Barış Terkoğlu yazdı: MİT'in bile yaka silktiği Mehmet Eymür kumpastan nasıl çıktı?

Gazetemiz yazarı Barış Terkoğlu, MİT eski Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür'ün geçmişine ışık tuttu.

cumhuriyet.com.tr

Gazetemiz yazarı Barış Terkoğlu, "Mehmet Eymür’ün saklı sicili" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Terkoğlu bugünkü yazısında, son günlerdeki işkence itiraflarıyla gündeme oturan MİT eski Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür'ün geçmişine ışık tuttu.

Yazıda, Eymür'ün MİT ile 1965 yılında ilişki kurduğu, CHP Erzincan Milletvekili Nurettin Karsu’nun evinin basılması olayını organize ettiği, faaliyetlerinin sürekli MİT'te tartışmalara yol açtığı ifade edildi.

Terkoğlu'nun yazısı şöyle:

Ayağı çamur içinde. Yine de aydınlığı haber veriyor. Sesini duyunca günün başladığını anlıyorsun. Sanma ki horoz “sen uyan” diye ötüyor.

Şimdiki kuşaklar tanımıyor. Dostları, düşmanları başka başka anlatıyor.

Peki, bir zamanlar çalıştığı MİT’e göre, şimdilerde “ifşa”larıyla gündemde olan Mehmet Eymür nasıl biri?

Bu sorunun yanıtı var. Hem de MİT’ten alınmış, belgeli.

Nereden mi biliyorum?

OdaTV davasının 35 numaralı klasöründe yer alan evraktan.

Şöyle anlatayım…

En çok “MİT eski Kontrterör Daire Başkanı” titriyle anılan Mehmet Eymür, MİT’ten tasfiye olunca Danıştay 5 No’lu Daire’ye dava açtı. Eymür, aleyhinde verilen kararın idare mahkemesi aracılığıyla değişmesini istiyordu. Haliyle, MİT bu talebe yaptığı savunmayla cevap verdi. 1998/3897 numaralı dosyaya Eymür’ün MİT’teki sicilini gönderdi.

Şair Edip Cansever’in diliyle konuşursak, “sicil de sicilmiş ha” dedirtti.

VEKİLİN OĞLUNA İŞKENCE

MİT’in evrakına göre Eymür, “Teşkilat”la 1965’te “görev elemanı” olarak ilişki kurdu. İşin ilginci, ilk kınama cezasını da o yıl almış görünüyor!

Eymür’ün MİT’te “kadrolu” olduğu tarih ise 10 Haziran 1970. Eymür, MİT İstanbul Başkanlığı’ndaki resmi görevine bu tarihte başladı.

Sicile göre Eymür, 21 Şubat 1973’te teşkilata bir “muhtıra” verdi. Muhtırada solculara karşı daha sert olunmasını istiyordu, bir tane daha kınama cezası aldı. Bu olayın ardından Eymür’ün MİT’ten ayrılmak istediği, ilk amiri Hiram Abas tarafından ikna edildiği görülüyor.

8 Şubat 1979 ve 27 Mart 1979 tarihli cezalar…

Her ikisinin içeriği de istihbaratçılık ile ilgili değil.

Biri eski CHP Erzincan Milletvekili Nurettin Karsu’nun evinin basılması, çocuklarının kaçırılıp dövülmesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin tahkir ve tezyif edilmesi.

Bir milletvekilinin evi nasıl basılır!” diyebilirsiniz.

Karsu, yıllar sonra o anları şöyle anlattı:

TBMM’de ve CHP grubunda en çok mücadele eden bir milletvekili olarak Meclis kürsülerinde konuşarak iktidarı yoğun olarak eleştirdiğim sıralarda, MİT’in Mehmet Eymür’ün şefi olduğu dört kişilik ekibinin, (gece yarısından sonra saat 01.30 sularında) üniversitede okuyan ve hiçbir yasadışı eyleme bulaşmamış olan oğlumu kaçırdıklarını ve işkence ettiklerini o zaman ortaya çıkardığım için, savcılık ilgili MİT ekibini mahkemeye vermiş ve bu kişilerin yargılanmalarına Ankara mahkemelerinde başlanılmıştı.”

Belgeye geri dönersek...

Bu olay nedeniyle Eymür’ün Devlet İstatistik Enstitüsü’ne tayin edildiği görülüyor. Ancak AP hükümeti kurulunca Eymür’ün tekrar MİT’e döndüğü anlaşılıyor.

BELDEN AŞAĞI VURUŞ

MİT’te Eymür’ün faaliyetlerinin hep tartışıldığı biliniyor.

Belgeye göre, 19 Nisan 1988 tarihinde Eymür, “kademe ilerlemesinin durdurulması cezası” almış. Sebebi de kamuoyunda “Birinci MİT Raporu” adıyla anılan rapor.

17 Kasım 1987 tarihinde Başbakan Turgut Özal’a sunulan rapor, bir taşla en az üç kuş vuruyordu. Hem o dönem rakip olduğu İstanbul Emniyeti’ni yasadışı işler çevirmekle suçluyor, hem Özal’ın karşısındaki DYP’li siyasetçileri mafya ile yan yana koyuyor hem de en kötüsü eski Genelkurmay Başkanı Necdet Üruğ’un adını belden aşağı vuruşlarla Emel Sayın’la anıyordu. 7 Kasım 1986’da Ankara’ya gelen ABD Savunma Bakanı William Taft’ı “randevusu yok” diye kapıdan çeviren, Özal’ın ABD ile Irak’a askeri müdahale projesine karşı çıkan Üruğ’un hedef alınmasından elbette ki Washington da memnundu.

Raporu haber yapan muhabir İrfan Taştemur, kamuoyunu ayağa kaldıran haberin kaynağının, raporu da hazırlayan Mehmet Eymür olduğunu açıklamıştı. Bu olaydan sonra MİT’ten ayrılan Eymür, Antalya’nın Varsak beldesinde “buz fabrikası” kurdu.

MİT BİLE YAKA SİLKTİ

MİT evrakına göre, Eymür 14 Şubat 1994’te tekrar MİT Müsteşarlığı kadrosuna alındı. Titri, “Özel İstihbarat Daire Başkanı”ydı.

Eymür’ün sicili, Alaattin Çakıcı’nın eşi Uğur Kılıç’ın öldürülmesi olayıyla ilgili bile kınama cezası aldığını söylüyor. (Kılıç’ın babası Dündar Kılıç, bu olaydan ötürü Mehmet Eymür’ü suçlamıştı.)

Arşivinde, basına demeç vermekten kitap yazmaya kadar, istihbaratçı ketumluğunda görünmeyen pek çok işten uyarı-kınama cezaları bulunuyor.

Eymür, olayların ardından MİT’in Washington temsilcisi olarak atandı. Başka bir deyişle gözlerden uzak tutuldu. Ancak burada bile rahat durmadı. 4 Şubat 1998, 6 Şubat 1998, 7 Şubat 1998 tarihinde savunmasının istendiği görülüyor.

Başbakanlık Müfettişi Kutlu Savaş’ın, devletin içindeki çeteleri konu alan raporunun ardından, 14 Ağustos 1998’de Washington Temsilciliği görevinden alındı. Temsilcilik de kapatıldı. Eymür, Türkiye Şeker Fabrikası’na uzman olarak atandı. Türkiye’ye dönmesi istendi. Ancak Eymür istifa ederek Washington’a yerleşti. Kurduğu atin.org sitesiyle  “ifşalara” başladı.

Eymür’ün açtığı davada MİT savunma yapmış ve durumu şöyle tarif etmişti:

“Müsteşarlık tarihinde, teşkilat metot ve prensiplerine bu derece uyumsuz bir başka personel bulunmadı. Kurumu ve devleti zor durumda bırakacak tutum ve davranışlarını sürekli olarak tekrarladı.”

Eymür’ün mahkeme evrakına yansıyan MİT’teki sicili böyle.

KUMPASTAN ÇIKAN EYMÜR

MİT’in bile “Bu kadar da olmaz” dediği Eymür, “teşkilat”tan ayrıldıktan sonra da faaliyetlerine devam etti.

Nereden mi biliyoruz?

Eymür’le “iyi ilişkileriyle” bilinen Sabah gazetesi, 26 Kasım 2008 tarihinde bir MİT belgesi yayımladı. “Kod Adı İpek” başlıklı haberde, Ergenekon kumpasının mimarlarından Tuncay Güney’in MİT elemanı olduğu iddia ediliyordu. MİT, belgeyi doğruladı ancak Sabah’ın haberine tepki gösterdi. Tepkinin nedeni MİT’in açıklamasındaydı:

Tuncay Güney o dönem itibarıyla şüpheli faaliyetlerinden dolayı dikkatimizi çeken ve üzerinde çalışma yapılan bir şahıstır. Bu bağlamda, Tuncay Güney kayıtlı bir haber kaynağımız değildir. Kuruluş ve işleyişi tartışmalı olan Kontrterör Merkezi, sorumluları ile birlikte 1997 yılında kuruluş şemasından çıkarılmıştır.

Kısacası MİT, isim vermeden Eymür’ü işaret ediyordu.

Yıllar önce Ergenekon davasındaki kumpasları haberleştirirken, davanın 58 No’lu ek klasörünün 27. sayfasındaki bir belgeye yer vermiştik. Sıradan gözüken evrak, Sabah Grubu’nun çıkardığı Aktüel dergisinin 52. sayısının kapağıydı. Ancak dosyadaki belgenin alt tarafında, belgenin kaydedildiği bilgisayarın künyesi vardı. Künyede şu yazıyordu: “MehmetEymur/Desktop/Savcı/Yeni Aktüel”.

Bu künyeyi açıklamaya çalışırsak; belge Mehmet Eymür’ün bilgisayarında kaydedilmişti. Eymür, bilgisayarının masaüstünde bir “savcı” klasörü açmıştı. Bu klasöre de “Yeni Aktüel” adıyla belgeyi kaydetmişti.

Kısacası Eymür, son 50 yılın her karanlık olayının aktörlerinden biriydi. Devletin hep içinde oldu, “ifşa” diyerek rakiplerine operasyonlar yaptı. İşkence, cinayet, kumpaslar onun elinin altından geçti. Ama birilerinin “iyi çocuğu” olarak hep korundu. 15 Temmuz için “Raydan çıkmış bir MİT çalışması” ifadesini kullandığında dahi AKP medyası suskunlukla geçiştirdi.

Horozu duyduk, gözümüzü açtık. Senin için değil, boğazı yırtılır gibi bağırıyorsa, horozun doğasından. O ses, aslında kendi türünü devam ettirmek için çıkıyor. Oysa horozu değil sabahı beklesen, kuşların senfonisinde, gündüzün saklı şarkısını duyacaksın.