Teknik direktör Yılmaz Vural'ın 2022 FIFA Dünya Kupası'ndaki favorisi belli oldu
Deneyimli teknik direktör Yılmaz Vural, Katar'da düzenlenen 2022 FIFA Dünya Kupası'na ilişkin açıklamalarda bulundu. Turnuvadaki favorisini açıklayan Vural, "Favorim hâlâ Fransa. Arjantin ile final oynaması işin doğal olarak bekleneni. Ama Fas'la Hırvatistan da oynarsa şaşırmamak lazım" dedi.
cumhuriyet.com.trTürk futbolunun deneyimli hocalarından Yılmaz Vural, Habertürk'e açıklamalarda bulundu.
2022 Dünya Kupası'na dair değerlendirmelerde bulunan Vural favorisini de açıklarken Türk futbolunun son durumu için çarpıcı ifadeler kullandı.
Yılmaz Vural'ın açıklamaları şu şekilde:
"FAS VE HIRVATİSTAN SÜRPRİZ DEĞİL AMA FAVORİM FRANSA"
"Turnuva başladığından beri favorim Fransa'ydı. Ama bir yanılgım oldu; Brezilya ile final oynar, Arjantin ile Portekiz de üçüncülük-dördüncülük maçı yapar diye düşünüyordum. Favorim hâlâ Fransa. Arjantin ile final oynaması işin doğal olarak bekleneni. Ama Fas'la Hırvatistan da oynarsa şaşırmamak lazım. Çünkü Faslıların elediği takımlar hatırlayın; Belçika, İspanya, Portekiz... Çok zor maçlar oynadılar. Belki Fransa'ya bunlar denk gelse baştan elenebilirlerdi. Yani dolayısıyla Fas da Hırvatistan da sürpriz değil, bileklerinin hakkıyla geldiler. Hatırlayın Yunanistan'ın Avrupa şampiyonu olmasını, sanki Fas bana onu hatırlatıyor. Savunarak bu sonuçları alıyorlar. Tabii yetenekli oyuncuları var. Ama savunma onlardan bir tık daha önde. Neler olacağını göreceğiz. Çünkü Fransa'da bir de çok sayıda Faslı yaşıyor. Kutlamalarda gördük olayları. Orada farklı bir motivasyonları da var. Tabii ki duygusal düşününce Fas'ın kazanması istenebilir. Ama tabii ki işin bir realitesi var. Fransa kiminle oynarsa oynasın benim favorim olur."
"FRANSA GİBİ BİR KADRO İSTERDİM"
"Bir futbol adamı olarak Fransa'nınki bir kadroya sahip olmak isterdim. Neden derseniz, her pozisyona ikişer tane oyuncusu var, kim oynarsa oynasın. Mbappe, Giroud, Dembele, Girezmann, müthiş bir takım. Tabii ki Avrupa antrenman ikisinde diğer ülkelere göre daha önde, daha bilimsel, daha laboratuvara sokmuş konuyu, ki o sonuçlarla yarışıyorlar. Çünkü Dünya Kupası'na bakarsanız yetenekten çok takım oyununu çok iyi uygulayan takımların ilerlediği bir turnuva. O açıdan Fransa'ya daha yakın görüyorum. Ama tabii her şey sahada belli olur. 4 takımdan hangisi final oynarsa ona yakışır ama ben başından beri Fransa'yı favori gördüğüm için yanılmak istemiyorum."
"TÜRKİYE'DE OLSA RONALDO'DAN YANA TAVIR KONULURDU!"
"Ronaldo bir kere karakter olarak çok müthiş, çok sosyal bir insan. İnsan olarak yani dünyada yaşanan olayları da ortak oluyor. Onlara da fikrini söyleyebilecek yürekliliği varmış. Ben o açıdan Ronaldo, futbolun yalnızca bir oyun olmadığını, bunun için bir sosyal bir olay olduğunu bize yaşatan birisi. Ama futbolculuğa gelince artık yaş oldu 37, 38 ve fiziksel tempo düşmeye başlayınca böyle çok kariyerli oyuncular maalesef bu geçişte problem yaşıyorlar. Çünkü son oynadığı 3 takımda hocaları oyun oynatmamaya başladı. Hadi 1 hoca yanıldı, 2 hoca yanıldı, 3 hoca da mı yanıldı. Ronaldo gibi oyuncuyu yedek oturtmak her delikanlı hocanın yapacağı iş değil. Ama demek ki oturtacak kadar onu yetersiz gördükleri gerçeğinden niye işe bakmıyoruz? Tabii ki bu ikilemi yaşıyor. Bu geçişi yaşarken bu tarzdaki oyuncular, maalesef Ronaldo gibi futbol terbiyesi olan bir adam bile buna reaksiyon gösterebiliyor. Hatırlayan Manchester United'da son dakika oyuna girdi, çıktı gitti, soyunma odasını terk etti... Buna mesela Türkiye'de olsa oyuncudan yana tavır konulurdu ama İngiltere'de hocadan yana tavır konuldu. Portekiz'de de aynı şekilde."
"RONALDO'NUN SONUNA GELMİŞ OLMASI YÜREK SIZLATIYOR"
"Bu da şöyle bir durum; kim olursa olsun bir teknik adamın takımda üstünde kimse olamaz. Onun kararına saygı duyulmalıdır. Hele kulüpten hiç kimse büyük olamaz. O itaat etmek zorundadır, orada bir çalışandır. Futbolun nankör dediğimiz tarafı budur. Ronaldo futbol olmasa ne olacaktı? Portekiz'in bir mahallesinde gariban bir çocuk olarak kalacaktı. Şunu kabullenmek lazım. Belli bir yaşa gelince artık bırakılması gereken bir oyun... Ronaldo'ya ben de çok üzülüyorum. Böyle güzel bir insanın, böyle çok yetenekli, dünyanın kabul ettiği bir oyuncunun futbolun sonuna gelmiş olması yürek sızlatıyor. Ama futbolda dün yok bugün var."
"KATAR'DA MUTLU EDEN MAÇ SAYISI 4 YA DA 5..."
"Büyük turnuvaları futbolun fuarı gibi görürüz. Tesisleşme anlamında dünyanın en modern, iyi organize edilmiş Dünya Kupası'nı izliyoruz. Ama teknik anlamda ne değişti, ben ne alabilirim burada diye bakıyorum, değişen çok fazla bir şey yok. İşte takımlar çeşitli formasyonlarla sahaya çıkıyorlar ama turnuva maçı olduğu için hepsi önce savunmayı, ondan sonra daha bir hücum etmeyi düşünen bir yapıdalar. 60 maç oynandı şu ana kadar ama bizi çok mutlu eden maç sayısı 4 ya da 5 tanedir. Seyredenler tabii ki oyun anlamında onu mutlu edecek, atak yapılan, bol pozisyonlu maçları bekliyor."
"EN BÜYÜK YENİLİK HER DURAN DAKİKANIN EKLENMESİ"
"Ama futbol çok durağanlaştı. Oyun çok duruyor. Bu Dünya Kupası'nda her duran dakikayı ekliyorlar. Belki en büyük yenilik bu oldu diyebiliriz. Ben hep şunu talep ediyorum. Futbol 30'ar dakika oynansın ama basketboldaki gibi top dışarı çıktığında süre dursun. Bir basketbol maçı iki buçuk saat sürüyor. Türkiye'de futbol maçında her şeyde yatılıyor, kalkılmıyor. Taç atışında bile topun gelme süresi uzun."
"DÜN FUTBOLU BIRAKAN BUGÜN ANTRENÖR OLUYOR!"
"Futbolumuz kuralsız yönetiliyor, bu işi daha da kurallara göre yönetmemiz lazım. Size sadece sahayı görüyorsunuz. Oyuncuyu hatalı buluyorsunuz, antrenör yanlış yaptı diyorsunuz. Ama oraya kadar gelen süreci görmüyorsunuz. Türkiye'de profesyonellik diye bir şey yok. Kulüplerin milyarlarca lira borcu var. Nasıl yönetmek bu ya? Türkiye'de antrenörler de yeterli eğitimi almış değil. Dün futbolu bırakan yarın antrenör oluyor. Böyle bir şey olur mu? İngiltere, Almanya, İspanya, Fransa bu işi nasıl yapıyorsa benzer şeyler yapmak gerekir. Siz hala onlarla alakası olmayan bir yönetim tarzıyla devam ederseniz hiçbir şey yapamazsınız. Antrenman bilgisine dair Türkiye'de araştırma yapılıyor mu? Bir tane akademi kuralım, futbol bilimden ne alıyorsa bunları laboratuvara sokalım, bu seviyelerle yarışalım. Biz yalandan bilgilerle, oradan buradan bilgilerle doğru antrenör yetiştiremiyoruz. Donanımı uluslararası boyutta bir antrenör yetiştiremiyoruz."
"TESADÜFLERLE BİRKAÇ TANE BAŞARI ELDE ETMİŞİZ"
"Oyunun getirdiği tesadüflerle birkaç tane başarı elde etmişiz. Dünya Kupası'nda üçüncü olmuşuz, UEFA Kupası'nı kazanmışız, Avrupa Şampiyonası'nda yarı final ve çeyrek final oynamışız, bu kadar. 1930'dan beri Dünya Kupası var, 1954 ve 2002'de iki kere katılmışız. Böyle büyük bir ülkeye yakışıyor mu? 36 yıldan beri bu liglerde hocalık yapıyorum ve ben Türk futbolunun ciddi anlamda kimin tarafından yönetildiğini hala anlayamadım. Kime bir şey söyleseniz kendi üzerine alınmıyor. Futbol sadece bir spor değil, sosyal bir olaydır. Bugün Faroe Adaları'na kaybediyorsanız, ülkenin kendine olan özgüvenini de kaybettiriyorsunuz. Eziyorsunuz insanları. Bugüne kadar yaptığımız doğru değil. Bundan sonrası için doğru kararlar verelim."