Bahçeli’nin kadına şiddet ve cinayetlerle ilgili eleştirileri muhalefetin gündeminde

CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, MHP Genel Bakanı Devlet Bahçeli'nin kadına yönelik şiddet ile ilgili sözlerini değerlendirdi.

Sarp Sağkal

Kadına yönelik şiddetin artık “otomatiğe bağlandığını” ve “gerekçesi ne olursa olsun kadına yönelik şiddet sorunu çözülmeden hayatın zindan olacağını” söyleyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye, muhalefetten çağrı geldi. CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, “Kadınların sosyal ve ekonomik hayata daha çok katılmalarını sağlayacak teklifleri Meclis’e getirelim ve tekliflerinde samimiler mi görelim” dedi.  

ÇELİŞKİLİ VERİLER

Bahçeli, önceki gün partisince Ankara’da düzenlenen “Analar Bacılar Kurultayı”nda, “kadınların sorunlarını çözmek için sorumluluk almaya hazır olduklarını” söylemişti. Konuşmasında, “2020 yılında 527 kadının cinayete kurban gittiğini” açıklayan Bahçeli, “kadına yönelik şiddetin de otomatiğe bağlandığının” altını çizmişti. Ancak Bahçeli’nin açıkladığı veriler, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, 2021 yılı başında sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda açıkladığı verilerle çelişti. Soylu, “2020’de kadın cinayetlerinde yüzde 21 azalma olduğunu” ileri sürmüş ve “6284 sayılı kanun kapsamındaki kadın cinayetlerinde 2020 yılında 266 kadın hayatını kaybetti” ifadelerini kullanmıştı. Kadın cinayetleriyle mücadele eden derneklerse, sayıların düşük gösterildiğinin altını çizmişti. 

‘ELEŞTİRİLERİ DOĞRU...’

CHP’li Taşcıer, “Bahçeli’nin açıkladığı verilerle Soylu’nun açıkladığı verilerin çeliştiğine” dikkat çekerek “Onlar da iktidarın verilerinin doğru olmadığını biliyorlar ve kadın derneklerinin verilerini kullanmışlar” değerlendirmesinde bulundu. Bahçeli’nin cinayetler ve şiddetler konusunda getirdiği eleştirileri de doğru bulduğunu ifade eden Taşcıer, “Tespitler doğru ama sorumluya da bakmak lazım. Bu durumun sorumlusunun AK Parti iktidarının kadına bakışı, kadın ve erkeği eşit görmeyen söylemler olduğunu biliyor olması lazım” dedi. Taşcıer, şunları kaydetti: “İstanbul Sözleşmesi gibi altın bir sözleşmeden çıkılırken olumsuz bir sözü olmadı. Dolayısıyla kendisi de bir anlamda yaşanan cinayetlerin sorumluluğunu üstlenmiş oldu. Madem sorunun farkında, o zaman kadınların yaşam hakkını koruyamayan iktidarı desteklemekten vazgeçsin.”