Abdüllatif Şener sert konuştu: Rüşvet, para kasaları, hırsızlık...

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski yol arkadaşı şimdiki CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, “Türkiye'de en kötü şeyleri yapsanız da bu, hukuk karşısında cezaya muhatap olmanız için yeterli olmuyor ama olan biten şeyleri söylediğiniz zaman suç haline geliyor.” açıklamasında bulundu.

cumhuriyet.com.tr

Bir dönem başbakan yardımcılığı da yapan eski AKP’li şimdiki CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, Sözcü’den Ruhat Mengi’ye konuştu.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, AKP’lilerle olan tartışmaya değinen Şener, “Dava parti değildir. Hırsızlar ordusuna döndünüz be, hırsızlar ordusuna. Laf atıp durmayın.” sözlerine açıklık getirdi.

Şener, konuyla ilgili “Türkiye'de en kötü şeyleri yapsanız da bu, hukuk karşısında cezaya muhatap olmanız için yeterli olmuyor ama olan biten şeyleri söylediğiniz zaman suç haline geliyor.” ifadelerini kullandı.

“Yolsuzluk çarkı var.” diyen Şener şunları söyledi:

"Teorik olarak baktığınızda Türkiye'de en kötü şeyleri yapsanız da bu, hukuk karşısında cezaya muhatap olmanız için yeterli olmuyor ama olan biten şeyleri söylediğiniz zaman suç haline geliyor. Yani daha spesifik hale getirecek olursak; hırsızlık suç olmuyor ama hırsızlar ordusu demek suç oluyor. Nasıl oluyor, Türkiye'de yıllardır yaşananları, bu ülkedeki politikacıların, gazetecilerin, aydınların çektiklerini ve siyasetin yaptıklarını karşılaştırdığınız zaman çıplak bir tablo şeklinde zaten karşınıza çıkıyor. Kimse 'Türkiye'de yolsuzluk yoktur' diyebilir mi? ‘Kamu kaynakları düzgün kullanılıyor' diyebilir mi? Bunu, siyasetin içinde ve dışında samimi konuşan hiç kimsenin söyleyebileceğini düşünmüyorum. Türkiye'de korkunç bir yolsuzluk çarkı var! Kamu kaynakları, kamu gücü emme basma tulumba gibi bireysel zenginleşmeler uğruna gayrimeşru yollardan sürekli çark oluşturmaktadır. Bu çark dönem dönem de ortaya çıkmıştır.

17-25 Aralık olaylarına bakıyorsunuz, ortaya o kadar çok şey döküldü ki bakanların aldığı rüşvetler, evlerde devasa para kasaları, bakan çocuklarının evinde para sayma makineleri, bir bankanın genel müdürünün evinde ayakkabı kutularının içinde milyonlarca dolar çıktı. Aleni görünen şeyler. Sonra bunlar hiçbir yaptırıma muhatap olmadılar, bir ceza verildiğini duymadık. Ses kasetleri ortaya çıktı, milyonlarca Euro'nun taşınması, sıfırlanmasıyla ilgili ses kasetleri. Onlarla da ilgili bir hukuki süreç işlemedi. Bir bakana gelen çikolata kutusunun altında 500 bin dolar iliştirilmiş, birine yüzbinlerce liralık saat verilmiş, hangi bakanın neler aldığına dair listeler yapıldı.

- Siz Bütçe Komisyonu'nda 'Hırsızlar ordusu' lafını söylerken bunların hepsi mi geçti aklınızdan, yoksa belli bir olay için mi söylediniz?

Hepsini kast ederek söylüyorum, o zincir alt kademelere kadar uzanıyor. Bu memlekette belediyeler insan kaçakçılığı yapıyorlar. Bu mafyavari kamu kuruluşlarının insan kaçakçılığı yaptığı, gri pasaportla yurt dışına işçi götürdüğü günlerce manşet oldu. Kaç yerde buna benzer olay çıktı, kamu gücünün nerelerde kullanıldığını bundan daha iyi gösterecek ne olabilir? Bir devletin bırakın sadece rüşveti yolsuzluğu insan kaçakçılığına varan mafya tipi yöntemlerle yönetildiği nerede görülmüştür? Bu iktidar döneminde yolsuzluk olayları patlamıştır, ayyuka çıkmıştır, yolsuzluk haberleri gece gündüz belgeleriyle dökülmüştür, ciddi iddialar olmuştur ama bunların hiçbiri yargısal olarak hakim huzuruna çıkmamıştır. Kaynaklar yağmalanıyor ve yağmayı yapanlar yargılanmıyor! Ama yolsuzluk belgelerini ortaya koyan yüzlerce politikacı, gazeteci, aydın kendilerini mahkemelerde buluyorlar."