AYM'ye 11 yılda 555 bin başvuru yapıldı
Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan “iş yükü”nü eleştirdi. Yurttaşların “hak ihlali” başvurularında rekor artışa işaret eden Arslan, “AİHM’in bugün itibarıyla önünde 46 ülkeden 74 bin başvuru derdest halde. AYM’ye başvuru bunun iki katı kadar” dedi.
ANKARA / CumhuriyetTürkiye’de Bireysel Başvurunun 11. Yılı Uluslararası Konferansı, dün AYM Yüce Divan Salonu’nda düzenlendi. Konferansın açılışında konuşan Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, bireysel başvurunun sadece Anayasa Mahkemesi’ni değil aslında hukuk sistemini de kökten etkilediğini ve önemli ölçüde değiştirdiğini vurguladı. 11 yılda toplumun her kesiminden yurttaşın hak ihlali iddiasıyla başvuru yaptığına işaret eden Arslan, AYM’nin on binlerce başvuruda mağduriyetleri giderecek ihlal kararları verdiğini ve yapısal sorunları tespit ettiğini aktardı. Arslan, “Toplumsal ve hukuksal düzeydeki etkileri, tek başına bireysel başvurunun hukuk tarihimizin en büyük reformlardan ve kazanımlarından biri olduğunu göstermeye yeterli” dedi.
(Zühtü Arslan)
555 BİN BAŞVURU
Bireysel başvuru kapsamında AYM’nin önündeki zorlukların başında iş yükü meselesinin geldiğini kaydeden Arslan, bugüne kadar 555 binin üzerinde bireysel başvuru yapıldığını, yaklaşık 425 bininin karara bağlandığını, 130 bin başvurunun derdest olduğunu belirtti. Arslan, “AİHM’in bugün itibarıyla önünde 46 ülkeden 74 bin başvuru derdest halde. AYM’nin önündeki başvuru neredeyse AİHM’in 46 ülkeden aldığı başvurunun iki katı kadar” değerlendirmesinde bulundu. Türkiye’de bireysel başvuru konusunda son iki yılda olağanüstü artış yaşandığını kaydetti ve “Son 2 yılın yıllık ortalamasının 100 bin olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz” dedi.
Bireysel başvurunun ikincil nitelikte hak arama yolu olduğuna dikkat çeken Arslan, “AYM, ilk elden hak ihlali şikâyetlerini inceleyen bir mercii değil. AYM, Yargıtay ve Danıştay’dan geçen her uyuşmazlığı çözüme kavuşturacak bir temyiz merci de değil” ifadelerini kullandı. Bireysel başvurunun başarısının ihlal kararlarının gereğinin tam olarak yerine getirilmesine bağlı olduğuna işaret eden Arslan, bir yandan somut ihlali ortadan kaldırılması, bir yandan da benzeri yeni ihlallerin engellenmesine yönelik tedbirler alınması gerektiğini söyledi ve “İş yükünün azaltılması ihlal kararlarının gereğinin yerine getirilmesine bağlı” dedi.