Trump’ın seçilmesinin etkileri Atılım Üniversitesi’nde tartışıldı
Gürel: “Trump döneminde Türkiye’yi asıl bekleyen tehlike, bölge politikasında düşmanlıklara ortak edilmesidir. İran ile karşı karşıya getirilmesidir.”
Doğa ÖztürkCumhuriyet Gazetesi ve Atılım Üniversitesi işbirliğinde düzenlenen dış politika odaklı konferansların ilki ‘Trump’ın seçilmesinin dünyaya etkisi: Ortadoğu ve Suriye politikası’ başlığıyla Atılım Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Konferansta ABD’nin 47. Başkanı olarak seçilen Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşünün dünyaya ve etkileri tartışıldı.
Konuşmacılar arasında yer alan Atılım Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü öğretim üyesi ve eski Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel, Trump ile başlayan dönemin, soğuk savaşın bittiği zamandan itibaren geçirilen döneminin sonuna gelindiğinin işareti olduğunu söyledi.
Yeni bir evreye girildiğini vurgulayan Gürel, “ABD’nin soğuk savaş sona erdikten sonraki stratejisinin temelinde Çin’i dengelemek vardı. Rusya da bu çerçevede değerlendirilir. Trump döneminde bunun değişeceğini sanmıyorum. En çok önem verilen konu Çin’i dengelemek için Çin’in gücünü azaltmak olacaktır. Bölgesel düzeyde ABD’nin önceliklerinde değişiklik olmayacaktır. İsrail’in güvenliği birinci önceliği, petrolün güvenli bir biçimde batıya ulaşmasını sağlamak ikinci önceliğidir” dedi.
Suriye’deki gelişmeleri değerlendiren Gürel, “Fırat’ın Batısını denetleyen unsurların başı olan Golani, YPG/PYD’yi muhatap olarak kabul etmekte ve meşrulaştırmaktadır. Daha önce Rusya’nın ve Suriye hükümetinin meşrulaştırmadığı bir unsur şimdi meşrulaştırılıyor. Bunun ardında ABD koruması da eksilmiş değil” diye konuştu. Trump’ın önceki döneminde ‘Suriye’den çekilecekleri’ yönünde bir açıklama yaptığını anımsatan Gürel, buna karşın açıklamanın arkasının gelmediğini belirtti.
Gürel, “Trump döneminde Türkiye’yi asıl bekleyen tehlike, tüm bölge politikasında düşmanlıklara ortak edilmesidir. Özellikle de İran ile karşı karşıya getirilmesidir. İran, bir yıl öncesine göre oldukça savunmasız durumda. İsrail büyük ölçüde Suriye’yi denetim altına aldı ve Suriye’nin güneyinden PKK/PYD ile birlikte bir koridor oluşturma eğiliminde. Bu, İran’ın Batıya ulaşmasını engelleyecektir” ifadelerini kullandı. Gürel, Trump yönetiminde Türkiye ve İran’ın karşı karşıya getirilme ve sınırların söz konusu edilme tehlikesi bulunduğuna işaret etti.
‘COLANİ’NİN ÖMRÜ 2 YIL’
Emekli Tuğgeneral Ali Er de, Trump’ın kimliğinin pragmatist olduğunu belirterek, “ABD veya Trump’ın kim olursa olsun, ABD hegemonyasının devamı için yapması gereken tek şey Çin’i dizginlemek. Ancak Çin’i dizginleme olanak ve yeteneği yok. Çünkü Çin artık yaratan bir ülke. Çin’i dizginlemesi için Çin’in kategorik destekçilerini ortadan kaldırması lazım. Rusya-Ukrayna savaşının 3 yıldır sürmesine, daha da sürecek olmasına bu gözle bakmak lazım.
Amaç, Rusya’nın Çin ile işbirliği yapma kapasitesini azaltmak. Yapacakları en büyük hata Rusya’yı Suriye’deki Tarsus ve Lazkiye’den çıkarmak. Rusya’nın Doğu Akdeniz’de büyük gaz yatakları var ve buradan Rusya’yı ilelebet uzaklaştırdığınızda nükleer riskin dünyanın önüne geldiği bir sürece giriyoruz” dedi.
Türkiye için en büyük tehdidin Türkiye ve İran anasında sıcak çatışma olasılığının olduğunu belirten Er “Önümüzdeki süreçte Trump döneminde dünya üzerinde savaş riski az mı çok mu derseniz olduğundan çok daha fazla ve ateşlidir. Nedeni ABD başkanının öngörülebilir olmayışıdır. Trump’ın öngörülebilir bir duruşu yok” dedi.
Er, Suriye’de Beşşar Esad yönetiminin çökmesi sonrası ortaya çıkan gelişmeleri ise, “Suriye’de şu an herkes hayatından memnun, Colani umarım iyi eğitilmiştir ancak Colani eğer hayatta kalabilirse ki köktendinci bir örgütün içinden gelmiştir. Onlar için demokrasi, insan hakları bir anlam ifade etmez. Colani eğer hayatta kalabilirse dostça bir geçiş sürecinin lideri olabilir ancak onun da ömrü Trump gibi 2 yıl; 2 yıl içerisinde kullanılma kapasitesini kaybederse, Batı’nın, onu oraya getirenlerin hedefi olur. Kullanılabilme kapasitesini arttırırsa da sattıklarının yani yol arkadaşlarının hedefi olur. Onun da çok fazla ömrü olacağını düşünmüyorum” sözleriyle değerlendirdi. Er, Türkiye’yi Suriye sahasında bekleyen tehdidin ise HTŞ’nin düzeni sağlayamaması halinde Türkiye’nin yeni bir mülteci akını ile karşı karşıya kalması olduğunu söyledi.
‘SİSTEM, ÖNGÖRÜLEMEZLİK İSTİYOR’
Ankara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Erdem Denk ise Trump’ın, dünya gidişatının semptomanik bir göstergesi olduğunu söyledi. Dünyada ‘Trump gibi yöneticilerin’ kazandığını belirten Denk, yeni sistemin ‘öngörülemezlik’ istediğini, ülkeleri ‘anonim şirket’ gibi yönetecek kişilere ihtiyaç duyulduğunu aktardı.
Atılım Üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümünden Doç. Dr. Duygu Dersan Orhan da her ne kadar Trump ilk döneminde Suriye’den askerlerini çekeceğinin işaretinin vermiş olsa da bu konuda Trump’ın ekibinde fikir ayrılıkları olduğunu anımsattı.
İlk başkanlık sürecinde Trump’ın Türkiye’ye uyguladığı yaptırımları da anımsatan Orhan, “Mevcut konjektür ABD’nin lehine, İran’ın gücü zayıflamış durumda, bölgedeki yakın müttefiklerin de aynı şekilde. Hamas için de işler çok iyi gitmiyor. Hizbullah’ın gücü kırıldı. Biden yönetimi İsrail politikalarını baltalayacak bir şey yapmamıştı. Trump da Netanyahu’ya açılacak alanı arttıracaktır. Zaten bir ültimatom verdi ve 20 Ocak’a kadar Hamas’ın elinde tuttuğu esirler verilmezse Ortadoğu’yu yangın yerine çevirmekle tehdit etti. İran’a yönelik baskının artarak devam etmesini bekliyorum” dedi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ‘Bu zaferi tamamlayalım, son hedef İran olsun’ söylemini anımsatan Orhan, Suriye’den sonra İran’da da yeni gelişmeler beklenebileceğini ve İsrail’in güvenliğinin sağlanmasının ardından ABD’nin Arap siyasetinin Körfez ülkelerine kayabileceğini söyledi.