ADD'den 'Amasya'dan yükselen kutsal isyan' çağrısı

ADD Amasya Genelgesi'nin yayımlanmasının 105'nci yılı için bir çağrı metni hazırlayarak ''Atatürkçü Düşünce Derneği; Mustafa Kemallerin bin yılda bir zor geleceğini bilerek, onbinlerce üyesinin herbirinin Atatürk olma bilinci ve “Türk İstiklâlini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etme” göreviyle, Kemalizm’in namus sesini bir sis çanı gibi yurdumuz semalarına asma ve Yeniden Atatürk Cumhuriyeti’ne ulaşma azim ve kararındadır'' ifadelerini kullandı.

cumhuriyet.com.tr

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) ulusal kuruluş mücadelesinin önemli adımlarından birisi olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları tarafından yayımlanan Amasya Genelgesi'nin 105'inci yılı için 'Amasya'dan yükselen kutsal isyan çağrısı' metnini yayımladı. 

Yayımlanan metinde Türkiye Cumhuriyeti kurucu önderi Mustafa Kemal Atatürk'ün ulusal kurtuluş mücadelesinin kahramanı olduğu vurgulandı. 

''LAİK CUMHURİYET VE ATATÜRK DÜŞMANI VATANSIZLAR...''

ADD'nin yapmış olduğu açıklamada şu ifadelere yer verildi 

Laik Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı vatansızlarla ham hayaller peşinde koşan Yeni Osmanlıcılar “Mustafa Kemal Paşa’yı Anadolu’ya ‘Git vatanı kurtar’ diyerek, Padişah Vahdettin Han gönderdi" yalanını utanmadan yıllardır ve hâlâ sürdüredursunlar, aklamaya çalıştıkları o Vahdettin ki, Mustafa Kemal’i Samsun’a çıkmasının üzerinden daha 20 gün geçmemişken 8 Haziran 1919’da İstanbul’a geri çağırmış, 50. gün  sonra görevden almış, 1 yıl sonra boynuna idam fermanı geçirmiş, Milli Mücadele’ye karşı kurulan her türlü emperyal tezgaha gönüllü katılmış, vatanın ve ulusun kurtulduğu büyük zaferin ardından da 17 Kasım 1922’de bir İngiliz zırhlısı ile vatanından kaçmış su katılmadık bir haindir.

Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a çıkışından itibaren 9. Ordu Müfettişi olarak verdiği emirlerle, yaptığı yazışmalarla, yurttaşlarla konuşmalarıyla ve Havza’dan Anadolu’daki komutan, vali ve mutasarrıflara gönderdiği tamimle kendisine verilen Karadeniz bölgesindeki işgal karşıtı direniş hareketlerini önlemek ve ordunun terhisi ile silahların işgalcilere teslimi işlerini hızlandırmak görevinin tamamen zıddına hareket edeceğini göstermişti. O’nun bu tutumu işgalci emperyalistleri olduğu kadar Saray’ı ve hükümetini de ciddi endişeye sevk etmiş, ne pahasına olursa olsun tutuklanarak İstanbul’a getirilmesi çabaları aralıksız sürdürülmüştür.

İstanbul’da emperyalistlerin ve hükümetin bu girişimleri sürerken Havza’dan Amasya’ya geçen Mustafa Kemal Paşa arkadaşları ile 21-22 Haziran 1919 gecesi günün ilk saatlerine kadar çalışarak Amasya Genelgesi’ni yayınladı. 

Amasya Genelgesi; emperyalist işgale, Saray’ın teslimiyetine, hükümetin işbirlikçiliğine ve milletin başsız bırakılmasına teslim olunmayacağının ilk resmî belgesi olmanın ötesinde, Türk Ulusu’na kurtuluşun yol ve yöntemini gösteren tarihi bir bildiridir. Bu bildirinin en önemli bölümü olan ilk üç maddesinde;

1) Vatanın bütünlüğü, ulusun bağımsızlığı tehlikededir.

2) İstanbul’daki hükümet, üstlendiği sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir. Bu durum ulusumuzu yok olmuş gibi gösteriyor.

3) Ulusun bağımsızlığını yine ulusun azim ve kararı kurtaracaktır.

denilmektedir, ki bu apaçık bir direniş, bir mücadele, bir Kutsal İsyan çağrısıdır.

Bu genelge İstanbul’u çok telaşlandırır. Dâhiliye Nazırı Ali Kemal hemen ertesi gün bir tamim yayınlar ve “Mustafa Kemal Paşa, büyük bir asker olmakla birlikte, güncel siyasayı o derece bilmediği için, olağanüstü yurtseverlik ve çaba gösterdiği halde, yeni görevinde hiç başarılı olamadı. İngiliz Olağanüstü Temsilciliğinin isteği ve ısrarı üzerine görevinden alındı. Görevden alındıktan sonra, yaptıkları ve yazdıkları ile de bu kusurlarını daha çok açığa vurdu.” der.

Amasya Genelgesi günlerinin en önemli aktörlerinden biri olan Ali Kemal; Mustafa Kemal’in güncel siyasayı bilmediğini için başarısız olduğunu belirttiği bu sözleri ettikten sadece 3 gün sonra, işgalci İngiliz’in ve güdümündeki Saray’ın kendisine verdiği Milli Mücadeleyi daha başlamadan yok etme görevini yerine getirememekten duyduğu mahcubiyetle bu kez kendisini başarısız bularak Dahiliye Nazırlığı’ndan istifa edecektir. 

Sonradan “Artin Kemal” olarak anılacak olan Ali Kemal’in efendisi Vahdettin’e yazdığı istifa mektubu nesiller boyu ibret alınması gereken bir tarihi belgedir:

“Yüce kapınıza bütün varlığıyla bağlanmış olan bu en sadık kölenizin, sizin kutsal rızanızdan ve yüce kabullerinizden kıl kadar sapmayı ne büyük bir var oluş faciası sayacağı padişah hazretlerine açıklanmasına gerek olmayan gerçeklerdendir. Sadık kölenizin bu bağlılıkla ulaşabildiği güveninizi çekemeyen rakip arkadaşlarımdan bazı kimselerin başarısızlıklar yaratarak beni padişah hazretlerinin ilgisinden yoksun bırakmakla sonuçlanacak bazı olayları hazırlamakta olduklarından; bundan nasıl yararlanacaklarını bekler ve Anadolu’nun bazı yerlerinde ortaya çıkan devrim ateşinin hemen söndürülüp yok edilmesi için alınacak tedbirler ve bu uygulamanın yapılması sırf makamımın görevi iken, bu konuda birçok boş kanıtlar öne sürerek devrimin etki alanının genişlemesine ve bu konuda sonuç olarak başarısızlığa uğratılarak velinimetlerinin uğurlu rızalarını almamdan uzak ve yoksun kalmama vesile olduklarından ve söylediklerimi desteklemeyerek müdahalelere başlamaları sebebiyle tedbir düşünme ve almadaki bağımsızlığımdan yoksun kalmam dolayısıyla doğan manevi yıkım ve zararı anlayarak bugün sadrazamlık makamı kaymakamlığına kesin istifamı verdim.”

Bir tarafta böyle zelil bir mektupla tarihe geçen, bütün istikbal ve ikbalini efendi bellediği Padişah’ın -olmayan- iradesine bağlamış, mevki ve makam düşkünü bir zavallı, KÖLE KEMAL, diğer tarafta her türlü makam ve ikbal kapısını elinin tersiyle itmiş, ömrünü adadığı kutsal mesleğinden bile ayrılmış, bir sivil yurtsever olarak vatanın ve milletin varlık ve bağımsızlığı için idamı göze almış, milleti mücadeleye çağırmış ve emperyalizme de, uşaklarına da, 7 düvele de meydan okumuş bir inan ve fikir abidesi, ASİ KEMAL !

''BİR ULUSAL KAHRAMANDIR''

Köle Kemal; köleliğe ve ihanete devam etmiş, Peyam-ı Sabah gazetesindeki yazılarıyla Milli Mücadele’ye kin kusmuş, “Asıl kafası ezilecek köpekler Ankara’daki Kemalistlerdir” diyecek kadar alçalmış Mütareke İstanbul’u kalemşoru bir hain iken Asi Kemal, 3 yıl 3 ay 22 gün sonra TBMM Ordularının muzaffer başkomutanı Gazi Mareşal Mustafa Kemal Paşa olarak İzmir’e girmiş ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Atatürk olmuş bir Ulusal Kahramandır...

İbret alınmaz da ne edilir?

Ne acıdır; “Asi Kemal”in başarısı ile gurur duymayı bir türlü içlerine sindiremeyen kimi gafillerle “Keşke Yunan kazansaydı” diyebilen meczupları alim belleyen zamane Artin Kemalleri, sonraki yıllarda İngiltere Başbakanı olan Ali Kemal’in İngiliz torunu ile gurur duymaktan utanmamaktadır.

Vahdettin’in, Damat Ferit’in,  Ali Kemal’in ve diğer hainlerin sonları malumken Mustafa Kemal Paşa, 22 Haziran 1919’da Amasya’da ilan ettiği hedeflere bir bir ulaşarak Ulusunun kalbinde şerefli yerini almış, adını da insanlık tarihine altın harflerle yazdırmıştır.

Atatürkçü Düşünce Derneği; Ali Kemal'lerin her devirde ortaya çıkacağını, Mustafa Kemal'lerin ise bin yılda bir zor geleceğini bilerek, onbinlerce üyesinin her birinin Atatürk olma bilinci ve “Türk İstiklalini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etme” göreviyle, Kemalizmin namus sesini bir sis çanı gibi yurdumuz semalarına asma ve Yeniden Atatürk Cumhuriyeti’ne ulaşma azim ve kararındadır.

 

Amasya Genelgesi’nin 105. yaşı kutlu olsun!

 

Saygılarımızla.