geliyor. Rusya’nın Türkiye’ye ihracatı, Türkiye’den yaptığı ithalatın 4 katı ve hızla Türkiye aleyhine açık büyüyor! Sigortalı tarımsal üretici sayısı yüzde 11,9 düşüşle 500 bin kişiye indi. Tarımdaki sigortalı çiftçi sayısının dibe vurması, üretimden kopuşun-kaçışın, tarlayı-bahçeyi-ahırları terk edişin göstergesidir! BOTAŞ’ın sanayide ve elektrik santrallarında doğal gaz kullanımını yüzde 40 kısıtlama kararı ülke sanayisine, ihracatına ağır hasar verecek; otomotiv, yan sanayi ve gıda endüstrisinde üretimin durmasına neden olacaktır! Merkez Bankası (MB) Para Politikası Kurulu (PPK) politika faizini yüzde 14’te sabit tutma kararı aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘faiz sebep enflasyon netice’ tezini ve ‘nas iddiasını’ rafa kaldırmak mecburiyetinde kaldı! 2021 bütçe uygulama sonuçları kamu maliyesinde keyfiliğin her şeyin önüne geçtiğini ortaya koydu. Kasım ayında 32 milyar TL fazla veren bütçe, bir ayda 192,2 milyar TL açık verdi!
İktidarın önümüzdeki süreçteki siyasal stratejisinin toplumda yeni yarılmalar yaratarak ilerlemek olduğu belirginleşti. Bu çerçevede yoğun bir arşiv çalışması yapılarak geçmişten malzeme derlendiği, yargı mekanizmasının yaygın şekilde iktidar tarafından kullanılacağı anlaşılıyor. İnsani hoşgörü ve kucaklayıcı tutumları benimsemek, halkın gerçek dertlerini ve beklentilerini öne çıkartmak, sorunlara ilişkin çözüm önerilerimizi duyurmak, önceliğimiz olmalıdır. Seçimlerin normal zamanında yapılması halinde bile önümüzde sadece 15 aylık bir süre varken, iktidar ittifakının yeni bir toplumsal kavga ve yarılma peşinde olduğunu sergileyen stratejisi netleşti. 200 bin kişi olarak açıklanan iktidarın sosyal medya elemanları; gündeme sürülecek malzemeyi tek merkezden düğmeye basılmasıyla kampanya haline dönüştürüp, baskı atmosferini yaymakla görevlendirilmiş görünüyor.
Şarkıları, sanatı, eserleriyle 47 yıldan bu yana topluma mal olmuş, toplumun sevgi ve saygısını kazanmış bir sanatçının dilinin koparılmasıyla tehdit edilerek hedef gösterilmesi mesajı kadar, bu tehdidin dile getirildiği mekân üzerinden de topluma sembolik bir algı gönderilmektedir. Dil kesme ya da kopartma mesajının içine yerleştirildiği inanç kılıfı gerçekte simgeseldir. Bir tarafta oldukça tehlikeli sonuçları olabilecek bir tahrikin dillendirilmesi yanında diğer tarafta yaşamsal sıkıntılar, çaresizlikler içindeki kitlelere de susmaları, dillerini kesip oturmaları dikte edilmektedir. Afganistan’da Taliban yönetimi kadınlara yalnız sokağa çıkmayı, okula gitmeyi, çalışmayı yasaklamanın yanı sıra sanatı, müziği, şarkı çalmayı ve söylemeyi de yasakladı. İlk icraatlarından birisi konservatuvardaki tüm müzik aletlerinin, enstrümanların tahrip edilmesi oldu. Kısa süre önce de Taliban milisleri tarafından yakalanan bir müzisyenin halkın önünde dövülüp, müzik aletinin de yakılmasını gösteren video tüm dünyaya yayınlandı. Dolayısıyla halka mal olmuş bir sanatçının, şarkıcının, yazdığı şarkı sözleri nedeniyle gerekirse dilinin kesileceğinin söylenmesi ve bu sözlerin bir ibadethanede dile getirilmesinin vahim sonuçları ve vebali iktidarın omuzlarındadır.
BU PAYLAŞIM, YARGIYA SİYASİ TALİMATTIR!
Cumhurbaşkanının ifadeleri sonrası tüm iktidar sözcülerinin, bakanların bu işaret fişeğiyle harekete geçip hedef büyüterek muhalefet liderlerine de hakaret ve tehditlerde bulunması planlı bir stratejidir. Yürütülen kampanyanın sonucunda savcının harekete geçmesi ve olayın yargıya intikal etmesine karşılık İçişleri Bakanının da yaptığı paylaşımlarla hedef kişinin adalete hesap vereceğini, cezasız kalmayacağını dile getirmesidir. Bu paylaşım, yargıya siyasi talimattır! ABD’de katıldığı televizyon röportajında kendisine yöneltilen 100 bin kişinin Cumhurbaşkanına hakaretten yargılandığı, hepsine dava açıldığı sorusuna ‘Böyle bir şey yok, siz buna inanıyor musunuz?’ yanıtını veren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kendi kabinesinin Adalet istatistikleri yalanlıyor. İstatistikler, 2014 yılından bugüne; Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret davalarının 160 bini aştığı, 20 bininin mahkumiyetle sonuçlandığını gösteriyor.
Rusya-Ukrayna krizinde tansiyon düşmedi. ABD Başkanı’nın Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edeceği, Doğu Ukrayna’da istilaya girişeceği iddiaları Rusya tarafından reddedildi. Biden’ın ‘Ukrayna’nın henüz NATO üyeliğine hazır olmadığını ve NATO içinde görüş ayrılıkları olduğunu’ dile getirmesi ciddi bir zafiyet ve diplomatik gafın yanı sıra Rusya’nın sınıra yığdığı 100 bin askerin etkisi olarak görülmelidir.
ERDOĞAN’IN ‘RUSYA KIRIM’A ÇÖKTÜ’ İFADELERİ, RUSYA TARAFINDA RAHATSIZLIK YARATTI
Ukrayna ve Rusya arasında arabuluculuk teklifinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Rusya Kırım’a çöktü’ ifadeleri, Rusya tarafında rahatsızlık yarattı. 2 Ocak’ta İdlib’e ağır bir bombardıman gerçekleştiren Rusya, geçen hafta yine İdlib’te terör tehdidinin arttığını, Rus üslerine saldırı planları yapıldığını öne sürerek, İdlib’e operasyon sinyali verdi. Bu açıklamalar, Putin yönetiminin İdlib’in sorumluluğunu üstlenen Türkiye’ye yeni bir mesajı olarak görülmelidir! Öncesinde de Cumhurbaşkanı danışmanlarından birisinin ‘Rusya, Kazakistan’ı işgal etti’ ifadelerini kullanması, Rusya Dışişleri Bakanlığı tarafından sert bir açıklamayla kınanmış, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov da Türkiye’den izahat istediklerini ifade etmişti.
TSK’nın gözetim noktalarının varlığına rağmen cihatçı grupların faaliyetlerinin ve saldırıların önlenememesinin faturası Türkiye’ye çıkartılıyor. İdlib ve buradaki gözetim noktaları mevcut koşullarda Esad’a bağlı Suriye ordusu tarafından kuşatılmış bulunuyor. Olası bir İdlib harekâtında bölgede konuşlanmış TSK birlikleri ve gözetim noktalarının ciddi risk tehdidi altında olması kaçınılmaz. Hatırlanacağı gibi 27 Şubat 2020’de Rus hava kuvvetlerinin İdlib’e yönelik bombardımanında 34 askerimiz şehit olmuştu. Bu açıklamayı örtülü şekilde ‘İdlib’ten çekilin, askerlerinizi çekin’ mesajı olarak da okumak olanaklı.
Türkiye enerjiden sonra tarımsal ürünlerde de Rusya’ya bağımlı hale geliyor. Rusya Tarımsal İhracat Kurumu Agroexport’un 2021 Yılı Raporunda Türkiye’nin Rusya’nın tarım ürünleri ihracatında birinci sıraya yükseldiği vurgulandı. Geçen yıl Rusya’dan yapılan tarım ürünleri ithalatı yüzde 38 artışla 4,3 milyar dolara ulaştı. Rusya’nın Türkiye’ye ihracatı, Türkiye’den yaptığı ithalatın 4 katı ve hızla Türkiye aleyhine açık büyüyor! Rusya’nın Türkiye’ye bir yılda gerçekleştirdiği tarımsal ihracatın 13 milyon tonla rekor düzeye ulaştığı, parasal tutarın ise yüzde 38 artışla 4,3 milyar dolar olduğu görülüyor. Türkiye, Rusya’nın tarımsal ihracatında tek başına yüzde 12 payla birinci. Rusya Federal Gümrük Servisi’nin açıkladığı dış ticaret verileri Türkiye-Rusya dış ticaretinin Türkiye aleyhine yaklaşık 4 kat açık verdiğini gösteriyor.
SİGORTALI SAYISI TARIM KESİMİNDE YÜZDE 11,9 DÜŞÜŞLE 500 BİN KİŞİYE İNMİŞ
Ülke tarımı ve üreticisinin hangi noktaya getirildiğinin bir başka somut göstergesi SGK’nın sigortalı tarımsal üretici sayısındaki sert düşüşlerde ortaya çıkıyor. SGK’nın açıkladığı Ekim 2021 rakamlarıyla sigortalı sayısı yüzde 4,9 artarken tarım kesiminde yüzde 11,9 düşüşle 500 bin kişiye inmiş. Tarımdaki sigortalı çiftçi sayısının dibe vurması, üretimden kopuşun-kaçışın, tarlayı-bahçeyi-ahırları terk edişin göstergesidir! AK Parti iktidara geldiğinde 5 milyona yaklaşan ÇKS’ye kayıtlı çiftçi sayısı; 2019’da 2 milyon 83 bine, 2020’de 1 milyon 803 bin kişiye, düştü. Ekim 2021 verileri, 84 milyonluk Türkiye’de sigortalı çiftçi sayısının 500 bine indiğini gösteriyor.
BOTAŞ’ın sanayide ve elektrik santrallarında doğal gaz kullanımını yüzde 40 kısıtlama kararı ülke sanayisine, ihracatına ağır hasar vereceği gibi, Organize Sanayi Bölgelerindeki işletmelere en üst tarifeden doğal gaz satışı, adaletsiz ve hesapsız bir uygulamadır. Böyle bir sürecin devreye sokulması otomotiv, yan sanayi ve gıda endüstrisinde üretimin durmasına neden olacağı gibi, iktidarın enerji politikalarının plansız ve arz güvenliğinden yoksun olduğunu gösterdi! İran-Türkiye doğalgaz boru hattında meydana gelen arıza nedeniyle İran’ın doğalgaz sevkiyatını 10 gün durdurduğunu açıklaması, Türkiye ekonomisinin ve sanayisinin beceriksizce yönetildiğini, iktidarın plan-program ve alternatiflerinin olmadığını, neredeyse ülkenin kaderiyle baş başa olduğunu ortaya çıkarttı.
ERDOĞAN, ‘FAİZ SEBEP ENFLASYON NETİCE’ TEZİNİ RAFA KALDIRMAK MECBURİYETİNDE KALDI
Merkez Bankası (MB) Para Politikası Kurulu (PPK) politika faizini yüzde 14’te sabit tutma kararı aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘faiz sebep enflasyon netice’ tezini ve nas iddiasını rafa kaldırmak mecburiyetinde kaldı. Hazine ve Maliye Bakanı ocak enflasyonunun pik yapacağını söylerken, MB’nin dezenflasyonist sürece girildiğini vurgulaması ekonomi yönetimindeki çelişkiyi ve kargaşayı sergiliyor.
Hazine ve Maliye Bakanının ‘Kesinlikle faiz artışı olmayacak, politika faizini önemsizleştirdik’ sözleri ise başlı başına ekonomi bilmemenin ifadesidir. MB para politikaları ve politika faizi dünyadaki tüm ekonomilerde piyasaların pusulası, yön göstericisi olan bir kriterdir. Bu yaklaşımın sürdürülmesi ülke ekonomisini büyük badirelerle karşı karşıya bırakacaktır. Şayet politika faizi artık önemsiz ise iktidarın bu zihniyetle yapması gereken şey MB’nin sıradan bir kamu bankası olduğunu ilan edip, PPK’yı lağvetmektir!
2022 bütçesinde hazineye verilmiş böyle bir görev ve bu fark ödemeleri için tahsis edilmiş bir ödenek yok. Diğer deyişle bütçe yasasını delen, yok sayan bir uygulama fiilen yürürlüğe konuldu. İlk ödemelerin yapılacağı mart sonunda böyle bir kaynak ve kalem olmadığı için muhtemelen yine bir torba yasayla hukuksuzluğa kılıf uydurulacak. Kamu maliyesinin tüm ilkeleri, kuralları ve disiplini keyfi şekilde yok edilecek!"