Daha çok isteyen kazandı

İkisi de Avrupalı.

Biri Şampiyonlar Ligi'nde ilk iki şansı kalmasa da sonraki 3 maçı bekliyor, öteki Şampiyonlar Ligi gibi grupta lider..

Dolmabahçe'deki Beşiktaş-Galatasaray maçı aslında iki Avrupalının mücadelesi gibiydi.

Bir gün önce Fenerbahçe'nin yenilmesi ise iki takıma da yenilgi halinde yarıştan kopmama adına nefes aldırmıştı.

Böyle bir ortamda başladı maç.

Beşiktaş doğal olarak atak taraftı. Çünkü yüzde 50 dense de 30 bine yakın taraftar desteği bulmuştu Siyah-Beyazlılar.

Bathsuayi, Larin zorladı Galatasaray defansını.

Koşuyorlardı. Sağ tarafta Rosier, solda Umut kanat bindirmeleri yaptılar. Teixeria ile Pjanic ise orta alanın patronlarıydı. 

Josef'e savunma görevi verilmişti.

Galatasaray ise haftalar sonra Boey hariç ideale yakın savunma hattıyla sahadaydı.

Marcao'nun dönüşü ile defansa bir öz güven gelmişti. Nelsson ile iyi bir hat oluşturacaklar diye düşündük, ama aksadılar. İki golde de yerlerini kaybettiler.

Genelde Galatasaray kapalı oynadı, ani ataklarla çıktı. Topu Beşiktaş'a bıraktı.

Yüzde 67-33'lük bir istatistik gördük ilk bölümde.

Beşiktaş golü atamayınca Galatasaray Cicaldau'nun müthiş falsosu Dolmabahçe'de Galatasaray'ı ön plana çıkarmıştı ki, Larin iki stoperin arasından Muslera'nın zamanlama hatası ile skoru dengeledi.

Eğer biraz dirense Galatasaray maç çok ayrı yerlere gidebilirdi, ama Beşiktaş anında reaksiyon gösterince maç yeniden başladı.

İkinci bölümde Beşiktaş'ın yine yükleneceği biliniyordu. Öyle de oldu. Taylan'ın aksadığı bu bölümde bir ölü top savunmanın zincirleme hatasıyla gole dönüştü. Yine Larin'di ağları sarsan.

Ardından Galatasaray'a Vida'nın hatasından maçı dengeleme şansı geldi. Kazanılan penaltıyı Mustafa Muhammed çok kötü bir vuruşla kaleciye nişanladı.

Oyuna yeni giren Mısırlı golcü mü atardı penaltıyı kestirmek güç, ama tek fark gerideyken penaltı kaçırırsanız yenilgiyi kabul etmek zorundasınızdır.

Öyle de oldu.

Galatasaray puan alabileceği maçı verdi, daha doğrusu Beşiktaş çok daha fazla isteyip 3 puanı aldı.