"Bu dünya hepimizin!"

KONUK YAZAR | Anıl Talat Eryontuk, Cumhuriyet'in Ege'si için yazdı...

İZMİR / Cumhuriyet

Bugün 4 Ekim 2022

Dünyayı paylaştığımız dostlarımızın, hayvanların günü…

Hayvanları korumak ve bu konuda farkındalık yaratmak için 1931 yılında Floransa’da kabul edildiği Hayvanları Koruma Günü’nden bu günlere baktığımızda kutlama yapılacak bir durum olmasa da onları yokmuş gibi görmezden gelemeyiz tabi ki!

Hele ki ülkemizde…

Neden mi?

Ayıların, dağ keçilerinin hatta üveyik kuşlarının vurulması için ihale gerçekleştiren sokaklarda öldürülen hayvanların “görüntüsü yok” diyen devlet kurumlarımız var da bu ülkede de o yüzden.

“Belediye zehirlemezse ben öldürürüm” diyenden tutun, aracının arkasına bağlayarak sürükledikleri canlıları videoya çekerek sosyal medyada yayınlayan birçok hasta var ne yazık ki!

Hayvanların acı çekmelerine, ölümlerine sebep olan ve bu duruma sessiz kalan tüm kişi ve kurumlar suçludur bu böyle bilene.

Hayvanları Koruma Kanunu hayvanları gerçekten koruyan hükümler içerene kadar, hayvanat bahçeleri kapatılıp kurtarma merkezine dönüşene kadar bu suça sessiz kalanlar vicdanlarında yargılanacaklar hiç şüphesiz.

Bunlar dışında devlet kademelerine liyakat sahibi eğitimli duyarlı kişileri göreve getirmeyen siyasilerde suçun en büyük ortaklarından.

Hayvanlara işkence edenler tutuklanana kadar, can dostlarımızın hakları hukuken güvence altına alınıncaya kadar 4 Ekim’i kutlamak işte bu nedenle manasızdır.

365 gün boyunca hayvanların işkencelerine göz yuman bizlerin bunca eziyeti göstermelik bir güne sığdırmaya çalışmamız da ayrı bir muammadır.

Bir vatandaş olarak bu durumdan derin hicap duyduğumu özellikle belirtmek isterim.

Hayvanları Koruma Yasası’nın hala arzu edildiği gibi değiştirilemediği bir ortamda kutlanacak bir durum olmadığını düşünenlerdenim.

Hayvanların doğal dengenin içinde rol alan en büyük canlı topluluğu olduğunu hiçbir zaman göz ardı etmemeliyiz. 

Zaman hayvanları sevmenin ve korumanın insanlığın en büyük görevlerinden bir tanesi olduğu gerçeğiyle yüzleşmenin zamanıdır.

Tüm bunların ışığında 21 yy. dünyasının hayvanları sevmenin, onları esaret altına almakta değil, doğal yaşamlarına yardımcı olacak şekilde merhamet etmekten geçtiğini anladığımız bir zaman dilimi olmasını ümit ediyorum.

Unutmadan kimi çevrelerin çok kullandığı şu cümleleri eleştirmeden edemeyeceğim:

“Milyonlarca insanın açlık, hastalık, fakirlik ve en önemlisi adaletsizlik yüzünden acı çektiği bir dünyada, kendilerini hayvanların korunmasına, beslenmesine ve haklarına adayanları anlamıyorum. Hayvan haklarını korumaya harcayacağınız enerjinizi ve paranızı ihtiyacı olan insanlara harcamaktan neden çekiniyorsunuz?”

Siz siz olun bu cümleleri kuranlara inat onların da zor şartlarda, çaresiz yaşadığını unutmadan, evinizden artan sıcak bir yemek ya da bir kap suyu onlarla paylaşın!

Ve hiçbir zaman unutmayın ki: 

Bu dünya hepimizin!

Hayvanların yaşam hakkına saygılı olmak, sadece kanuni değil hem vicdani hem de ahlaki bir sorumluluktur. Ve hayvanları sevmek, insanlık onurunun bir parçasıdır…