Tutuklu vekil Can Atalay'dan 'Akbelen' çağrısı: Bu yaklaşımı Gezi'den hatırlıyoruz
Bugün Akbelen için olağanüstü toplanan TBMM Genel Kurulu'nda yer alamayan tutuklu TİP Hatay Milletvekili Can Atalay, tüm milletvekillerine açık çağrı yaptı. Atalay, "Hukuk yok sayılarak tutulmaya devam ettiğim Silivri Cezaevi’nde olmam sebebiyle Meclis oturumuna katılamıyorum. 599 milletvekili ile toplanan Meclis’i Akbelen’e sahip çıkmaya çağırıyorum" dedi.
cumhuriyet.com.trCumhurbaşkanı Erdoğan'ın kabine sonrası yaptığı açıklamada Akbelen'deki bölge halkı ve yaşam savunucularını "provokatif marjineller" olarak nitelendirmesine de atıfta bulunan Can Atalay, "Kriminalize eden bu yaklaşımı Gezi direnişinden hatırlıyoruz" ifadelerini kullandı.
CHP'nin çağrısıyla Akbelen gündemiyle olağanüstü toplanan TBMM Genel Kurulu'nda, müzakerelerin ardından muhalefetin verdiği genel görüşme önergeleri AKP ve MHP oyları ile reddedildi. TBMM Genel Kurulu, yeniden tatile girerek çalışmalarına 1 Ekim'e kadar ara verildi.
Genel Kurul'da Akbelen için herhangi bir sonuç elde edilemezken, hala Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili ise Akbelen için bir mektup kaleme alarak, milletvekillerine çağrı yaptı.
Atalay, Meclis çatısı altındaki tüm milletvekillerini Akbelen direnişine katılmaya davet etti. Tutukluluğunun hukuksuzca devam ettiğini, bu nedenle oturumlara katılamadığını söyleyen Atalay'ın mektubu şöyle:
'BU YAKLAŞIMI GEZİ'NDE HATIRLIYORUZ'
"Bugün Meclis, Akbelen Ormanı’ndaki büyük kıyıma karşı olağanüstü toplanıyor. Ülkenin derin ekonomik kriz yaşadığı, varlıklarının yağmalandığı, emek sömürüsünün derinleştiği bu koşullarda Meclis’in üç ay tatile çıkabilmesi ayrı bir tartışma konusu olarak durmalı.
Akbelen Ormanı’nı yandaş şirketler eliyle kömür çıkartmak için yok edenlerin Soma’da, Amasra’da ve diğer birçok sosyal cinayette aldığı tutumu da görmüştük. Soma’da kömür madenleri, yaşam alanlarını yok etti ve tarımın tasfiyesine sebep oldu.
Akbelen’de yürütülen faaliyet de yaşam alanlarını yok edeceği gibi temiz suyu, tarımı ve bölgedeki köy nüfusunu yok edecektir. Bütün bu yanlışa karşı durmayı kriminalize eden bu yaklaşımı ise Gezi direnişinden hatırlıyoruz.
Aynı anlayış vekili olduğum ve depremin yıkımıyla boğuşan Hatay’da zeytinlik alanların yok edilmesi girişiminde de görüldü. Depremi dahi bir rant vesilesi görenler hiçbir değeri dikkate almamaktadır.
'KÖMÜRDEN ÇIKMA' TAAHHÜDÜ UNUTULDU'
'Çevrecinin daniskası' olanlar Paris İklim Anlaşması’na kömürden çıkmayı da taahhüt ederek girdiler. Bunun karşılığında ise 3 milyar 157 milyon dolar fon alınmıştı. Cumhurbaşkanı bu fon için Dışişleri Bakanı ve Çevre ve Şehircilik Bakanı’nı “ucuz kredi” buldular diye tebrik etmişti. Bakanlığın adına “iklim değişikliği” eklemiş olsalar da “kömürden çıkma” taahhüdü unutuldu, çevresel yağma son hızla devam ediyor.
Gezi’de olduğu gibi Akbelen’de de yaşam alanlarını savunmaktan, ülkesel varlıkların talanına karşı durmaktan geri durmayacağız.
Bugün hukuk yok sayılarak tutulmaya devam ettiğim Silivri Cezaevi’nde olmam sebebiyle Meclis oturumuna katılamıyorum. 599 milletvekili ile toplanan Meclis’i Akbelen’e sahip çıkmaya çağırıyorum."