TKP'li Kemal Okuyan Cumhuriyet TV'de zamları değerlendirdi
Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan, Cumhuriyet TV'de son zamlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiye ekonomisinin kaynak sorununa dikkat çeken Okuyan, yükün halkın omzuna yüklendiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanlığı ve 28. dönem milletvekili seçimlerinin ardından Türkiye, zam yağmuruna tutuldu. KDV, ÖTV ve MTV''de üst üste artış yapıldı.
Seçimden önce 19.80 TL olan benzin fiyatı 36 TL'ye yükseldi. Bu durumun ulaşımdan gıdaya pek çok ürün ve hizmetin fiyatını etkilemesi bekleniyor.
"ŞİMŞEK VE ERKAN SON DERECE ACIMASIZ BÜROKRATLAR"
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, Cumhuriyet TV'de zamlara ilişkin açıklamalarda bulundu. Okuyan "Sürpriz olmadı" dedi ve şöyle devam etti:
"Seçimlerden önce kemer sıkma döneminin gelmekte olduğunu söylüyorduk. Çünkü Erdoğan bütün riskleri göze alıp bayağı bir seçim ekonomisi uygulamıştı. Bunun arkasından ne geleceği neredeyse kesindi. Zaten ekonomi bürokrasisine atanan Mehmet Şimşek ile Gaye Erkan isimlerine baktığımızda halk açısından son derece acımasız bürokratlar. Kendilerine söyleneni yapıyorlar. Erdoğan önüne bir takvim koymuş ve onu uyguluyor. İktidar depremden sonra hem ekonomide hem siyasette ciddi bir dağılma hali gösterdi. Sonrasında bir takvim çıkardılar ve genel seçimlerden önce para dağıttılar. Bizim halka para dağıtılmasına itirazımız olmaz. Ama bunun kaynağının ne olduğu önemli. Kaynağını zengin sınıflardan, patronlardan sağlamazsanız acısı yine halktan çıkar."
"AKP BİR KURBAN VEREBİLİR"
AKP'ye yakın isimlerin de zamlara ilişkin eleştirilerde bulunduğuna vurgu yapan Okuyan, bu durumu "AKP bir kurban verebilir" şeklinde yorumladı.
Okuyan, "Tabloya baktığımız zaman seçimden önce başlayan politik takvim yürürlükte. Erdoğan emeklilere 'Aralıkta müjdeyi vereceğiz' dedi. Kasım ayıyla birlikte yeniden seçim ekonomisine geçileceğini tahmin ediyoruz. Kasıma kadar ekonomik zorlukları yoksul halkın sırtına yüklemek, kasımdan itibaren göz boyamaya dönük adımların atılmaya başlanması. Sonra yerel seçimler, seçimlerden sonra bir kez daha aynı zam süreci başlayacak. Türkiye ekonomisinin çok ciddi bir kaynak ve borç sorunu var. Bu açıkların kapanması için sürekli halkın üzerinde baskı kuracaklar. Erdoğan zaten önlemini aldı. AKP içinde de bugünkü Mehmet Şimşek ekibine ve politikalarına muhalefet etmeye başlayanlar çıktı. Belli bir süre sonra Mehmet Şimşek ve ekibinin belki de üzerini çizecek. Diyecek ki 'Ortodoks ekonomi politikaları uygulandı ancak sonuçları ortada. Biz şimdi fabrika ayarlarımıza dönüyoruz' bunu diyebilir. Özellikle Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan'a ilişkin AKP çevresinde açık istihbarat hazırlıkları olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla halktan gelen tepkilere karşı belki de bir kurban verecekler. Erdoğan belli bir süre sonra bir U dönüşü yapacaktır" şeklinde konuştu.
EMEKLİLERE ÖLÜM SINIRI!
Cumhurbaşkanı Erdoğan emekli maaşlarına ilişkin açıklamalarda bulunmuş ve ücret artışı için aralık ayını işaret etmişti. Konuya ilişkin, "Emekliler aralığı çıkaramaz" diyen Okuyan, "Bir emeklinin 7 bin 500 lira aylıkla yaşaması imkânsız. Bu açlık sınırı falan değil ölüm sınırı. Yalnızca gıdayla ilgili bir şeyden söz etmiyorum. Emekliler eskiden Türkiye'de dışarı çıkmadan hayatta kalmaya çalışıyorlardı. Şu an evde dahi 24 saat evde oturarak hayatınızı sürdüremezsiniz. Dolayısıyla 'Aralığa kadar ölün' dediler" sözleriyle iktidarı eleştirdi.
"TÜRKİYE CUMHURİYETİ'Nİ SATIYORLAR!"
AKP iktidarının ekonomide kaynak sorununa çözüm olarak mevcut varlıkları sattığının altını çizen Okuyan, Erdoğan'ın Körfez gezisini şu ifadelerle değerlendirdi:
"Türkiye'deki kaynak sorununu gidermek için yurtdışından borç ya da kaynak arıyorlar. Aradıkları kaynakların karşılığında da Türkiye Cumhuriyeti'ni satıyorlar. Çok net söylüyorum. Birleşik Arap Emirlikleri'nden buldukları kaynak, doğrudan topluma ait kimi kuruluşların elden çıkarılmasıdır. Benzer şekilde batılı ülkelerden bulacakları kaynakların karşılığını da bu şekilde verecekler. Bu yetmiyor halkın birikimlerine göz koyuyorlar. Şöyle ki, 'Bu kaynakları bize verin, yurdumuzu bağımsız ve refah, eşitlik içerisinde bir ülke haline getirelim' deseler insanlar özveride bulunsun. Ama bunları alıp Türkiye'de yine sermaye sınıfına kaynak aktaracaklar. Enflasyon yoksullardan alıp zenginlere kaynak aktarmanın en güzel yoludur. Ortaya çıkan belirsizlik belki sermayedarları da etkiliyor. Ama aslında yoksulların geliri giderek geriler, fiyat artışları işçilerin gelirlerinden önde gider, yani bir kaynak aktarımı söz konusudur. Bu sistemde ne yaparsanız yapın yoksullar kaybediyor."
"HAKKINIZI SOKAKTAN BAŞKA YERDE ARAYAMAZSINIZ"
Zamlarla mücadeleye ilişkin çözüm önerilerinde bulunan Okuyan, "Parlemento içine sıkışmış, sosyal medyadan yapılan bir muhalefetin hiçbir etkisi olmaz. Çünkü yaptırım gücü yok. Halkın yaptırım gücü, Türkiye'de artık neredeyse bir suça dönüştürülmüş olan sokaklardır. Dünyanın neresine bakarsanız bakın, işçiler, emekçiler, emekliler hakkını sokakta arar çünkü başka bir yerde arayamazsanız. Örneğin türkiye'de ücret pazarlıklarında Türk-İş masaya oturuyor. Bunlar tamamen göstermelik şeyler. Türk-İş'i artık iktidarın bir parçası olarak görmemiz gerekiyor. Türk-İş işçilerin hakkını savunan bir örgüt değil. Ya da gidip oy vermek ile beğenmediği partiyi cezalandırmak, bu kadar basit değil. İnsanların kendi çıkarlarını savunan doğru partilere oy vermeleri için de biraz sokakta olmaları gerekiyor. Çünkü gösteri yapma hakkı insanları eğitir ve öğretir. Evde oturup huysuzlanmak sonra da sosyal meydada tepki göstermek yeterli değil. Türkiye'nin bu saçma sapan siyasi tartışmalardan, ana muhalefeti konuşmaktan çıkıp kendi kaderlerini ellerine aldıkları siyaset anlayışına dönmeleri gerekiyor. Bunun için mümkün olduğu kadar protesto hakkımızı ve sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalışıyoruz. İnsanların evlerinde oturarak kazanacakları tek kuruş yoktur" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE'NİN KAYBEDECEK VAKTİ KALMADI"
Partisinin seçimin ardından çalışmalarına hız verdiğini belirten Kemal Okuyan, sözlerini şöyle sonlandırdı:
"Seçimlerde alınan oylardan bağımsız olarak sol partilere eskisine göre çok daha büyük ilgi var. Bu ilginin bir katılıma ve desteğe dönüşmesi için üzerimize düşeni yapacağız. hiçbir zaman kendimize yönelik değerlendirmeleri eksik bırakmayız. Kendi eksiklerimizi ve bıraktığımız boşlukları gidermeye çalışıyoruz. Bizim düzen muhalifi dediğimiz partilerden bir kopuş bekliyoruz. Zaten insanlar psikolojik olarak kopmuş durumda. Bu durumu en iyi şekilde değerlendirmeye çalışacağız, çünkü Türkiye'nin daha fazla kaybedecek vakti kalmadı."