CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: 'Ülkenin itibarını sattılar'

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman yarın Türkiye'ye geliyor. Ziyaret öncesinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan çok sert bir açıklama geldi. Grup toplantısında Erdoğan'a seslenen Kılıçdaroğlu, "TC devletinin itibarını bu kadar ayaklar altına alan para uğruna bu ülkenin itibarını birilerine satan adama Allah aşkına ne denir?" diye konuştu.

cumhuriyet.com.tr

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının öne çıkanları şöyle:

"Bütün vatandaşlarımızı hiçbir ayrım yapmadan kucaklıyorum. Gazeteciler özgürce yazsınlar, eleştirsinler istiyoruz, İstanbul Sözleşmesi yürürlükte olsun istiyoruz, kadın erkek eşit olsun istiyoruz, herkesin işi gücü olsun istiyoruz.

Her alın terinin değerli olduğunun kabul edilmesini istiyoruz, çatısı altında olduğumuz parlamento toplumun sorunlarına çözüm üretsin istiyoruz. Bir yerlerden, Saray'dan talimat alan bir parlamento istemiyoruz. Milli Kurtuluş Savaşı'nda dik duran parlamento yine aynı şekilde durabilmeli. Bunları söylüyorum ama büyük sorunlarımız var bunun farkındayız.

Yargıya bakıyorsunuz adaleti dağıtmaktan uzak. Yönetime bakıyorsunuz ne yaptığı belli değil. Saray'a bakıyorsunuz ayrı havalarda. İniyorsunuz alana halka gidiyorsunuz dünya kadar şikayet dinliyorsunuz. Yönetimle halk arasında büyük bir uçurum var şu an. Saray ne yaptığını bilmiyor, halk da perişan halde. Çıkış noktasını açıkça söyüyorum; Türkiye'nin bu bataktan çıkışının tek bir çaresi var o da Cumhuriyet Halk Partisi. Söz veriyorum halkıma. Her kuruşun hesabını veren, kul hakkı gelmeyen bir yönetim gelecek.

Karanlıkları aydınlıklara çevirmek gibi temel bir görevimiz var. Söz veriyorum; bu görevi ya yapacağız ya yapacağız!

SANSÜR YASASI

Bir sansür kanunu getirmişler, Saray da imzalamış. Ne olduğunu da bilmiyorlar! Kimse Saray'ı, AKP'yi MHP'yi eleştirmesin, herkesin ağzına bant geçirelim güllük gülistanlık geçirelim. Yutmayız! Bu millette yutmaz. 

Basın özgürlüğü, ülkeyi sağlıklı yöneten idarenin vazgeçilmez koşuludur. 

Silivri bu ülkenin tarihinde önemli bir isim olarak kalacaktır. Adaletsizliğin tarihini yazmak isteyenler önce Silivri'ye bakacaklar. Bir ara Nazilerin toplama kampı gibiydi. Ya ülkenin genelkurmay başkanını bile terörist diye içeriye aldılar. O zaman Silivri'ye gittiğimde burası toplama kampı demiştim, Ankara'ya gelmeden fezlekem gelmişti.

Sanıyorlar ki biz bunları söylemeyeceğiz. Ya biz Kuvayi Milliyeciyiz. Siz bizi hâlâ keşfedemediniz mi? Neyin suç olduğunu bilmiyoruz diyor Pınar Hanım, sizin bilmenize gerek yok ki onlar biliyorlar doğru yazdığınızda da suç var diyebilirler. Çünkü yargı vesayet altında. Adalet dağıtılamıyor. Basın özgürlüğü ülkeyi sağlıklı yöneten bir yönetimin vazgeçilmez koşuludur. Biz ülkeyi yönettiğimizde medya özgürlüğü olacak, herkes istediğini yazacak. 

Özgür medyanın olmadığı yerde demokrasi olmaz, düşünce özgürlüğü olmaz. Bunlara yasak getirmeye çalışıyorlar, beyler rahatsız oluyor. İstediğiniz kadar rahatsız olun biz inandığımız yolda yürüyeceğiz ve devam edeceğiz. Herkesin bunu bilmesini isterim. Diyorlar ki, 'Bu teklif yasalaştığında basın özgürlüğü daha da güçlenecek.' Bunu söylüyorlarsa tam aksini yapıyorlar demektir.

Malum, 'Sistem değişiyor' dediklerinde de 'Parlamento daha güçlü olacak' demişlerdi. Buyrun parlamentoya bakın, bakanlar bile gelmiyor. Bir soru önergesine bile cevap vermiyorlar. Burası sadece 600 kişinin aylık aldığı, Saray'dan gelen kanun tekliflerine ise el kaldırıp indiren 19 Mayıs hareketlerinin yapıldığı, muhalefetin de inadına muhalefet ettiği yanlışı dile getirdiği bir kuruma dönüştü. Bir başkan var TBMM Başkanı var ama o da vesayet altında. Bilmeleri gereken bir şey var iyi niyetle ifade edeyim. En güçlü gazete fısıltı gazetesi. 'Yazmayın' dediğinizde fısıltı gazetesinden daha güçlüsü yoktur.

Anayasada der ki basın hürdür sansür edilemez. Ama getirilen düzenleme sansür uygulaması. Bu teklif bu şekliyle yasalaşırsa parlamentoda da mücadele edeceğiz, parlamento dışına çıktığında da alacağız Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğiz, iyi bir gerekçeyle bunun demokrasiye aykırı olduğunu, düşünceyi ifade özgürlüğüne aykırı olduğunu, yürütme organının denetlenmesine engel olduğunu, dolayısıyla yürütme organının yolsuzluklarının kamuoyu tarafından bilinmesi için basının özgür olması gerektiğini detaylarıyla ifade edeceğiz. 

PINAR GÜLTEKİN DAVASI

Haksız tahrik indirimi sağlandı. Hangi vicdan hangi ahlak kabul eder? Kadın erkek danışması içinde kadınlara yapılan tüm haksızlıkların karşısında birlikte olmak zorundayız. 

Bir devletin itibarı, saygınlığı vardır. Bunu koruyacak olan yönetimdir.

CEMAL KAŞIKÇI CİNAYETİ

Eğer İstanbul'da Suudi konsolosluğunda bir cinayet işleniyorsa o cinayetin bütün ayrıntılarını sorgulamak ve gerçeği halka paylaşmak artı gerekli cezayı vermek T.C. devletinin görevidir. Eğer siz para uğruna Türkiye'yi kötü yönettiniz dilencilik yapıp birilerinden para istemeye gidiyorsunuz ve Türkiye'de görülmekte olan bir davayı ve işlenen bir cinayeti birilerinin talebi üzerine para uğruna Suudilere veriyorsunuz.

Şimdi T.C. devletinde vicdan sahibi olan herkese sormak isterim. T.C. devletinin itibarını bu kadar ayaklar altına alan para uğruna bu ülkenin itibarını birilerine satan adama Allah aşkına ne denir? Cinayet öncesi geliyorlar zaten üç. tane tuğgeneral, 2 tane yarbay iki teğmen 8 istihbarat elemanı geliyor.

Katlediyorlar konsoloslukta, T.C. devletinin itibarını İstanbul'daki Suudi Konsolosluğu'nun bahçesine gömüyorlar. Bunlar ülkeye asla ve asla itibar kazandıracak olaylar değildir itibar kaybettiren olaylardır. Sandığa gideceğiz demokratik yollarla ben bunların tamamını emekli edeceğim. 

Yine gelecek yine kucaklaşacaklar T.C. devletinin başındaki kişi cinayet emrini veren katille kucaklaşacak. Onun için AKP'ye geçmişte oy vermiş ama bugün vicdanını sorgulayan bütün kardeşlerimde bütün ülkücü kardeşlerime sesleniyorum, bu ülkenin itibarını koruyan biziz, bu ülkede hakkı hukuku savunan biziz, bu ülkede bir cinayet  işlendiyse mahkemenin yerinin Türkiye olduğunu bileniz. Davaları birilerine dolar, trilyonlarca dolar bile verseler birilerine devretmeyeceğini bileniz biz. O yüzden kardeşlerime sesleniyorum artık dur demenin zamanı.

Türkiye'nin itibarı, şerefi, onuru. Yerde bırakılan değil ayağa kalkan onurlu güçlü bir Türkiye istiyoruz. Yapmadılar, onurumuzu ayaklar altına aldılar. Zaten başlangıç belliydi .Bakın İsrail Mavi Marmara'da bizim 10 kardeşimizi şehit ettiler değil mi? Dosyayı verdiler mi Türkiye'ye? Vermediler. Hem de açık sularda. Bizimki yine esti gürledi. Sana 20 milyon dolar vereyim dosyayı kapat dediler. Kapattılar. Onlar unuttu ama biz unutmadık! Rüşvet alandan büyükelçi yaparsanız baştan itibaren kokmaya başlar. Başladı da zaten. 

"TARIM BAKANI NE DEDİĞİNİ BİLMİYOR, ÇÜNKÜ KAFASI VENEZUELA'DA!"

Efendim, köylü milletin efendisidir. İzmir'de gittim çiftçi kardeşlerimle konuştum. Kadınlar çıktılar konuştular, dertlerini anlattılar. Rakamlarına baktık gene, bizim veriler değil Türkiye Ziraat Odası'nın verileri. Battık diyorlar. Dinledim neyi yapacağımızı da söyledim. Fakat hemen arkasından Tarım Bakanı bir açıklama yaptı biz onlara destek veriyoruz diyor.

Fatma Doğan'a diyor ki 17 ayda 9 bin 14 lira destek verdik diyor. İki torba yem parası arkadaşlar. Ne söylediğini bilmiyor. Çünkü kafası Venezuela'da! Kader Başaran, 17 ayda 23 bin 740 lira destek verdik diyor; aylık 1397 lira o da 4 torba yem parası. Kadınlar destek vermediler demiyor yetersiz diyor. Bir verdiğine bak bir de gelen zamma bak!

Biz kendi çiftçimiz için çalışacağız, onları bu milletin efendisi yapacağız."