‘Tarım cennetinde cehennem yaşanıyor’
Derinleşen ekonomik kriz, tarım ürünlerinin yetişme süresi boyunca üreticinin masrafını arttırıyor. Hasat zamanı geldiğinde çoktan eksiye düşen çiftçi, kâr getirmeyen ürünlerini tarlada bırakıyor. AKP iktidarının iki yıl üst üste ekilmeyen arazileri kiraya verme formülü ise üreticiyi kara kara düşündürüyor.
Eylül BarutÇiftçi eylemleri yurdun dört bir tarafına yayılmışken her il özelinde belirli tarım ürünlerinde sıkıntı yaşandığı görülüyor. Çiftçilerin sıkıntıları ortakken zarar ettikleri ürünler farklılaşıyor. Türkiye’nin farklı bölgelerinde farklı tarım ürünlerinin yetişmesine olanak sağlayan zenginliği, tarladan sofraya taşınamıyor. Gazetemiz Cumhuriyet, il bazında yaşanan sıkıntıları Ziraat Mühendisleri Odası’nın şube başkanlarıyla konuştu. Bu konuşmalara göre, derinleşen ekonomik kriz, tarım ürünlerinin yetişme süresi boyunca üreticinin masrafını arttırıyor. Hasat zamanı geldiğinde çoktan eksiye düşen çiftçi, kâr getirmeyen ürünlerini tarlada bırakıyor. Ürünlerin satılamaması ise sonraki dönem kullanacağı sermayeyi üreticinin ellerinden alıyor. Siyasi iktidarın iki yıl üst üste ekilmeyen arazileri kiraya verme formülü ise üreticinin sorunlarını çözmüyor.
‘TARIMDA KISIR DÖNGÜ’
İzmir’de birçok üretici zarar ederken Torbalı’da biberlerin tarlada kaldığı görüldü. Edinilen bilgiye göre, fiyatı 10 liranın altında kalan biber üreticisine zarar ettirdi. Bazı üreticilerin zarar ettiği için hasat yapmadan tarlasını sürdüğü öğrenildi. İzmir çiftçisinin sıkıntılarını aktaran Dr. Hakan Çakıcı, bu sorunun en çok sözleşmeli tarım yapan çiftçilerin canını yaktığını belirterek “Sebzelerde, özellikle de biberde ürünün fiyatıyla ilgili sıkıntılar oldu. Bu sıkıntıları daha çok sözleşmeli tarım yapan, yani sanayiciye ürün veren çiftçiler yaşadı. Onlar, sezon başında daha ürünü ekmeden mesela üç liraya anlaşma yapıyorlar. Ancak üretim bittiğinde ürünü alacak fabrika fiyatı sözleşmeye rağmen düşürüyor” dedi. Ürün yetiştirme maliyetlerinin de günden güne arttığına değinen Çakıcı, “Maliyetler de siz fideyi toprağa ektiğinizden itibaren artıyor. Siz üç liraya anlaşmışsınız ama sürekli de bir maliyet artışı ve tarımsal girdilerdeki fiyat artışı var. Üç lira bir süre sonra karşılayamaz oluyor. Sezon sonunda çiftçi, anlaştığı fiyattan bile düşük rakamlarla karşılaşınca artık ürünü toplamasının da bir anlamı olmuyor, zaten sanayici de düşük fiyat veriyor. Bu sefer de ellerinde bir sonraki yılı karşılayacak sermayeleri kalmıyor. Böyle bir kısır döngü içindeyiz şu anda” diye konuştu. İklim değişikliğinin verdiği zararlara da değinen Çakıcı, “Aşırı sıcaklar özellikle meyvelerde kalite bozukluklarına neden oldu. Zaten su sıkıntımız var. Devlet Su İşleri bazı bölgelerde su kısıntılarına gitti, bazı ürünlerin ekilmemesini önerdi. İklim değişikliğinin problemleri nedeniyle ürün desenlerinde değişiklik yapmak zorunda kalacağız. Belli bölgelerde artık bazı bitkileri yetiştiremeyeceğiz çünkü o bitkiler için yeterli su bulunmayacak” ifadelerini kullandı.
‘BÜTÜN EKONOMİ ETKİLENİYOR’
Geçtiğimiz günlerde şeftali üretimindeki hayal kırıklıklarıyla gündeme gelen Mersin’de hasat edilmemiş ağaçların söküldüğü görüldü. Çiftçiler, 7 liraya mal edilip hale 8 liraya sevk edilen şeftalinin marketlerde 50 liraya satılmasına tepki gösterdi. Prof. Dr. Okan Özkaya, Mersin çiftçisinin sıkıntılarının tek bir ürüne indirgenemeyeceğini savunarak “Hem fiyatsal anlamda hem de sulama ile ilgili büyük sıkıntılar var. Ayrıca ürünlerin fiyatı karşılığını bulamıyor. Girdi fiyatları ciddi anlamda yükseldi. Ne yazık ki hem ihracatta hem de yerel tüketimde herhâlde bir yavaşlama var. Girdilere ve ürün satış fiyatına baktığınız zaman çiftçi zarar ediyor, satış fiyatları maliyetlerin altında. En büyük sıkıntı bu” dedi. Çiftçilerin yaşadıkları maddi çöküşe işaret eden Özkaya, “Geçmişten gelen borçlar da var. Çiftçi, bunları kapatmada, ötelemede problem yaşıyor. Sadece çiftçiler de değil, onlara ilaç ve gübre veren zirai ilaç bayileri ve gübre bayileri de çok büyük sıkıntıda, böyle bir tıkanma söz konusu. Çiftçi ödeme alamayınca girdiyi aldığı gübreciye, ziraat mühendisine de parasını ödeyemiyor. Bunlar zincirleme şekilde hakikaten de bütün ekonomiyi etkiliyor” diye konuştu. Manisa çiftçisi ise özellikle karpuz, kavun ve domates üretiminde sıkıntı yaşıyor. Düşünülen kârları getirmeyen bu ürünlerin tarlada kalacak boyutta satılmadığını ileten Evren Yar, “Bu ürünler çok ciddi miktarda fazla ekildi. Talebin üstünde bir arz var ve tarlada kalma boyutu var. Ayrıca ürünlerde kilogram TL bedelleri çok düşük. Çok ucuz paralar alınıyor, yani çiftçi şu anda maliyetinin yüzde 50 altını alıyor. 100 bin lira para harcadıysa 50 bin lira para toplayamıyor” dedi.