Ahmet Deniz Atabay: 'Rantı değil Didim’i seçtik'

Kaçak yapılara izin vermediklerini belirten Didim Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay, 'Halka ve kente dokunan projeler yaptık' dedi.

Mehmet İnmez

65 ülkeden farklı kültüre sahip insanların yaşadığı Aydın’ın şirin ilçelerinden biri olan Didim’in iki dönem belediye başkanlığını yapan Ahmet Deniz Atabay, projeleri ve sosyal belediyecilik anlayışıyla ilçeyi yaşanacak bir kent haline getirdi. Vegan festivali, lavanta festivali, barış festivali ve yazarlar festivali gibi kültürel ve sanatsal aktivitelerle Didim’de etkinlikleri sürdürdü. İlçeye amfi tiyatro ve gençlik merkezi olmak üzere iki büyük eser kazandıran Atabay, “Hizmete devam” diyerek halka ve kente dokunan projeleri hayata geçirdiklerini, rant değil Didim’i tercih ettiklerini söyledi.

FESTİVALLER KENTİ DİDİM

- Son yıllarda Didim festivallerle adını duyurmaya başladı. Etkinlikler ilçeye nasıl katkı sağladı?

Turizmde çeşitlilik önemli. Her festivalin hitap ettiği kitle var. Vegan festivali veya müzik festivaline gelen insanların istekleri ve talepleri farklı oluyor. “Festival yapıyorum” diye festival yapmamak gerekir. Vegan festivalini iki ana temaya dayandırdık. Birincisi yiyecek ve sağlıklı beslenme kısmı, diğeri canlıların yaşam felsefelerini ve gerçeklerine saygı duymak. Medeni bir ilçede bunların ikisi de var. Lavanta festivali yaptık. Görseli de fazla olan iki sefer düzenledik. Lavanta tarlalarının içerisinde vatandaşlarımızın gezmelerine fırsat verdik, yazarlar festivali oldu, dünya barış gününü kutladık. Dernekler ve STK’lerle “Dünya Didim’i seviyor” festivali yaptık. Didim’de yaşayan tüm yabancı misafirlerin katıldığı, kültür, yiyecek ve içeceklerinin olduğu festival düzenledik. Didim, festivaller kenti oldu.

ÜCRETSİZ KURSLAR

- Didim için mega proje olarak yaptığınız, amfi tiyatro ve gençlik merkezi ilgi gördü. İki proje hakkında bilgi alabilir miyiz?

Turizm kenti Didim’de söz verdiğimiz gibi amfi tiyatroyu sekiz ay gibi kısa bir sürede yaptık. Didim Amfi Tiyatroyu’da CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılımıyla hizmete açtık. Yeşil alan ve peyzaj düzenlemesiyle denizi 100 metre yakınındaki tiyatro bölge için çekim merkezi oldu. Birçok gözde sanatçılarımızı burada ağırladık. Yurttaşlarımızın yaz akşamlarında sosyalleştiği, konserler dinlediği ve vakit geçirdiği güzel bir alan oldu. Didim Gençlik Merkezi’ni, içerisinde bir salon, eğitim odaları, misafir odası, üst kısmında 400 kişilik bir salon, mutfak ve diğer ihtiyaçları karşılayacak bir merkez durumuna getirdik. Bu merkezimizin alt kısmında ise bir spor salonu oluşturuldu. Burada da bireysel sporcular eğitimlerini yapacak. Bu merkezimizde ilk etapta sanat merkezini faaliyete koyduk. Burada ücretsiz olarak çocuklarımıza keman, gitar ve piyano eğitimleri solo ve koro halinde verilmeye başlandı. Çocuklarımızın ve gençlerimizin ücretsiz olarak eğitim alacağı ve ailelerinde çocuklarını huzurla bırakacağı bir yer oldu. İki ay gibi bir zamanda 250 öğrencimiz katılım sağladı.

- Sosyal belediyecilikte hizmetleriniz oldu. Belediye salça dahi yapıyor. Yurttaş bunu nasıl karşılıyor?

Son dönemlerde yaşanan ekonomik sıkıntı, enflasyonun artması sadece maaşla çalışanları değil tüm insanları etkiledi. Bizim gibi belediyeler, sosyal demokrat belediyecilik anlamında çok hizmetler ve yatırımlar yaptı. İnsanlara dokunmaya çalıştık. Üretime döndük, buğday ektik. Belediyemize ait 100 dönüme yakın alanın hasatlarını una çevirdik ve ücretsiz dağıttık. Sebze ektik, salça yaptık ve ücretsiz dağıttık. Şartlara göre hareket ettik. Yardımları ve hizmetleri kimseyi ayrıştırmadan ve rencide etmeden planlayarak yaptık.

- İki dönem içerisindeki projelerin hepsi tamamlandı mı? Yarım kalan proje var mı?

2014-2019 arası taahhütlerimizi bitirdiğimiz yıl oldu ama ikinci döneme sarkan da oldu. Amfi tiyatro, kültür merkezi, gençlik merkezi, bizim geçen dönemden gelen projeler. İmarla arazi tahsisleri ile ilgili sorunlar nedeniyle bu döneme aktarıldı. Kültür Merkezi’ni Aydın Büyükşehir Belediye Başkanımız Özlem Çerçioğlu yapacak ve Didim halkına hediye edecek, 750 kişilik konferans salonu, fuaye salonu ve mini cep sineması, çalışma odaları, kafeler, toplantı salonları ve otoparklar olacak. Didim’de eksik olan projeler, toplantı salonları olacak. Trafik ve otopark sorunu olmayacak.

AF ÇIKARTMAK SUÇA ORTAK OLMAK DEMEK

- Kaçak yapılarla mücadele ettiniz, darp edildiniz, eviniz kurşunlandı. İftiralara maruz kaldınız. Bu olaylar sizi hizmet yolundan vazgeçirdi mi?

Kaçak yapılar, Türkiye’nin en büyük yarası. Özellikle kıyı bölgelerde. Türkiye’nin medeni bir ülke durumuna gelebilmesi için şehirleşmenin ne olduğunu anlaması gerekir. Beton bina yaparak iyi bir iş yapmış olmuyorsunuz. Şehirciliği biz hâlâ öğrenemedik. Teknik insanlar, şehir plancıları, mimarlar müşterinin isteklerine göre proje yapıyor. İmar durumunun içerisine nasıl sığdıracağını planlıyor. Kaliteli ve sanat eseri gibi çalışanları ayrı tutuyorum. Türk insanı bir beton hissine kapılmış. Deprem ve doğal afet olduğu zaman işin ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz. 10 katlı binanın dört ayda bitmemesi gerektiğini anlıyorsunuz. Doğru, yerde yapmak, zemin etütlerinin doğru yapılması gerekir. Aklımızla bilimi ve matematiği bulmuşuz. Beton sermayesinin olmaması gerekir. Resmi ve özel sektörün yapısına bakıyor üzülüyorum. Sonra devletin ilgili kurumları ve belediyelerle bir savaş başlıyor. 1. derecede deprem riski olan bir ülkede imar affı ne demek. Af çıkararak devlet olarak suça ortak oluyor ve “Elebaşıyım” diyorsunuz. Çünkü yapılırken siz müsaade ediyorsunuz. Kanunları esnetmenize ve imar affına gerek yok. Bizler de yapılan işi düzeltmeye çalışınca inanılmaz bir baskı altında kalıyoruz. Turizmci ile esnaf ile halk ile kavga etmiyorum. Kanunun verdiği yetkilerin dışına taşan insanlarla kavga ediyorum. 31 Aralık 2017’e kadar yapılan bütün yapıları “İmar barışı” adı altında affettiler. İnsanlar yine durmadı. Yine çıkacağı söylendi. Gecekondu affı hep imar affına dönüştü. Şimdi yine var. Kaçaklarla mücadelemiz devam ediyor. Ekipler, bölgede sürekli kaçak yapılarla ilgili tutanaklar tutuyor ama “imar barışı” gelecek diye kaçak iş yapmaya devam ediyorlar. Bu işin içinden nasıl çıkacağız. “Doğa her zaman uyarıyor bilimden, kanundan, teknikten kaçmayın” diyor. Yine acılar çekeceğiz.

- İki dönem başkanlık yapıyorsunuz, üçüncü dönem için planlama var mı?

Genel merkezin inisiyatifinde olan bir şey. Paydaşlarımızla iyi bir ekibiz. Süre yetişmiyor. Kent için yapacağımız daha çok projeler var. Geçici bir yatırım değil kalıcı yatırım yapıyoruz. Yaz kış her türlü sporun yapılacağı spor köyü kurmayı planlıyoruz. Deniz turizmi ile ilgili projelerimiz var. Adaları arası feribot seferini hayata geçirmeye çalışıyoruz. Dalış turizmi için bir başlangıç yapmak istiyoruz. Vatandaşa ve turistik anlamda turizme dokunacak projeler yapmak lazım. Atatürk bulvarı üzerinde düzenleme yaparak tek hat üzerinden nostaljik raylı sistem hedeflerimiz var. Bir dönem daha olursa bunları hayata geçiririz.

"UMUTSUZ DEĞİLİZ"

- Altılı masa ve cumhurbaşkanı adayı olarak kimi görmek istersiniz?

Altılı masadan bir aday çıkmak mecburiyetinde. Genel başkanlar bunun farkında. Yoksa o masa kurulmazdı. Altı kişinin hepsinin siyasi görüşünün yakın ve zıt görüşün bir arada olması memleketin bekası içindir. “Aday kim olsun” derseniz, tabii genel başkanımızın cumhurbaşkanı adayı olmasını isterim. Umutsuz değiliz, Türkiye’de demokrasi var. Sandık gelecek ve o sandıktan çıkacak irade Türkiye’yi yönetecektir.

BAŞKANIN BİR GÜNÜ

Diğer belediye başkanlarının olduğu gibi benim de çalışma saatim yok. Sabah 08.30’da başlıyor görev. Evimize çok vakit ayıramıyoruz. İki kızım var, kızlarımın büyüğünü çok zor gördüm. Sonra oğlum oldu, onun da büyüdüğünü göremedim. Bu tür görevlerdeki kişiler kendilerinden ve ailelerinden fedakârlık yapıyor. Ben sekiz senedir tatil amaçlı bir yere gitmedim. Üç yıldır denize girmedim. Yaptığınız işin karşılığını insanlarda görüyorsanız sizin için en güzel duygu bu.