Yavaş: ‘Mansur Yavaş’ı engelliyorum’ adı altında 30 milyon insanın sağlığıyla oynanıyor

ABB Başkanı Mansur Yavaş “Burada belediye yönetimi ‘Mansur Yavaş’ı engelliyorum’ adı altında 30 milyon insanın sağlığıyla oynanıyor. Sadece 30 milyon da değil. Sakarya’dan da sulama yapan on binlerce insan var. Bu suyu kullanıyorlar. Tamamı arıtılmış olsa belki o kadar sorun olmayacak. Ama kapasite ve nüfus artışı, artan yağışlar nedeniyle bu kapasiteyle gelen atık suyun şu an arıtılma imkanı zaten yok” dedi.

ANKA

Tatlar Atık Su Arıtma Tesisi’nin tanıtım toplantısı bugün Ankara’nın Sincan ilçesinde yapıldı. Tanıtım toplantısına ABB Başkanı Mansur Yavaş, Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ) Genel Müdürlüğü Atık Su Arıtma Dairesi Başkanı Ayşegül Pekyılmaz ve ASKİ personeli de katıldı.

Tesiste yaşanan kapasite sorununu düzeltmek için yapılan projeye Cumhurbaşkanlığından onay çıkmıştı. Fakat proje ABB Meclisi’nde AKP’li ve MHP’li üyeler tarafından reddedilmişti. Yavaş’ın ret kararını veto etmesinin ardından arıtma tesisi için proje süreci hala devam ediyor.

ABB Başkanı Mansur Yavaş, tanıtım toplantısında şunları söyledi:

“ANKARA HALKININ ATIK SUYU ÖMERLİ BARAJI’NA GİDİYOR”

“Bugün Ankara ve İstanbul halkını ilgilendiren önemli bir çevre sorununu sizlere anlatmak için toplanmış bulunuyoruz. Ankara Çayı’na arıtılan ve arıtılamayan Ankara halkının atık suyu Ankara Çayı’na karışıyor. Oradan Sakarya Nehri’ne ve Sakarya Nehri’nden de İstanbul Ömerli Barajı’na gidiyor. Bu arıtılamayan su sadece Ankara halkını değil İstanbul’u da ilgilendiriyor. Bir diğer husus Ankara Çayı’nın kenarında gerek Sincan, Yenikent ve Polatlı halkı buralardan sulama yapıyor. Buralarda yapılan sulamayla ilgili yetişen sebzeler de Ankara ve civar illere gönderiliyor. Dolayısıyla buralarda kullanılan ve İstanbul’a giden suyun tertemiz olması gerekiyor.

“ARTTIRILMASI GEREKTİĞİ SÖYLENMİŞ AMA ARTTIRILMADI”

Bu tesis 1989 yılında projelendirilmiş. 1992 yılında, o zamanki belediye başkanımız Murat Karayalçın tarafından ihale edilmiş. İnşaat 1993 yılında başlamış. 1998 yılında burası açılmış. Açıldığı tarihteki rapora göre ilk kapasitesinin arttırılma tarihi 2010 yılı olarak gösterilmiş. Ankara halkının artan nüfusuna göre 2010 yılında buranın kapasitesinin arttırılması gerektiği söylenmiş ama maalesef bu arttırılmadı. 2025 yılında da ikinci kapasite artışı ve ileri biyolojik arıtmasının yapılması gerektiği söylenmiş. ANKAPARK yapılırken ayrıca alttan gelen derelerden birisi de buraya gelen atık suya karıştırıldığı için iyice buranın kapasite sorunu ortaya çıkmıştır. Normalde 765 bin metreküp buradan arıtılması gerekirken buraya gelen su 2 mislini bulmuştur. Ayrıca artan yağışlar, yağış rejimi, iklim krizi nedeniyle yağışlar artınca bu tesisin bu kapasiteyle arıtmasının mümkün olmadığı gibi buradaki sakınca da 2 misline çıkmış bulunmaktadır.

“HİÇBİR ÇALIŞMA YAPILMAMIŞ”

Ankara Büyükşehir’e 2010 yılında tekrar yazı yazmışlar.  ‘Buranın acilen arttırımını yapın’ demişler. Daha sonra Ankara Valiliği de 2018 yılında ‘2023 yılına kadar buranın kapasitesini arttırın’ diye bize yazı yazmıştır. ASKİ Yönetim Kurulu, 2017 yılında, tesis kapasitesinin yetersiz olduğundan bahisle tesisin İleri Biyolojik Arıtma Tesisi’ne dönüştürülmesine yönelik projelerin hazırlanması için karar almış. Hiçbir çalışma yapılmamış.

“ÇEVRE BAKANLIĞI BÜYÜKŞEHİRE CEZA YAZMIŞ”

‘Atık sular Ankara Çayı’na karışıyor’ diye Çevre Bakanlığı tutanak tutmuş. Bakanlık, Ankara Büyükşehir’e ceza yazmış. 2019’da Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nden buranın kapasitesinin arttırılması için 536 milyon lira kredi kararı çıkmasına rağmen halen bu arıtmayla ilgili hiçbir işlem yapılmamıştır. Tesis kapasitesi yetersiz. Bir kısım atık sular arıtılamadan Ankara Çayı’na gidiyor. Buradan kaçak sulama yapıldığı takdirde başımıza neler geleceği belli. Arıtılan bu atık sular, Sakarya Havzası’na deşarj edildiğinden Kentsel Atık Su Yönetmeliği çerçevesinde 2023’e kadar tamamlanması gerekiyordu.

“30 MİLYON İNSANIN SAĞLIĞIYLA OYNANIYOR”

Biz göreve geldikten sonra 2019 yılında bu durumun farkına vardık. Bu tesisin acilen yapılması gerektiği için yönetim kurulu kararları alındı ve çalışmalara başlandı. 2020 yılında buranın proje ihalesine çıkıldı. Projeleri yapıldı, daha sonra 2022’de teslim alındı. 2023 yılında da ÇED raporunu aldıktan sonra Strateji Daire Başkanlığına ve Cumhurbaşkanlığına başvurduk. Buranın acil yapılması ve yatırım programına alınması gerekiyor, dedik. Cumhurbaşkanlığından bu projeye onay çıktı ve yatırım programına alındı. Yatırım programına alınınca bu sefer finans arayışına girdik. İki ayrı kuruluştan 135’er milyon dolar kredi için görüşmelere başladık. Kredisini de bulduk. Bu kredi Belediye Meclisi’nden onaylanacak, daha sonra Hazine’ye gidecek. Tekrar Hazine’nin onayı alınacak. Daha sonra ihaleye çıkarılacak. 2024 Seçimlerine kadar başlaması dahi mümkün değil. Sanıyorum ki Belediye Meclisi’ndeki üyeler bu parayı alıp başka yerlerde kullanabileceğimizi sanıyorlar herhalde. Önce reddettiler. Cumhurbaşkanlığının onaylamasına rağmen 30 milyon nüfusu direkt ilgilendiren bir projeyi reddettiler. Ben veto ettim. 2 aydır da erteleme kararı alıyorlar. Bunu Ankara, İstanbul halkının ve Türkiye’nin mutlaka görmesi gerekir. Burada belediye yönetimi ‘Mansur Yavaş’ı engelliyorum’ adı altında 30 milyon insanın sağlığıyla oynanıyor. Sadece 30 milyon da değil. Sakarya’dan da sulama yapan on binlerce insan var. Bu suyu kullanıyorlar. Tamamı arıtılmış olsa belki o kadar sorun olmayacak. Ama kapasite ve nüfus artışı, artan yağışlar nedeniyle bu kapasiteyle gelen atık suyun şu an arıtılma imkanı zaten yok.

“BU PROJE GECİKTİKÇE HALKIN BORÇLANDIĞI RAKAM DA ARTACAK”

En son bu ayki Meclis’te ertelenmeden evvel finans kuruluşu şöyle bir yazı yazdı. ‘Bakın biz bu projeyi onayladık. Finansman desteğinde bulunmaya hazırız. Ancak görüyoruz ki bu finansı kullanıp kullanmayacağınız konusunda belediyenin tereddüdü var. Eğer kullanmayacaksanız bunu bildirin. Çünkü bütün dünyada çevre sorunları var.  Bu para çevre sorunları için ayırdığımız bir fondur. Başka ülkelere kullandıracağız’ diye bize yazı yazdılar. Bu yazı komisyonda olmamasına rağmen reddedildi. 135 milyon dolarlık kısmı için yaptığımız görüşmede finansı sağlayan kuruluş, ‘Ülkedeki ekonomik krizi, enflasyonu biliyoruz. Biz size bu 135 milyon doları kullandırdığımız an TL’ye çevirelim. Siz bunu TL üzerinden ödeyin’ dedi. Biz bunu memnuniyetle karşıladık. Bu proje geciktikçe dolardaki artış nedeniyle ABB’nin ve Ankara halkının borçlandığı rakam da artacak. Zaten ASKİ’nin bütçesi ilk defa geçen yıl eksi 5 milyarla tamamlandı. Yapılacak yatırımları karşılamayacak bir geliri var.

“ABB’NİN FAALİYETLERİNİ ENGELLEMEK İÇİN…”

En son EGO’da yaşadığımız krizle belediyenin en asli görevleri olan ‘Toplu ulaşım çalışmasın’, ‘Ucuz ve musluktan içilebilir su verilemesin’, ‘Altyapı çalışmaları yapılamasın’ anlayışıyla muhalefet ediyorlar. Şahsım olarak Mansur Yavaş’a bir zarar vermiyor ama gördüğünüz gibi 30-40 milyon insanın sağlığıyla oynanıyor. Şöyle olmalıydı. Bazı imkansızlıklar nedeniyle biz bunu yapamamalıydık. Tam tersine Meclis’teki muhalefet ‘Niye yapmıyorsunuz’ diye bizi eleştirmeliydi. 30 milyon insanın sağlığını ilgilendiren bir konuda ABB’nin faaliyetlerini engellemek için insanların sağlığını bir kenara atmak suretiyle Meclis’teki kredi talebimizi ertelemişlerdir. Eğer yine onaylamazlarsa yaptığımız sözleşmeler sona erdirilecektir. Belediyenin bütçesinden belli bir miktar ayırsak bile burası 15 yılda tamamlanacaktı. Ankara halkının 15 yıl değil 15 gün bekleyecek durumu yok. Karayalçın’dan sonra buraya çivi çakılmamıştır. 25 yıldır buraya hiçbir şey yapılmamıştır.”

“BAŞLAMA TARİHİMİZ 31 MART 2024’Ü GEÇER”

Yavaş, basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin projenin Cumhurbaşkanlığı tarafından onaylanıp Belediye Meclisi’nin veto etmesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan randevu talebi olup olmadığına ilişkin, “Henüz yok. Reddedilirse götürmeyi düşünüyoruz” cevabını verdi. Bir başka gazeteci ise projenin Belediye Meclisi’nden ret veya onay aldığı takdirde sürecin nasıl işleyeceğine ilişkin, “Başka yollar deneyeceğiz. Bunun illaki yapılması gerekir. Başlama tarihimiz 31 Mart 2024’ü geçer diye düşünüyorum. Çünkü Meclis’ten karar alınacak. Finans kuruluşlarıyla imzalanacak. Tekrar hükümete gönderilecek. Hazine’den kredinin onaylanması, daha sonra ihale sürecine baktığınız zaman nisan ayını geçecektir diye düşünüyorum. Yapım süresi de 4 yıl” yanıtını verdi.