Canlar yanmadan afete karşı öncelik: Tedbir ve hazırlık

Önce güneyde yangınlar, ardından Doğuda ve Batı Karadeniz’de sel felaketi! Türkiye; kaybettiği canlara, yanan ormanlarına, tahrip olan doğasına, yıkılan mekânlara, yaşanan çaresizliğe gözyaşı döktü... Beraberinde, dayanışmanın büyük erdemini de bir kez daha hissetti. Kahramanlar; amasız, koşulsuz ve korkusuzca felaketlerin yaşandığı her yerde seferber olarak dayanışmanın en güzel örneğini verdiler…

cumhuriyet.com.tr

Geçtiğimiz ay Türkiye’nin Güney bölgesinde, ciğerlerimiz yandı! Antalya, Marmaris’te 130 bini aşkın hektar orman kül oldu, hayvanlar öldü. Felaket bölgeleri için Türkiye seferber oldu. Orman yangınları kontrol altına alındı diye düşünülürken Batı Karadeniz’den gelen sel felaketi haberleriyle tüm ülke bir kez daha sarsıldı. Sel, ardında yiten hayatları, tahrip olan doğayı, yıkılan binaları, köprüleri, çöken yolları bıraktı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), belki de tarihe “Felaket Ayı” olarak geçecek bir ağustos ayını, Akdeniz ve Ege’de 295 personel, 50 araç; Batı Karadeniz'de ise 259 personel, 155 araçla başta söndürme, kurtarma, arama çalışmaları olmak üzere tüm bu bölgelere etkin desteği vererek geçirdi.

BİZ HAZIRIZ!” DEDİK

Antalya’nın Manavgat ilçesinde, dört farklı yerde çıkan yangın haberlerinin hemen ardından İBB Afet Koordinasyon Merkezi’nde (AKOM) hareketlilik başladı. İBB Genel Sekreter Yardımcısı Murat Yazıcı ve İtfaiye Daire Başkanı Remzi Albayrak, Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı (AFAD) yetkililerini hemen telefonla arayıp, “Biz hazırız” masajını verdiler. AFAD’dan destek talebi geldiğinde ise, “Ani Müdahale Yangın” ekibi ile “Arama Kurtarma Ekibi” son hazırlıklarını yapıp yola çıktı. İtfaiye Daire Başkanı Albayrak, işte bu süreci şu sözlerle aktardı:

İlk gün hâlâ bir talep gelmeyince, AFAD İl Müdürü’nü aradım ve bölgede bir aksiyon almak istediğimizi ilettim. Tecrübelerimiz, donanımımız ve ekipmanımız Türkiye standartlarının üzerinde. Birinci ekibi gönderdikten sonra, yangın daha da büyüyünce, saatler sonra hazırda bekletilen ikinci ekibi de Marmaris’e göndermiş olduk. İstanbul’da özellikle Adalar’da yaşanabilecek bir orman yangını riskine karşı, önceki personelin yüzde 50’si oranındaki bir ekibi Muğla’ya gönderdik.”

İBB, TÜM BİRİMLERİYLE SEFERBER OLDU

İBB’nin, hem kent içinde hem de ülkenin herhangi bir bölgesinde yaşanacak afet anında, hızla görevlendireceği birimleri hazır ve belli. “İBB Acil Durum ve Afet Müdahale Planı” adı verilen çalışmada, tüm birim ve bağlı şirketlerin görevleri ve çalışma esasları belirlenmiş durumda. Genel Sekreter Yardımcısı Murat Yazıcı, İBB’nin bu koordinasyonunu şu sözlerle anlattı:

İBB İstanbul İtfaiyesi’nin gücü ve kapasitesi çok yüksek; ama afet anlarında tüm birimler teyakkuz halinde bekliyor. Örneğin, son yaşanan orman yangını ve sel felaketinde; İSKİ, Veterinerlik, Destek Hizmetleri-Lojistik, Yol Bakım, İSTAÇ, Park Bahçeler Daire Başkanlığı ve Boğaziçi Yönetim AŞ ekipleri tüm hazırlıklarını tamamlamış bir şekilde yardım taleplerini bekledi. Bu hazırlık durumu nedeniyle çok hızlı hareket edebilme, ekipleri başka şehirlerdeki afet bölgelerine bir-iki saat içerisinde yola çıkarabilme kapasitesine sahibiz.”

İBB, BİZE GÜÇ VERİYOR”

İBB İstanbul İtfaiyesi’nin son afetlerdeki başarıları özellikle sosyal medyaya çok yansıdı. Örneğin paylaşılan görüntülerde, İBB ekipleri bir köye gelirken alkışlanıyor, o köyden ayrılırken de çiçeklerle uğurlanıyordu. Murat Yazıcı da Remzi Albayrak da bu sevginin nedenini, “Tüm İBB personelinin işine duydukları saygının sonucu” diye yorumladılar. Bu saygı aynı zamanda güçlü eylem kapasitesi ile birleşince başarı kaçınılmaz oluyor.

Bölgedeki çalışmalarda AKOM’un termal kameralarından çok faydalanıldı. Gece de devam eden yangınlar, bu termal kameralarla takip edildi ve böylece diğer itfaiye ekiplerine yönlendirmeler yapılabildi. Bölgedeki çalışmaları yerinde inceleyen Albayrak, Manavgat’ta, Bodrum’da, Milas’ta, Hisarönü’nde köylülerin “İBB gitmesin, onların varlığı bize güç veriyor” dediğini paylaştı. İBB İstanbul İtfaiyesi de vatandaşın bu talebine kayıtsız kalmayıp, yeterli sayıda personelini ve bir aracını bölgede tutup, onlara desteğini sürdürdü.

DOĞAL AFETLER ARTIK BİR GERÇEĞİMİZ

Yaşadığımız çağ, artık insanın doğayı şekillendirdiği bir çağ olarak görülüyor. Bu çağ, insanın doğaya verdiği zararlar, yangınlar, seller gibi afetlerle kendini gösteriyor. İstanbul Bülteni’ne konuşan yetkililer, Avrupa’da, Avustralya’da, hatta geçen sene Hatay’da çıkan yangının bu tarz felaketlerin gelecekte de yaşanacağına dair bir işaret olduğunu söyledi. İBB Genel Sekreter Yardımcısı Yazıcı, afetlerin önümüzdeki dönemde sık sık yaşanabileceği gerçeğini göz önünde tuttuklarını belirterek, bu afetlerde tehlike altında olan veya kalabilecek her canlının yaşamına yönelik hazırlıklar yapıldığını söyledi. Yazıcı, orman yangınları sırasında Manavgat ve Marmaris’e gönderilen İBB Veteriner Hekimlerini buna örnek gösterdi. İBB, Antalya ve Manavgat’a 6 veteriner hekim, 1 ton besin değeri yüksek kedi-köpek maması, 35 kalem tıbbi sarf malzemesi ve 25 kalem ilaç ile gitti.

AĞUSTOS AYI, MASAYA YATIRILACAK

İBB’nin yetkili birimleri, her vakada olduğu gibi, ağustos ayında yaşadıkları deneyimleri, kurum içinde gerçekleşecek kapsamlı bir toplantıda ele alacak. Hem başarılar hem de görev sırasında yaşanan aksaklıklar değerlendirilip yol haritası güncellenecek. İtfaiye Daire Başkanı Albayrak, orman yangınında yaşanan deneyimler sonrasında, hortum envanterinde yenilenmeye gidebileceklerinin bilgisini paylaştı. Özellikle, ormanlık alanlarda kullanılan mevcut hortumların çalılardan ve dikenlerden dolayı hasar gördüğünü aktardı. Bu nedenle, böylesi yangınlarda daha dayanaklı, plastik ve kauçuk hortumların İBB envanterine kazandırılacağını söyledi.

GÖKDELEN YANGINLARINA “DRONE” DESTEĞİ

Dünyanın dört bir yanındaki mimari projeler ile ilgili bilgiler sunan EMPORIS’in, emporis.com web adresinden yayınladığı verilerine göre İstanbul, dünyada en fazla gökdeleni bulunduran 26’ncı şehir. Aynı verilere göre, kentteki gökdelen sayısı 160. Bu beton uzantıların çoğu hem megakentin silüetini bozuyor hem de kentin iklimine geri dönülemez zararlar veriyor. Bu kadar yüksek binalardaki yangınların söndürme çalışmalarında zorluklar yaşanabiliyor. İBB İstanbul İtfaiyesi’nin elindeki en uzun yangın merdiveni 68 metre. Bu merdivenlerden dünyada beş tane var ve üçü İBB’de. Fakat, İstanbul’un en yüksek gökdeleni 301 metre. Her ne kadar Gökdelenler akıllı sistemleriyle yangına hemen reaksiyon gösterse de İtfaiye Daire Başkanı Albayrak’a göre, en büyük risk bu yüksek binaların dış cepheleri. Çünkü, dış cepheler için tercih edilen alüminyum kompozitlerin 10 yılın ardından, yüksek sıcaklıkta tutuşma ihtimali var. Albayrak, bu konudaki sözlerini şöyle sürdürdü:

Başkanımız Ekrem İmamoğlu’nun da talimatı ile havadan destek konusunda iki senedir çalışma yürütüyoruz. Şehir içindeki yangınlar için tasarlanmış özel dronelar var. Amerikalı ve Rus şirketlerle temasımızı kurduk. Firmalar şimdi ödevlerine çalışıyor; bizlere uygun bir teklif sunacaklar. Belediyemizin ekonomik menfaatlerine göre havadan müdahale kapasitemizi güçlendireceğiz.”

KILIÇDAROĞLU VE İMAMOĞLU SEL BÖLGESİNDEYDİ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sel felaketinin yaşandığı Sinop’un Ayancık ilçesi ve Kastamonu’nun Bozkurt, Abana, Çatalzeytin ilçelerinde incelemelerde bulundu. CHP Genel Başkanı’na bu ziyarette İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu eşlik etti. Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu, sokakları adım adım dolaştı, yurttaşlarla görüştü ve farklı şehirlerden gelen yardım ekipleriyle buluştular.

İTFAİYE DAİMA HAZIR AMA ÖNCE TEDBİR”

Ağustos ayının son haftalarında, Heybeliada’da, Sarıyer’de çıkan yangın kentliyi korkuttu. O yangınlara da ilk ve tam zamanlı müdahaleyi İBB İstanbul İtfaiyesi yaptı. Orman Bölge Müdürlüğü ile koordineli bir çalışmanın ardından bir felaketin büyümesine izin verilmeden önüne geçildi. İBB İstanbul İtfaiyesi Daire Başkanı Remzi Albayrak, bu çalışmalardaki başarıyı, “Kadim sloganımız” dediği, ‘İtfaiye Daima Hazır, Ama Önce Tedbir!’ sözleriyle özetledi.

BAŞKAN İMAMOĞLU, İTFAİYE ERLERİNİ TEK TEK TEBRİK ETTİ

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Muğla ve Antalya’daki yangınlarda verdiği mücadeleyle gönülleri kazanan İstanbul İtfaiyesi personeliyle bir araya geldi. Tüm personeli tek tek selamlayan İmamoğlu, “300 personelimiz, 50’ye yakın aracımız, farklı konularda destek olan ekipmanlarıyla beraber, bölgede var oldular. Fedakârca görev yaptılar. Çok cesur davrandılar. Tarifsiz bir biçimde bölge halkından övgü dolu cümleler, övgü dolu hikayeler bizi buldu. İstanbul halkına teşekkür ettiler” dedi. İtfaiyecilik, yasada meslek olarak tanımlanmıyor; İmamoğlu aynı zamanda, itfaiyeciliğin bir meslek olması konusunda gereken destekleri vereceklerini duyurdu. İmamoğlu, İBB’nin kahraman 825 personeli ve aileleriyle piknik yaptı.

BOŞ DURMAK YOK!

İtfaiye istasyonlarında 7/24 esasına göre görev yapılıyor. İtfaiye olay dönüşlerinde araçlar ve ekip, bir sonraki müdahaleye hazır olunabilmesi için varsa eksiklerini tamamlayıp beklemeye geçiyor. Aynı zamanda eğitim faaliyetleri de sürekli yapılıyor. İtfai olaya müdahale süreleri dışında, itfaiyeciler için 16.00-17.00 saatleri arası, kentteki tüm istasyonlarda spor zamanıdır.

LİYAKATLE İŞE ALINIYORLAR

İtfaiye erlerinin işe alımlarında liyakat ilkesi belirleyici oluyor. Adaylar önce yazılı sınava giriyor. Yazılı sınavın ardından fiziksel süreç, yani parkur sınavı başlıyor. Adaylar hazırlanmış parkuru gerekli bir süre içerisinde tamlamaya çalışıyor. Bu sürecin her aşaması kamerayla kayıt altına alınıyor. Her iki aşamada alınan derecelerin ortalamasına adayların KPSS puanları ekleniyor ve İBB’nin yeni itfaiye erleri için görev yerleri belirleniyor. Çiçeği burnunda itfaiye erlerinin eğitim süreçleri ise aylarca devam ediyor.

KANAL İSTANBUL, YENİ BİR SORUMLULUK SAHASI OLUŞTURACAK

Kanal İstanbul’a yönelik özel bir çalışmalarının olmadığını belirten Albayrak, şunları dedi:

İBB zaten bilimsel bir yaklaşımla diyor ki, ‘Beton Kanal, İstanbul’un bütün ekosistemini bozacak, kenti üç parçaya bölecek.’ Şimdiye kadar bütün konseptimizi Avrupa Yakası ve Anadolu Yakası üzerine kurduk. Yangına en kısa sürede müdahale edebilmek için tüm kurguyu yaptık. Örneğin planlarımızı, yangına maksimim uzaklık 5 km olsun diye revize ettik. Şimdi oradan bir kanal geçirirlerse ortaya yeni sorun çıkacaktır. Şöyle ki; biz, orman ya da deniz itfaiyesi değil, şehir itfaiyesiyiz. Peki varsayalım burası yapıldı ve orada yangın çıktı. O yangına kıyı emniyeti müdahale etmek durumunda kalacak. Biz ancak davet üzerine gidebileceğiz.”

KAHRAMANLARIN HİKAYESİ…

ALANI BOŞALTIN!” UYARILARINI DUYMAZDAN GELDİLER. ÇÜNKÜ ONLAR MEGAKENTTE EDİNDİKLERİ TECRÜBELERİNE ÇOK GÜVENİYORLAR. AKDENİZ’DE, EGE’DE SADECE BÖLGE HALKININ DEĞİL TÜM TÜRKİYE’NİN KALBİNDE YER EDİNDİLER. BURUK KARŞILANDILAR, ALKIŞLARLA UĞURLANDILAR. ANCAK ONLARIN TEK BİR İSTEĞİ VAR: YAPTIKLARI İŞİN, İTFAİYECİLİĞİN MESLEK OLARAK SAYILMASI. VE İŞTE ONLARIN HİKAYESİ…

ATEŞLE RÜZGARIN YAKIN ARKADAŞ OLDUĞUNU BİLMİYORDUM...

16 yıldır itfaiyeci olan Hakan Karabulut 44 yaşında. Spor Akademisi mezunu ve eski futbolcu Karabulut, memur ya da öğretmen olmanın bir yolunu ararken, sözleşmeli itfaiye personeli olarak İBB’de işe girdi. Hayatlara dokunmaya başladıkça itfaiyecilik artık onun mesleği oldu. İzmir depreminde tüm Türkiye’nin hafızasına kazınan Elif bebeğin kurtarma operasyonunda da yer aldı. Marmaris ve Muğla yangınlarında görev alan birimin amirliğini üstlendi. Karabulut, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:

14 yaşındaki oğlumun yanına, Datça’ya gidecektim. Ancak, yangın şiddetini artırıp olağanüstü bir afete dönüşünce oğlumu aradım, ‘İnsanlar orada yardım bekliyor, benim orada olmam gerekiyor” dedim ve iznimi iptal edip bölgeye gittim. Bizim İstanbul İtfaiyesi olarak tecrübemiz çok; ama Ege’de yaşadıklarımız apayrı bir deneyimdi. Ben, ateşle rüzgarın bu kadar yakın arkadaş olduğunu bilmiyordum. Bölge halkının dünü, bugünü ve geleceği o evler. O evleri müdafaa ederken ‘biz burayı kurtarırız dedik’ ve halkın gücü bizim gücümüzle birleşti.

ZATEN ALEVİN İÇİNDE GEZEN İNSANLARIZ!

Bulut Özatik, 40 yaşında. İtfaiyeciliği askerde sevdi. Vatani görevini tamamladıktan sonra ilk işi İBB’nin sınavlarına girmek oldu. Özatik, üç çocuk sahibi. Onun, diğer ailesi de 4 bin 500 kişilik İBB İstanbul İtfaiyesi. Evinde otururken, merkezden gelen telefon üzerine Marmaris bölgesine giden ikinci ekibin amiri olarak yardım konvoyuna dahil oldu. On saatlik bir yolculuğun ardından, Hisarönü’ndeki yangının içindeydi. Özatik, bizimle konuşurken, zaman zaman elindeki sargıyı kontrol etmek zorunda kaldı. O el, bölgedeki ilk gününde ciddi bir şeklide sakatlandı; ama Özatik, 12 gün boyunca o ağrıyı hiç umursamadı. Ta ki buzdolabından almak istediği bir su şişesini kavrayamayıncaya kadar… Gerisini Özatik’in sözleriyle aktaralım:

İlk gün Hisarönü’nde köyün sınırını koruduk ve hiçbir ev, yangına teslim olmadı. Bu ilk günkü destanın ardından diğer belediyelerin ve ilgili birimlerin itfaiyecilerine de bir güven geldi. İBB İstanbul İtfaiyesi bölgeye güç verdi. Bizim erlerimiz alevlerin içinde gezen insanlar. Ama bir de bize çoraplarını bile veren bölge halkı vardı. İşte, o dayanışma duygusu asla unutulamaz.”

EEE O ZAMAN BU KADAR OKUMASAYDIN!

Yusuf Doğan Gürer’in hayatını bir afet, 17 Ağustos 1999 depremi değiştirdi. Depremin ardından, Kocaeli İtfaiyesi’nde gönüllü olarak mesleğe ilk adımını attı. Uluslararası İlişkiler mezunu olan Gürer, yüksek lisansını da İTÜ’de Afet Yönetimi üzerine yaptı. Doğa sporları tutkunuyken, o adrenalini bir meslek haline getireceğinden habersizdi. 36 yaşındaki Doğan Gürer, 12 yıldır İBB İstanbul İtfaiyesi’nde görev alıyor. Ailesi, Gürer’in itfaiyeci olma kararını, “Eee o zaman bu kadar okumasaydın” sözleriyle esprili bir şekilde karşılamış. Buna karşın sevdiği işi yapma kararını alan Gürer’e göre İstanbul İtfaiyesi’nin başarısındaki sırrın en önemli etkeni “disiplin”.

Orman yangınları konusunda en deneyimli itfaiye İstanbul İtfaiyesi’dir. Zaten kentteki orman yangınlarında ilk müdahaleyi biz yapıyoruz. Çatalca’dan, Tuzla’nın en uç noktasına kadar en hızlı şekilde gidecek düsturla çalışıyoruz. Ege’deki çalışmalarımızda yurdun dört bir yanından gelen gönüllüler ve bölgedeki köylüler beni çok etkiledi. Karınca misali çalıştılar. Kahramanlar yazılacaksa; asıl kahramanlar işte o gönüllü vatandaşlardır. Onların da direnci bir damla suyu dahi büyüttü.”

ÖZVERİMİZ HALKA UMUT OLDU

Mehmet Suna, 1983 doğumlu. 2009 yılından beri İBB İstanbul İtfaiyesi’nde. İş ararken tesadüfen girdiği itfaiye teşkilatında bugün amir pozisyonunda. O da tıpkı diğer meslektaşları gibi insanların hayatına dokundukça, bu mesleği bırakamıyor. Suna’yı umutla bakan gözler hiç bırakmıyor. Elazığ depreminde de, son yaşanan orman yangınlarında da... Üç çocuk babası Suna, İBB’nin Manavgat ekibinde görev aldı. Mehmet Suna düşüncelerini şu sözlerle aktardı:

Antalya’nın Gazipaşa ilçesi diye yola çıktık. Oradan Alanya’ya geçtik. Son durağımız ise Muğla oldu. Bizim orada yaptıklarımızı “delilik” şeklinde anlatanlar var. Bu delilik değil, bizim normalimiz. İBB İstanbul İtfaiyesi olarak bölgeye, tecrübemizle birlikte yüreğimizi de götürdük. 300 yılı aşkın bir teşkilat burası. Büyüklerimiz nasıl bir disiplinle bu mesleği icra ettiyse; biz de aynı şeklide çalışıyoruz. Bizim bu özverimiz, bölge halkına umut oldu.”

KOMUTANIM NASILSIN?

İtfaiye Amiri Mehmet Suna ile konuşurken, bize eşlik eden Müdür Yardımcısı Abidin Vişne’nin telefonu çaldı. Arayan, Kızıldağ köyünün imamı. Yöresel şivesiyle, “Ne yapıyorsun komutanım” diye seslendi Vişne’ye. Köyün imamının telefonu, diğer köylülerin ellerinde de dolaştı. Kızıldağ köyünün sakinleri Vişne’den, tüm İBB ailesine teşekkür ve sevgilerini bir kez daha iletmesini istediler. Telefon görüşmesi bittikten sonra Vişne, mutluluğunu şöyle özetledi:

1997 yılından beri İBB İstanbul İtfaiyesi ailesindeyim. İşte bu aldığım telefon bu mesleği neden yaptığımızın en net özeti. İnsanların sevgisine layık olabildiysek ne mutlu bize!”