BirGün aleyhine 200 bin TL tazminat!

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar ile kardeşi Haluk Bayraktar’ın ‘TÜBİTAK damadın vakfına çalışıyor’ başlıklı haber hakkında açtığı davada BirGün ve muhabiri İsmail Arı aleyhine toplam 200 bin TL’lik manevi tazminat kararı verildi.

cumhuriyet.com.tr

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar ile kardeşi Haluk Bayraktar tarafından BirGün ve muhabiri İsmail Arı’ya geçen yıl 22 Eylül’de İstanbul 23’üncü Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davada toplam 250 bin liralık manevi tazminat talep edilmişti.

Haber hakkındaki dava dilekçesinde, BirGün’ü suçlayıcı ifadelere de yer verilmişti. Dilekçede, “Davalıların niyetinin habercilik ya da toplumu bilgilendirmek olmadığı müvekkillerin kişilik haklarına saldırı kastı güttükleri aşikârdır” denildi.

BirGün'de yer alan habere göre, İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde bugün görülen karar duruşmasında BirGün ve muhabiri İsmail Arı hakkında Selçuk ve Haluk Bayraktar için 100’er bin TL olmak üzere toplam 200 bin TL’lik manevi tazminat kararı verildi. TUBİTAK’ın aynı haberle ilgili açtığı dava ise Ankara 18’nci Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından reddedilmişti.

EN YÜKSEK MANEVİ TAZMİNAT KARARLARINDAN

Mahkemenin kararına tepki gösteren BirGün’ün avukatlarından Ali Deniz Ceylan ise haberin hukuka uygun ve basın özgürlüğü sınırları içinde olduğunu söyledi. Davanın reddine karar verilmesi gerektiğine dikkat çeken Ceylan, “Oysaki mahkeme davanın kısmen kabulüne karar verdiği gibi toplam 200 bin TL manevi tazminatın ödenmesine hükmetti. Bu çok vahim ve utanç verici bir karar. Sanırım bu tutar Türkiye basın hukuku tarihinde bir haber hakkında verilmiş en yüksek manevi tazminat kararlarından biri” dedi.

"BİR HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASI NİTELİĞİNDE"

“Her şeyden önce böyle bir kararın basın özgürlüğüne yönelik müdahalelerin ölçülü ve orantılı olması gerektiğine ilişkin içtihada aykırı olduğu açıktır” diyen Ceylan, şunları dile getirdi:

  • Türk hukukunda manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağı tespit edilmiştir. Daha da önemlisi ilgili içtihat, basın üzerinde caydırıcı etki yaratma tehlikesi bulunan müdahalelerin meşru kabul edilemeyeceği yönündedir. Aksi yöndeki taleplerin de hukuk düzenince korunmaması gerekir. İstanbul 23’üncü Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan dava, iktidar ve çevresinin sıklıkla başvurduğu; görünürdeki kişilik haklarının koruması talebinin arkasında esasen basını haber yapmaktan caydırmanın amaçlandığı davaların tipik bir örneğidir. Bu anlamıyla da bir hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Mahkeme ilgili içtihat gereğince bu davayı reddetmesi gerekirken, gerek kısmen kabul kararı gerekse de hükmettiği tazminat tutarıyla basın özgürlüğüne yönelik ilgili içtihadı bütünüyle yok saymış vaziyettedir. Bu karara karşı ilk olarak istinaf yoluna başvuracağız. Umarım ve de bir an önce bu kararın ortadan kaldırılmasına karar verilir.