‘Cezaevi yapmakla suç önlenemez’ diyen uzmanlar iktidarı eleştirdi: Yurttaş güvenlik kaygısında

AKP’nin iktidara geldiği günden bugüne mahkûm oranı beş kat artarken, artık sokakta rahat yürüyemeyen yurttaş güvensizlik sorununa çözüm bekliyor.

Mert Öner

Son dönemde toplumu etkileyen çok sayıda şiddet olayı yaşanırken, bunların çoğunun suç geçmişi olan kişiler tarafından işlenmesi nedeniyle iktidara eleştiriler yağıyor. Başta kadınlar olmak üzere yurttaşlar kendini güvende hissetmediğini belirtiyor. Adalet Bakanlığı’nın açıkladığı son verilere göre kapalı ceza infaz kurumlarının doluluk oranı yüzde 95’ten fazla. İngiltere merkezli Suç ve Ceza Politikaları Araştırma Enstitüsü (ICPR) verilerine göre AKP’nin iktidara geldiği 2000’li yılların başından günümüze kadar Türkiye’deki mahkûm oranı yaklaşık 5 kat artarak 100 bin kişi başına 73’ten 366’ya yükseldi.

Cezaevinde bulunan toplam kişi sayısı ise 2000 yılında 49 bin iken günümüzde bu sayı 362 bin. İnfaz kurumlarında daha çok kapasitenin “güvensizlik” sorununu çözmediğini işaret eden verilere, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç “Cezaevi dolu diye bir suçlunun cezaevine alınmaması söz konusu olamaz. Onun önlemlerini devlet alır. Cezaevi yapımlarını hızlandırıyoruz” yanıtını verdi. 

Toplumda yaşanan güvenlik kaygısı hakkında ceza hukukçusu Prof. Dr. Hasan Sınar ve sosyolog Prof. Dr. Hatice Yaprak Civelek, Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulundu. 

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YOK

Prof. Dr. Sınar, “Sorunun temeli şu, cezalar toplumsal gerekliliklere göre tasarlanmamış. Hangi cezanın hangi suç açısından daha caydırıcı olduğuna ilişkin bilimsel bir araştırma yapılmamış. İkincisi, kanundaki cezayı uygulamaya kalktığınızda infaz kanunu, kanunda yazan cezanın yarısının dahi infaz edilmesine olanak sağlamıyor. Bugün Türkiye’de on yıl ceza alan birisi fiili olarak yaklaşık iki yıl kapalı kalıyor. Sürekli yeni cezaevleri yapılıyor ancak infaz kurumlarındaki sayı o kadar hızlı artıyor ki yetişemiyorlar. Bu durum ceza, adalet sisteminin, özellikle infaz sisteminin başarısız olduğu anlamına gelir” dedi. 

‘SUÇ BİR SONUÇ’

Prof. Dr. Civelek ise iktidarın güvensizliği “algı” olarak göstermesinin yanlış olduğunu belirterek “Suç bir sonuçtur, çözümün fiziki inşa biçimleriyle ya da tutuklama kararlarının sayısıyla ifade edilmesi toplumsal hayatın belirleyici unsurlarından uzaktır. Suça karşılık cezaevleri inşasını bir önlem olarak sunmak da anlaşılır bir şey değil” ifadelerini kullandı.