‘Amaç, Türk ordusu ile Türk halkının bağını koparmaktır’

‘Amaç, Türk ordusu ile Türk halkının bağını koparmaktır’

Çağdaş Bayraktar

Emekli Kurmay Albay Mustafa Önsel, geçen hafta Hulusi Akar'ın açıkladığı Yeni Askerlik Modeline ilişkin Cumhuriyet'in sorularını yanıtladı. Vatan savunmasının sadece bir grup tarafından üstlenilemeyeceğini belirten Önsel, profesyonel ordu modeli ile hem askeri hem toplumsal yapımızda telafisi olmayacak hasarlar oluşacağının altını çizdi.

Sayın Önsel, yeni modelle beraber bedelli askerliğin kalıcılaşacağını görüyoruz. Bedelli askerliğin kalıcılaşması ne gibi sonuçlar doğurur?

Dönem dönem uygulanan bedelli askerlik, vicdanları rahatsız etse de, tartışılsa da sistemi bozmuyordu. Ancak daim hale getirilmesi, vicdanları yaralayan, askerliğin ruhuna darbe olarak gördüğümüz, Anayasanın eşitlik ilkesine de aykırı bir uygulama olacaktır. Buradan sakın bedelli askerlik yapanlara eleştiri getirdiğim zannedilmesin. Siz böyle bir imkân tanırsanız elbette insanlar yararlanmak isteyecektir. Bu zamana kadar en azından asker ocağında insanımıza eşit davranılıyordu. Zengin, fakir ayrımı yapılmadan bütün gençler, ailelerinin sosyal statüsüne bakılmadan, memleketleri gözetilmeden, aynı şeyleri giyip, aynı şeyleri yiyor, aynı muameleye tabi tutuluyordu. Bu uygulamanın hayata geçirilmesiyle, insanımızın artık hiçbir anlamda eşitleneceği saha bulunmuyor. Bu uygulama ile mükellef(zorunlu) askerlik anlayışı büyük zarar görmüş oluyor. Şu saatten sonra hiçbir birlik komutanının mükellef askerleri motive etme şansı yoktur. Vatan savunmasına bundan daha büyük darbe olur mu?

Terörle mücadelede askerlerimizin eğitim durumu tartışma konusu oluyor. Hatta bu durum yüzünden önemli kayıplar yaşandığını iddia edenler de var. Bu iddialarda gerçeklik payı nedir?

Mükellef askerlerin özellikle teröristlere karşı yetersiz olduğu fikri de doğru değildir. Bir terörist sadece 5 mermi atıp sahaya sürülüyor. Sahada da eğitimini yaşayarak pekiştiriyor. Bizden de bir örnek vermek gerekirse 2000’li yıllara kadar C timleri dediğimiz mükellef askerlerden oluşan birliklerimiz vardı. Bunlar, genelde gönüllülerden oluşurdu. Temel 2,5 aylık eğitime müteakip 2 ay daha fazla eğitilir ve terörle mücadele için görevlendirilirlerdi. Motivasyonları üst seviyede idi. Ben sahada onlardan aldığımız verimi hiçbir birlikten alamadığımızı bir yaşayan olarak ifade edeyim. Bu, eğitim kadar, yüreğe dokunabilme, yani motive edebilme becerisidir de. Terör örgütü de farklı bir şey yapmıyor. Hatta fiziksel eğitim açısından daha da yetersizler…

Daimi bedelli askerlik, profesyonel orduya geçişin bir aşaması mıdır?

Bedelli askerliğin daim hale gelmesiyle, profesyonel askerliğe geçişin yolunun açılmaya çalışılmakta olduğunu değerlendiriyorum. Profesyonel askerlik aslında çok uzun süredir ülkenin gündemine ısıtılıp ısıtılıp getirilen bir yaklaşım. Yurt dışında AB ve ABD, yurt içinde liberal tayfa, Fetullahçı çete, bölücüler ve hükümete yakın olan bir kısım insan konuyu fırsat buldukça gündeme getirirler. Bunu da batılı ülkelerden örnekler vererek tartışılmaz kılarlar. Genelde de işini “profesyonelce yapmak”tan hareketle, işini iyi yapan anlamı yüklenir profesyonel askerliğe. Mükellefler ise amatördür. 

O halde Profesyonel askerlik daha doğru bir tercih değil mi?

Profesyonel ordudan kasıt işi daha ehil yapmaksa Türk Ordusu işini zaten profesyonelce yapıyor. Uzun süre ve özel eğitim isteyen bütün alanlar zaten mesleği askerlik olan insanlarca yapılıyor. Yani bir uçağı veya gemiyi bir mükellef kullanmıyor. Mükellef asker, ancak gemide yapılması gereken temel hizmetleri görürken, Hava Kuvvetlerinde de en fazla uçağın çekildiği hangarın ağzında nöbet tutuyor. Deniz ve Hava Kuvvetleri profesyonelliğini tamamlamıştır. Kara Kuvvetleri ve Jandarmada da benzer durum söz konusudur. Özel Kuvvetler Komutanlığının yanı sıra Jandarmanın özel birlikleri olan JÖAK ve JÖH gibi operasyonel birimler tamamen profesyonel askerlerden oluşmaktadır. Batılı ordular, profesyonelliğe geçebilir. Onlar emperyal hedefler doğrultusunda farklı ülkelerde bir nevi lejyoner asker durumundadırlar. Türk Ordusu ise vatanı savunma noktasında örgütlenmiştir. Bu anlamda mükellef askerlerin varlığıyla da tam bir halk ordusu görünümündedir. Diğer bir tabirle Türk Ordusu, milli ordunun müşahhas bir örneğidir. Türk Ordusunun bu yapılanması, ordu-millet kavramının beyinlere kazınmasına vesile olmuştur. Vatan savunması sadece bir grup tarafından üstlenilemez. Vatan savunmasında herkesin tuzu olmalıdır. Vatan, bu coğrafyada yaşayan herkesindir. Bedeli de, külfeti de beraber karşılanmalıdır. Hele etrafı ateş çemberi olan böyle bir coğrafyada bu bir zorunluluktur. 

“Kadınlarımıza da temel eğitim verilmeli”

Böylesi bir coğrafyada profesyonel de olsa sadece 300 bin kişilik bir orduyla kendinizi savunmanız mümkün değildir. Elbette bunun süresi daha makul olmalıdır. Ve belli periyotlarla kısa süreli tazeleme eğitimlerine de tabi tutulmalıdır. Önümüzdeki süreçte bugün de örneklerini gördüğümüz biçimde, savaşlar, cepheden ziyade gerideki sivil insanları etkileyecek. Herkesin en azından bulunduğu mahalde küçük çaplı silahları, savaşma tekniklerini öğrenmesi çok önemli. Gayri nizami harp türü savaşlar artarak devam edecek. Bu nedenle oldukça kısa süreli de olsa kadınlar dahil tüm yurttaşlarımız bu eğitimden geçmeli, belli bir süre sonra tazeleme eğitimine de tabi tutulmalıdır. Türkiye gibi ateş çemberinin ortasındaki bir ülke için bu şarttır. Teritoryal(bölgesel) savunma esas alınmalıdır. Ayrıca Batılı ordular demişken de belirtmekte fayda var; çeşitli platformlarda bir araya geldiğimiz, başta ABD’liler olmak üzere, batılı pek çok subayın, konuşmalarında, ülkelerinde daha önce var olan mükellef askerliğin kaldırılmasının iyi olmadığını, halkın orduya karşı duyarsızlaştığını, bunun da kendilerinin motivasyonunu olumsuz etkilediğini ifade etmişlerdir. Yine Fransa Eski Büyükelçisinin bu konudaki sözlerini de anımsatalım:

"Mükellef askerlik sayesinde Fransız gençlerinin belli seviyede vatandaşlık bilincine ulaştıklarını ve ülke çapında birlik beraberlik ruhunu oluşturabildiler. Ancak profesyonel askerlik uygulamasıyla mükellef askerliğin kaldırılması sonucu, Fransız gençliğinin darmadağınık halde ve birlik duyguları zayıfladı." Batılılar bize bu sistemi dayatırken kendileri bin pişman!

O halde TSK için "Profesyonel ordu"yu savunanların esas amacı nedir?

Profesyonel ordudan amaç, Türk Ordusu ile Türk Halkının bağını koparmaktır. Bu çok açık! Eski sistemin düzeltilmesi gereken, aksayan pek çok yönü bulunmaktadır. Bunlar mutlaka ele alınmalı, uzmanlarca üzerinde çalışılarak daha uygun bir sistem geliştirilmelidir. Ama aksaklıkları bahane edip profesyonel ordu kandırmacasıyla bağışıklık sistemimizin yok edilmek istendiği ortadadır. Mehmetçik denilince akla daha çok mükellef askerlerimiz gelir. Profesyonel askerlik ile “Mehmetçik” gibi, tarihin imbiğinden süzülüp gelmiş bir büyük ruh halinin formülü çöpe atılmak istenmektedir. Mehmetçik, Milli Ordunun; Milli Ordu, Milli Egemenliğimizin olmazsa olmazıdır. Profesyonel ordu isteyenler, ya cahildirler, ya da emperyal ülkelerin hedeflerine hizmet etmektedirler. Unutulmasın ki o Mehmetçik sayesindedir yazılan Türk Tarihi. Bunu profesyonellikten ziyade yüreğine borçludur. Mehmetçiği diğer ülke askerlerinden farklı kılan en önemli şey de bu yürektir.