Ümit Özdağ: '1 milyon 750 bin kişiye vatandaşlık verilmiş; seçim sonuçlarını etkileyecek yüzde 3'lük bir oran'

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, "Türkiye’de 13 milyona yakın sığınmacı ve kaçak var. 1 milyon 750 bin kişiye vatandaşlık verilmiş, Suriyeli artı diğer uluslar. Bu, neredeyse seçim sonuçlarını etkileyecek yüzde 3'lük bir oran” dedi.

ANKA

Ümit Özdağ; Çankırı, Amasya, Çorum, Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon ve Rize illerini kapsayan ziyaretinin son gününde, Rize'de esnafı ziyaret etti, ardından basın toplantısı düzenledi.

Özdağ, "Türkiye’de 13 milyona yakın sığınmacı ve kaçak var. Bu ülke istila ediliyor. Bu istilanın bedeli Türk halkına ödetiliyor" diye konuştu.

Özdağ, şunları söyledi:

"TÜRK SİYASETİ SAHTE BİR ŞEKİLDE İKİYE BÖLÜNMÜŞ"

"Önümüzdeki aylarda, eylül ayında yapacağımız büyük kongremizi, benim de içinde olacağım genel merkez ziyaretlerini, Rize dahil bütün bölgede ve Türkiye’nin geri kalan bölümlerinde seçimlere kadar sürecek olan yoğun bir çalışma temposunu, tempomuzu da her geçen gün daha da arttırarak sürdüreceğiz. Biz, sahte bir şekilde ikiye bölünmüş Türk siyasetinde, Zafer Partisi olarak üçüncü yolu; Cumhuriyet’in kuruluş esasları, Atatürk ve İstiklal Savaşı merkezinde siyasetin merkezini temsil ediyoruz. Partiler arasındaki verimsiz ve milletin enerjisini tüketen tartışmalara girmeden Türkiye’yi bekleyen tehditleri, Türkiye’nin önündeki fırsatları ve Zafer Partisi’nin yapacaklarını bütün ambargolara rağmen aziz Türk milletiyle her fırsatı değerlendirerek konuşuyoruz ve bunu yapmaya da devam edeceğiz."

"ORDU’DA VALİLİKTEN KAYNAKLANAN BİR ENGELLEMEYLE KARŞILAŞTIK"

Bir gazetecinin sorusu üzerine Özdağ, "Bizimle bu tür psikolojik harp oyunlarına girmeye çalışanların yanında yetiştiği yapının FETÖ yapısı olduğunu gayet iyi biliyoruz. Biz ise devlet terbiyemizi ve devlet misyonumuzu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten almış bir kadroyuz ve siyaseti de böyle yapmayı tercih ederiz. Sadece Ordu’da valilikten kaynaklanan bir engellemeyle karşılaştık. Onun dışında bir engellemeyle değil, bir takiple karşılaştık" dedi. Özdağ, "Biz, kendi halkının kültürel değerlerini kapsayan, saygı gösteren, ancak siyasette istismar etmeyen bir hareket olarak tüm vatandaşlarımızın inançlarına karşı olağanüstü bir saygı gösterilmesini devletin zorunlu görevi olarak görüyoruz ve ondan dolayı da hiç kimsenin endişe içerisinde olmaması gerekir. Hiç kimsenin yaşam tarzına ne devlet ne bir parti ne de yurt dışından gelen sığınmacıların müdahale etmesine izin vermeyiz" diye konuştu.

"TÜRKİYE’DE 13 MİLYON SIĞINMACI VAR"

Özdağ, iktidara gelmeleri halinde sığınmacıların ülkelerine geri gönderilmesi için nasıl bir yol izlenecekleri sorusunu ise şöyle yanıtladı:

"Türkiye’de 13 milyona yakın sığınmacı ve kaçak var. Bu ülke istila ediliyor. Bu istilanın bedeli Türk halkına ödetiliyor, 100 milyar doları aştı. Tarihte ilk kez bir halk ülkesinin istila edilmesini finanse etmekle zorlanıyor ve bu arada bunlara vatandaşlık veriliyor. 1 milyon 750 bin kişiye vatandaşlık verilmiş, Suriyeli artı diğer uluslar. Bu, neredeyse seçim sonuçlarını etkileyecek yüzde 3'lük bir oran. Bacaklarınıza 10’ar kilo demir bağlasam yüzebilir misiniz? Türkiye de bacaklarına 10’ar kilo demir bağlanmış bir yüzücüye benziyor, sürekli aşağıya çekiliyor. Kendisini ancak su üstünde tutuyor. Eğer bu böyle devam ederse Türkiye, Irak’ta ve Suriye’de yaşanan iç savaşın aynısını, daha tahrip edicisini yaşayacak. Çünkü Suriyelilerin, Afganların vesairelerin Türkiye’ye itilmesinin bir stratejik göç mühendisliği olduğunu ve amacın Büyük Kürdistan için Türkiye iç savaşı olduğunu biliyoruz. Karşı karşıya olduğumuz durum, bir insan hakları meselesi olmanın ötesinde bir İstiklal Savaşı'dır.

"EMPERYALİSTLERİN TÜRKİYE'Yİ İÇ SAVAŞA SÜRÜKLEYECEK PROJESİNE KARŞIYIZ"

Ülkemizi 100 sene önce emperyalizmin kiralık ordusuyla işgal etmeye çalıştılar, şimdi ise sınırdan yürüyerek geçen milyonlar adeta şehirlerimize çöküyor ve kaynaklarımızı tüketiyor. Hal böyle olunca Zafer Partisi olarak bizim politikamız, bir milli nefsi müdafaadır. Biz, Türk işçisinin, Türk emekçisinin, Türk köylüsünün, Türk işvereninin yanında, ama emperyalizmin ve emperyalizmin stratejik göç mühendisliği ile ülkemize ittiği ve Türkiye’yi bir iç savaşa sürükleyecek olan projenin de karşısındayız. Burada bulunan insanların 4-5 milyonunun hukuki bir statüsü var, gerisi kaçak. Her devlet kaçaklara ne yaparsa biz de onu yapacağız, uluslararası hukuka göre deport edeceğiz. İkincisi; Türkiye’de geçici sığınmacı statüsünde olanlara diyeceğiz ki ‘Sağlık yardımlarınızı durduruyoruz, hastaneye gidince para ödeyeceksiniz. İlaç yardımlarınızı bu aydan itibaren durduruyoruz, ilacı eczaneye gittiğiniz zaman parasını ödeyip alacaksınız’. Bunu zaten Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları yapıyorlar. Eğer bunu yabancılara zulüm olarak nitelendirirseniz Türk halkına zulmedildiğini kabul etmiş olursunuz.

"SOSYAL YARDIMLARI DURDURACAĞIZ, ESAD’LA GÖRÜŞECEĞİZ"

Ödediğiniz faturaların 220 lirasını devlet veriyor mu size? Vermiyor. Doğal gazda da vermiyor. Suriyelilere veriyor bu parayı. Bunu da vermeyeceğiz. Sosyal yardımları durduracağız ve bunları yaparken de Beşar Esad rejimi ile önceden görüşüp geri dönmelerini, geri döndükten sonra beş sene Birleşmiş Milletler gözetiminde bir insan hakları rejiminin kurulmasını sağlayacağız. Ve bir de bir şeyin pazarlığını yapacağız; daha önce askerliğini yapmış olan Suriyelilerin bir daha askere alınmaması. Çünkü Suriyelilerin dönmeme nedenlerinden bir tanesi de erkeklerin askere alınmaktan korkmaları. Ama kusura bakmayın, benim Mehmetçiğim gidip orada şehit olacak, o Suriyeli burada kalıp askerlik yapmayacak; bu, kabul edilebilir bir durum değil.

"GERİ DÖNÜŞ PROJEMİZİ UYGULAYACAĞIZ"

Bu geri dönüş projemizi, Anadolu Kalesi projemizi savunurken Avrupa Birliği’nin, ABD’nin bundan çok hoşlanmadığını biliyoruz. Ama çocuklarımızın bir iç savaş yaşamaması, Atatürk’ten aldığımız mirasın muhafaza edilmesi, kadınlarımızın kızlarımızın sokaklarda huzur içinde dolaşmaları, gençlerimizin ellerinden işlerinin ve geleceklerinin alınmaması için bunu yapmak zorundayız. Bizim Suriyelilere, Afganlara karşı bir önyargımız yok. Biz, 13 milyon sığınmacı ve kaçak gitsin, 33 milyon turist gelsin istiyoruz. Şimdi bana sordular; ‘Efendim Uzungöl’de çok fazla Arap turist var?’ Olsun, Arap turiste hiç itirazımız yok. Geliyor, para harcıyor ve gidiyor. Ama vatandaşlık vermeyiz gayrimenkul aldıklarında, bunu iptal edeceğiz. Gayrimenkulle vatandaşlık sattırmayacağız. Toprak sattırmayacağızb Gayrimenkul alabilir, vatandaşlık alamaz. Oturma izni alır Türkiye’de. Batılıların yaptığı şeyi yaparız biz de. Özetle Zafer Partisi, bugün Türk milletinin Anadolu’da egemenlik hakkını savunan tek siyasi partidir.

"TÜRKİYE FİLİSTİNLEŞİYOR"

Türkiye, Filistinleşiyor. Filistin’de Yahudiler devlet kurdukları zaman, Filistin topraklarının ancak yüzde 7’sini satın almışlardı. Buna rağmen devlet kurdular. Onun için şimdi siz buraya Türklerden üç kat daha hızlı artan milyonlarca insan alırsanız bir gün çok ağır bedelleri çocuklarımız öder. Biz, din ve siyasetin birbirine karıştırılmasına ve dinin istismar edilmesine karşıyız. Atatürk’ün oluşturduğu kurumsal çerçevenin doğru olduğunu düşünüyoruz. Ancak bir zaman yapılan ve aslında Atatürk çizgisini temsil etmeyen laikçi uygulamaları da doğru bulmuyorduk. Çünkü bugünkü AKP iktidarının önünü açan da o uygulamalar oldu. O uygulamaların fikir babalarının aynı zamanda Büyük Ortadoğu Projesi’nin fikir babaları olması da tesadüf değildir.

"O MASAYI ANCAK TEKMELERİZ"

Özdağ, Altılı Masa ile ilgili de "Bakın, biz, ‘1921 Anayasa’sı’ diyen, ‘etnik ve mezhepsel kimliklere siyasal hak vereceğiz, siyasal hak olacak’ diyen bir zihniyetle aynı masada olmayız. Biz, o masayı ancak tekmeleriz" dedi.