Bizim Boşnaklar!

KONUK YAZAR | Bergama eski Belediye Başkanı Sefa Taşkın, Cumhuriyet Ege için yazdı...

İZMİR / Cumhuriyet

Anadolu’nun birçok yerinde olduğu gibi İzmir’in neresini dolaşırsanız dolaşın karşınıza bir muhacir, İzmir’e sonradan gelmiş bir insan çıkar.

Bornova-Buca Balkan göçmenleriyle, Karşıyaka-Alsancak Ege Adaları, Yunanistan’dan kopup gelmiş muhacirlerle doludur.

İzmir’in midyecileri Mardin kökenlidir. Boyoz, altı yüz yıl önce İspanya’dan kente göçen Seferad Yahudileri tarafından İzmir mutfağına katılmıştır. 

Kadifekale eteklerini çoğunlukla Diyarbakır’dan İzmir’e göç edenler mesken tutmuştur.  Eğitimcilerimiz arasında Malatya’dan gelip kente yerleşenler yaygındır.

Daha niceleri…

İki Çeşmelik, Tilkilik, Mezarlıkbaşı, Kemeraltı, Gaziemir “Eski İzmir”dir. Zamanında çok uzaklardan gelmiş, bu vatanı vatanları yapan Türkmenlerin ilk yurt edindiği yerlerdir.

Göçmenlerin yaşam kültürleri yerleşik olanla yavaş yavaş karışır ama yok olmaz, gelişir. 

İzmir’in köftesini, Adalı’nın otunu, Çerkez’in tavuğunu, Arnavut’un, Boşnak’ın böreğini kim bilmez.

Bir zamanlar, olumsuz olayların bizden ayırdığı Rumlar, Ermeniler, Yahudiler de yoğun olarak yaşardı bu kadim kentte.

Martılar, hala körfezi süsleyen vapurların peşine takılır gider.

Konak’la Karşıyaka arasında akar, koşar dalgalar.

İzmir’in denizi yumuşatır insanı. Birleştirir.

Herkes kendi nafakası peşindedir bu körfezin kıyısında. 

Hakkı olanı almaktan vaz geçmediği gibi kimse kimseye “öteki” gözüyle bakmaz.

Başını çevirir, dünyaya ”ırkları” kılavuz alarak bakanlara!

Eski Buca

***

Dünyadaki en iğrenç kavramlardan biri “ırkçılık”tır.

İnsanları saçları, tenleri, gözleri gibi biyolojik özellikleri, inançları gibi kültürel farklılarından dolayı ayırmak, birini diğerinden üstün görmek “insan” olmanın niteliklerinin dışındadır.

“İnsan” diğer canlılardan farklıdır.

Düşünür, konuşur, emeğiyle değer yaratır.

Birlikte yaşar, toplumsal düzenler kurar; özgür ve refah içinde, daha gelişkin yaşam kurmanın yollarını arar.

Sosyal mücadeleler bu bağlamın içindedir.

Bu insanın ve insanlığın gelişim çizgisidir.

Eski Bornova

Ancak toplumlar içinde bu çizgiye aykırı bireysel davranışlar yok da değildir.

Son yıllarda Batı ülkelerinde görülen siyah tenli futbolculara/sporculara, yabancı işçilere, göçmenlere karşı ayrımcı, aşağılayıcı davranışlar gözler önündedir.

Bir takım siyasal odaklar tarafından da desteklenen bu tür yaklaşımlar şiddet eylemlerine de dönüşebilmektedir.

Avrupa’nın futbol stadyumlarında boşuna “no to racisim”: “ırkçılığa hayır” sloganları yükselmiyor!

Almanya’dan zaman zaman yükselen “Auslander/Türken Raus”: “Yabancılar/Türkler Dışarı” sloganları 1930-40’ların ırkçı Hitler faşizmine bağlı sapkınların günümüze uyarlanmış sloganlarından başka bir şey değildir. 

Avusturya, Hollanda hatta Fransa’da da durum benzerdir.

***

Son günlerde bazı siyasetçilerin diline çıban olan “Yugoslavya’dan gelmek”, “Tito artığı” olmak gibi ifadeler, tüm ülkeyi olduğu gibi İzmirlileri de rahatsız etti.

İzmir’de de o kadar çok Balkan muhaciri, eski Yugoslavya göçmeni, halk arasında “Boşnak” dediğimiz Bosna Hersek’ten gelmiş, İzmir’i yurt edinmiş insanımız var ki!

Bu insanlar oralarda soykırıma, etnik temizliğe uğramışlar, o kadar çok acı çekmişler ki!   

Geldikleri bu topraklarda tutunabilmek için ne zorluklara göğüs germişler ne sıkıntılı günler yaşamışlar.

Onurla, dimdik ayakta kaldıkları gibi geleneklerini de korumayı bilmişler.

Kim sevmez “Boşnak böreğini”!

Kim saygı duymaz bu ağırbaşlı, güçlü kişilikli, çalışkan insanlara.

Türkiye’nin aydınlık kenti İzmir’i İzmir yapanlardan biri de onlardır!

Boşnak böreği

***

Eski Yugoslavya’nın da bulunduğu Balkan yarımadasının büyük bir kısmında yaşayan Slavlar bu bölgeye İ.S.6-9.yüzyıllar arasında geldi. 

Zaman içinde küçük beylikler tarafından yönetilen, birbirinden lehçelerle ayrılan benzer diller konuşan Güney Slavlarından Hırvatlar ve Slovenler Katolik, Sırplar Ortodoks Hıristiyan mezheplerini benimsedi.

Bölgenin bir parçası olan Bosna, 15.yüzyılın ortalarında Osmanlının egemenliğine girdi ve halkının büyük çoğunluğu Müslümanlığı seçti.

Osmanlı bölgeye Anadolu’dan gelen birçok Türk topluluk da yerleştirdi.

Birbirine karıştı insanlar yıllar boyunca.

Bu topraklarda yaşayan Müslümanlara Bosnalı/Boşnak denildi.

 Onlar da kültürel kimliklerini korudular. Zaman zaman huzursuzluklar çıksa bile Osmanlı yönetiminde Balkanlar’da farklı halklar birlikte, yan yana, barış içinde yaşamasını bildiler.

1878’de Bosna bayrağı

***

Ta ki Avrupa’da Sanayi Devrimiyle birlikte kapitalizmin gelişmesi, Osmanlının buna ayak uyduramayarak zayıf düşmesine kadar.

18. ve 19. yüzyılda art arda gelen yenilgilerle Osmanlının bölgeden çekilmesiyle, çok kültürlü Balkanlarda, özellikle bölgeye egemen olmak isteyen dış güçler tarafından farklılıkların kışkırtıldığı, etnik kargaşanın dalga dalga yayıldığı görüldü.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Josip Tito 1945’lerde, sosyalist bir anlayışla Güney Slavlarını, “Yugoslavya” olarak bir federasyon çerçevesinde birlikte tutmayı, ölünceye kadar başardı. 

Kısmen eşitlikçi bir ülke kurmaya çabaladı. Bu değişim ortamında birçok Boşnak ülkeden ayrıldı.

Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna/Sarajevo

Tito’nun ardından, 1990’lı yıllarda Yugoslavya’yı oluşturan Hırvatistan, Slovenya, Karadağ, Makedonya, Bosna Hersek, sorunlu olmasına karşın Kosova bağımsızlığını ilan etti.

Bosna Hersek’le uzun bir sınıra sahip olan ve bu ülkede yarıya yakın   kendi soydaşına sahip komşu Sırbistan Bosna Hersek’i ele geçirmek için, başlangıçta batı ülkelerinin de göz yummasıyla, acımasızca saldırdı. 

Etnik temizliğe girişti. Birçok Boşnak öldürüldü.

Tabii ki Boşnaklar da direndi, yurtlarını korumaya girişti.

Srebreniztza katliamının kurbanları

***

Bu savaş sırasında, Bosna’nın Srebrenitza kentinde, Temmuz 1995’de yaşanan ve Sırp Ordusu tarafından 8.372 Müslüman Boşnak’ın öldürüldüğü katliam II.Dünya Savaşında faşist Hitlerin yaptığı soykırımdan sonra Avrupa da yaşanan en büyük soykırım olarak kabul edilir. 

“Irkçılık”ın gözü kanlıdır!

Oysa, göçenlerle birlikte nüfusu 60.000’i geçen Srebrenitza’yı Birleşmiş Milletler güvenli kent ilan etmiş, halkın elindeki silahlar toplatılmış, Hollanda birlikleri kenti korumakla görevlendirilmişti. 

Hollanda askerleri kenti korumak için kılını bile kımıldatmadı.

Ratko Mladiç komutasındaki ağır silahlarla donatılmış Sırp Ordusu kentte esir aldığı Bosnalı Müslüman ve Katolik Hırvatları kurşuna dizdi. Kimlikleri belirlenmesin diye cesetleri parçalayıp toplu mezarlara gömdü.

Dünya kamuoyu tarafından ortaya çıkarılan bu katliamlardan sonra Dünya devletlerinin girişimiyle yapılan anlaşmayla Bosna Hersek’te ateş kesildi, barış sağlandı.

Soykırımın sorumlularından “Bosna kasabı” olarak anılan Ratko Mladiç Lahey Adalet Divanı tarafından “soykırım, savaş ve insanlığa karşı suçlarından” dolayı ömür boyu hapse mahkûm edildi” 

Srebrenitza katliamı emrini veren, kasabadaki "sağlıklı her erkeği öldürmeyi ve Bosnalı Müslüman toplumu sistematik olarak yok etmeyi amaçlayan katliamın emrini vermekten dolayı soykırımdan” suçlu bulunan Sırp Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Radovan Karadzic de 40 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı.

20.yüzyılda, Avrupa’nın ortasında yaşanan Bosna Savaşı sırasında, “ırkçılık” nedeniyle yaklaşık 100 bin kişinin öldüğü sanılıyor.

Ülke şimdi Boşnak, Sırp, Hırvatların katıldığı bir federasyonla yönetiliyor.

Bu barış ortamında, 2013 yılında yapılan sayıma göre Bosna Hersek’te 3.5 milyon insan yaşıyor. Bunun % 50.1’i Müslüman Boşnak, 30.7’si Sırp, 15.5’i Hırvat.

Bosna Hersek Federasyonu (Mavi renkli alan)

***

Yaklaşık 500 sene Osmanlı vatandaşı olarak yaşayan Müslüman Boşnaklar Osmanlının çöküşüyle birlikte zaman zaman ülkeyi terk ettiler, güvenli topraklara, çoğunlukla Anadolu’ya göç ettiler.

Hem kendilerini korudular, geliştirdiler Anadolu’da, hem de 1923’le birlikte yeni cumhuriyetin kurulmasına katkı da bulundular.

Bugün Bosna Hersek nüfusunun tahmini 3.5, Boşnak nüfusunun 1.7 milyon olmasına karşın Türkiye’deki Bosnalı/Boşnak muhacir sayısının 500 bin olduğu sanılıyor.

Başta İstanbul ve İzmir olmak Anadolu’nun birçok yerine yerleşmiş oldukları biliniyor.

Ülkemizdeki Boşnak kökenliler arasından; bilim adamı Ekrem Akurgal, yazar Ayşe Kulin, şarkıcı Cem Adrian, oyuncu Kıvanç Tatlıtuğ, iş insanı Cem Uzan, basketbolcu Hüseyin Beşok ve Hidayet Türkoğlu gibi tanınmış insanlar çıkmış.

Eski İzmir’in arkeologu Prof.Ekrem Akurgal

***

Anadolu kültürlerin harman olduğu topraklardır. 

Bir köprüdür.

Göç alır göç verir.

Ezelden beri bu böyledir.

Üstelik Viyana Kapılarından Hicaz’a uzanan topraklara yayılmış Osmanlı Devleti’nin çökmesiyle birlikte o ülkelerde yaşayan ve farklı kültürlere sahip Osmanlı vatandaşlarının yaşamak, güvenlikleri için sığındığı kucaktır Anadolu.

Bugün, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ne Mutlu Türküm Diyene” deyişi bağlamında herkes bu ülkenin  vatandaşıdır.

***    

Mostar-Bosna Hersek

Farklılıkların, çeşitliliğin ayrım değil bir zenginlik olduğunu görüyor artık insanlık.

Dostça, barış içinde yaşamak istiyor.

Böyle bir ortamda, günümüzde bir siyasi parti liderinin kalkıp başka bir siyasi parti liderini ırkçı bir söylemle, “Yugoslavya göçmeni”, “Tito artığı” olarak tanımlaması ne kadar kötü! 

İnsanları kökenleri nedeniyle farklılaştırmak “ırkçılık”tan başka bir şey değildir.

Böyle bir yaklaşım elbette kabul edilemez.

İzmir bu tür anlayışlara kapılarını kapatmıştır.

İzmir poyrazı herkesi üşütür, lodosu herkesi serinletir, güneşi herkesi ısıtır.

Ayırt etmez, etmemeli! 


Sefa Taşkın

19.04.2023

Karşıyaka/İzmir