Alemdar: Cankurtaran pazarlığı yapan işletmeler var

Antalya’da geçen hafta yaşanan fırtınada Konyaaltı Plajı’nda boğulma tehlikesi geçiren 10 yaşındaki çocuğun oradan tesadüfen geçen cankurtaran eğitmeni İbrahim Sundumaç ve deniz polisinin fatsy (insansız kurtarma robotu) aracı ile müdahalesi sonucu kurtarılmasıyla cankurtaranların önemi yeniden gündeme geldi.

Ece Güneş

Antalya’da geçen hafta yaşanan fırtınada Konyaaltı Plajı’nda boğulma tehlikesi geçiren 10 yaşındaki Bedirhan Kiril’in oradan tesadüfen geçen cankurtaran eğitmeni İbrahim Sundumaç  ve deniz polisinin fatsy (insansız kurtarma robotu) aracı ile müdahalesi sonucu kurtarılması, deniz, havuz sezonunun açılmasıyla cankurtaranlığın önemi yeniden gündeme geldi. 90’lı yıllarda tüm dünyada popüler olan Pamela Anderson’ın şöhretini borçlu olduğu Baywatch dizisiyle bildiğimiz cankurtaranlık mesleği Türkiye’de ise ancak 2006 yılında NACE kodunu  (Avrupa’da ekonomik faaliyetleri sınıflandıran kod) alarak meslek olarak kabul ediliyor ve bugün turizm sektöründe önemli bir istihdam alanı oluşturuyor. 

Turizmin başkenti Antalya’da en çok hangi tip boğulma vakalarıyla karşılaşılıyor, Antalya’da yeterli cankurtaran var mı, nasıl hayat kurtarıyorlar, çalışma koşulları nasıl? Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu Antalya Temsilcisi, cankurtaran, cankurtaran ve dalış eğitmeni, Deniz Ticaret Odası 46. Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı, Türkiye’nin en popüler plajı Konyaaltı Plajı’na cankurtaranlık hizmeti veren İsa Alemdar’a sorduk. 

''PLAJDA BARDAK TOPLATIRSAN İŞLETMENE CANKURTARAN BULAMAZSIN''

Cankurtaranların çalışmasına dair yönetmelik Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu tarafından 2006’da hazırlandığını ve bu tür yönetmeliklerin acı tecrübeler sonucu kanla yazıldığını belirten Alemdar, iyi derece yüzme bilen ve ilkokul mezunu kişilerin eğitim alarak cankurtaran olabileceğini söyledi.  Plaj, havuz işletmeleri, sahili, havuzu, su parkı olan oteller işletme belgesini cankurtaran olmadan alamayacağına işaret eden Alemdar “İşletmeleri değerlendiren turizm denetleme kurulu içinde federasyon temsilcisi olarak bulunuyorum. Havuzlar, su parkları ve sahiller yönetmeliğe göre cankurtaran sayı ve yeterlilik açısından belirli sayılarda ve yetkilerde olmak zorundadır. Örneğin havuz ve su parklarında Bronz cankurtaran deniz ve sahillerde Gümüş cankurtaran bulunmalıdır. Otelin bünyesindeki cankurtaran sayısı 10 ve üzeri ise bir Altın cankurtaran bulundurulmak zorundadır. Kulelerin bakış yönü doğru olmak zorundadır. Bunları yerine getirmeyen otele işletme belgesi verilmez” dedi.

Antalya’nın turizm bakımından sıkı denetlenen bir şehir olduğunu savunan Alemdar yine de sektörde cankurtaranların öneminin yeterince anlaşılmadığını şu sözlerle anlatıyor “Denetimlerde otellerde yönetmeliğe göre 25 cankurtaran bulundurması gerekirken benimle 20 cankurtaran olmaz mı diye pazarlık yapmaya kalkan oluyor. Cankurtaran bulamıyoruz diyorlar ki evet cankurtaran sayısı ülkemizde yeterli değil, ama asgari ücretle cankurtaran çalıştırmaya kalkıyor. Cankurtaranın fiziğini koruması için proteinle beslenmesi, günlük idmanını yapması gerekiyor. Canını emanet ettiğin kişiye asgari ücret vermemelisin. Ya da “beachboy” luk yaptırmaya çalışıyor, plajda müşterinin küllüğünü de döküver, bardağını da toplayıver diyor, e böyle yaparsan cankurtaran bulamazsın tabi.”

KONYAALTIDA YILDA 4 KİŞİ BOĞULARAK ÖLÜYOR

Her yıl 7 kilometrelik Konyaaltı Plajı’nda  7’den 77’ye milyonun üzerinde kişinin denize girdiğini söyleyen Alemdar  burada verdikleri hizmetleriyle ilgili “Biz her yıl Nisan ayının 15’inden sonra   Alkoçlar ile yaptığımız sözleşme uyarınca Büyükşehir belediyesinin belirlediği şartlar doğrultusunda  cankurtaran kulelerini koyarız.  34 kulemiz var ve 46 cankurtaranımız görev yapar, bu sene 4 adet fatsy adlı aracı da bünyemize ekledik. Bu araç, geçtiğimiz gün fırtınada Konyaaltı’nda boğulmak üzere olan çocuğu kurtardı. Genellikle fırtınanın, rüzgar ve dalga şartlarının ağır olduğu denizlerde kullanılır, askeri amaçla da kullanılır. Yönetmelikte kullanımı zorunlu değildir.   Biz sezon açıldıktan sonra her gün sabah 9’dan akşam 7’ye kadar kurtarma hizmetindeyiz” bilgisini verdi.

Yılda ortalama 1000 kişinin suda boğularak hayatını kaybettiği Türkiye’de Konyaaltı Plajı’nda yılda ortalama 4 kişinin suda boğularak hayatını kaybettiği bilgisini veren Alemdar, 2023 yılında 142 boğulma tehlikesinin ve 20 boğulma vakasının cankurtaranlar ile atlatıldığını, 5 ölümün birinin uyuşturucu etkisiyle, birinin alkol komasıyla, 2’sinin ise kalp krizi sonucu, birininse kulvar dışı akıntıyla kıyıya gelen cansız kişi olarak kayıtlara geçtiğini söyledi. 

KAYBOLMA VAKASI ÇOK SIK YAŞANIYOR

Akdeniz’deki boğulma vakalarının çoğunluğunun kıyıda gerçekleştiğini belirten Alemdar “Akdeniz ortalama 5 metrede insan boyunu aşan derinliğe ulaşabilen bir kıyıya sahip. Yüzme bilmeyenler genelde kıyıda bulunuyor. Bu nedenle boğulmaların çoğu kıyıda gerçekleşiyor” dedi. Alemdar, denizde çocuk kaybedilmesiyle çok sık karşılaştıklarını “Can simidini veriyor sonra bakmıyor, ağlayarak cankurtarana geliyor, çocuk sağa sola sürüklenmiş, poyrazda açığa da sürüklenebilir ki bu da başımıza geliyor. Bugüne kadar kayıpların hepsini salimen bulup ailelerine teslim ettik” sözleriyle anlatıyor.

“BENİ BOĞMAYA ÇALIŞTI DİYE ŞİKAYETÇİ OLAN VAR”

Alemdar, işlerini yaparken karşılaştıkları zorlukları şu sözlerle anlatıyor, “Canını tehlikeye atan insanı uyarıyoruz, ‘sana ne’ cevabı alıyoruz.  Haklı, kendi canını riske atma özgürlüğü var ama uyarmak benim iş tanımımda görevim. Havuzu boşalt düdüğünü çaldığınızda havuzda canlı kalmaması lazım, cankurtaranın havuzda bulunana müdahale etmesi lazım, otelde çalışan cankurtaran bunu yaptığında işine son verirler. ‘Güneş gözlüğü niye takıyorsun artist’ diye bağırıyor. Bu cankurtaran böyle bir ortamda iş yapıyor. Parkur çekiyoruz, bizi şikâyet ediyorlar, bizi niye sınırlandırıyorsunuz diye. Elektrik vermedik ki kaldırın parkuru devam edin açılın. Yönetmelik parkur için 50 metre diyor. Bir cankurtaranın insanı kurtarması için 50 metreye mi yüzmesi kolay 30 metre mi, daha kısa olması lazım. Daha ileriye mi gitmek istiyorsun paralel yüz.  Yarın ben parkur çekerken yine bu polemikleri yaşayacağım. Tekneye bağlamışım parkur çekiyorum, üzerine oturuyor. Hızlı çeksem, son günü olur. ‘Sana mı soracağım oturup oturmayacağımı’ diyor. Kişiyi kurtarıyorsunuz, beni boğmaya çalıştı diye sizden şikayetçi oluyor. Kalp masajı yapıyorsunuz, kalp masajı sırasında bir kaburgası kırılmış, hayata dönmüş, kaburgası kırık diye şikayetçi olmuş.  Adli vakada sorguda cankurtaran olarak kulede belirli saatlerde görevini yerine getiren yetkili kişi olmanız gerekiyor. Sen bu işe haiz misin, evet, belgen var mı, var, geçerliliği var mı, var, görev saatinde orada mıydın, oradaydım, müdahale ettin mi, ettin, doğru müdahale ettin mi, ettim. O zaman tamam”

Cankurtaranların örgütlenememelerinin mesleğin sezonluk olmasından kaynaklandığını savunan Alemdar mesleğin 12 aylık bir iş haline getirilmesini talep ediyor. Türkiye’de yüzme bilen insan sayısının arttırılması gerektiğini söyleyen Alemdar “Her tarafı deniz, göl, ırmak, baraj, havuz olan ülkemizde insanların yaklaşık yüzde 30’u yüzme biliyor. Avrupa’da yüzme bilmeyeni öğretmen yapmıyorlar. İlkokuldan itibaren herkese yüzme öğretilmesi gerekiyor. Bir seferberlik başlatılması gerekiyor.  Ben Antalya gibi bir şehirde cankurtaranlık için gerekli asgari şart olan yüzme bilen insanı zor buluyorum ki eğitim vereyim, sektörün cankurtaran ihtiyacını karşılayayım” diyor.