Tanrıkulu'dan Erdoğan'a büyükelçi çıkışı: "Ağzından çıkanı kulağın duysun"

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, büyükelçi kriziyle ilgili "Buradan büyük bir kriz çıkarmanın Türkiye'ye hiçbir yararı yok, hiçbir yararı yok." dedi.

cumhuriyet.com.tr

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, büyükelçiler kriziyle ilgili MST TV ekranlarından açıklamalarda bulundu.

Tanrıkulu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, tutuklu iş insanı Osman Kavala'nın serbest bırakılmasını talep eden 10 büyükelçinin "istenmeyen kişi" ilan edilerek sınır dışı edilmesi konusunda Dışişleri Bakanlığı'na talimat vermesi üzerine konuştu.

Tanrıkulu, "Buradan büyük bir kriz çıkarmanın Türkiye'ye hiçbir yararı yok, hiçbir yararı yok, ki bu 10 ülkenin 7'i NATO üyesi." ifadelerini kullandı.

Tanrıkulu şunları söyledi:

"Büyük lokma ye, büyük söz söyleme. Ağzından çıkanı kulağın duysun. Evet bunlar bizim kulağımızda küpe olan sözler aynı zamanda büyüklerimizden öğrendiğimiz sözler. Tam da buna uygun olan bir dönemi yaşıyoruz gerçekten. Yani ağızdan çıkan sözleri kulaklar duymuyor maalesef ve nereye gideceği hesaplanmayan sözler söyleniyor, nereye gideceği hesaplanmayan. Neden bunları söylüyorum? Evet Osman Kavala ile ilgili olarak 10 büyükelçi açıklama yaptılar, dediler ki, Türkiye uluslararası  hükümlülüklerine uysun ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararı uygulansın, meali buydu. Ondan sonra da kıyamet koptu. Bana kalsa bu açıklama yapılsın mı yapılmasın mı tartışmasına çok girmek istemem ama yapılmış. Şimdi şu var onu hep biliyoruz, yani siz eğer bir Devletseniz ve Devlet olarak ta bir uluslararası sözleşmeye imza atmışsanız, o uluslararası sözleşmenin yükümlülüklerini yerine getirmek durumundasınız. 

Ya imza atmayacaksınız ya da imza atarsanız eğer, ona uygun davranacaksınız. Yok ben hesaba geldiği zaman uyarım hesabıma gelmediği zaman uymam diyemezsiniz. Meselenin özü budur ve yine biliyoruz ki, uluslararası  kurallara göre, insan hakları konuları hiçbir ülkenin kendi iç işi değildir. Dolayısıyla o, bütün ülkeler bakımından egemenlik alanı olarak kabul edilemez ve müdahaleye açık alanlardır, bunun bilinmesi lazım. Dolayısıyla Türkiye de Almanya'daki bir insan hakları ihlaline, Amerika'daki bir insan hakları ihlallerine çok rahatlıkla tepki gösterebilir nitekim zaman zaman da gösteriyor. Ha bu büyükelçiler düzeyinde oluyor mu olmuyor mu ayrı bir tartışma ama ibsan hakları konusu hiçbir ülkenin kendi iç meselesi değildir ve kendi egemenlik alanında insan hakları ihlalleri yapılıyorsa eğer, buna başka ülkeler söz söyleyebilir.

Bu Türkiye bakımından da böyledir bütün ülkeler bakımında da böyledir, dolayısıyla buradan büyük bir kriz çıkarmanın Türkiye'ye hiçbir yararı yok, hiçbir yararı yok, ki bu 10 ülkenin 7'i NATO üyesi. Şimdi istenmeyen kişi, adam demiyorum, kişi ilan edilecek bugünkü Bakanlar Kurulu kararıyla. Ben bu topa çok gireceğini sanmıyorum Bakanlar Kurulunun ama bunun sonuça her yurttaşımıza, Türkiye'ye büyük ama büyük zararlar vereceği çok açık. Bakın şu anda Dolar 9.8! Euro 12'ye doğru yürüyor! Bu istikrarsız politikalar nedeniyle aynı zamanda. Türkiye'de güven vermeyen hukuk devleti ilkeleri nedeniyle! 

Nedir Osman Kavala meselesi? Ya nasıl siz cezaevinde bulunan bir yurttaşa, halen yargılanan bir yurttaşa Soros artığı dersiniz, Soros artığı diyerek onu mahkum edersiniz, bıraktırmaya çalışıyorlar dersiniz? O zaman bırakmayan da sizsiniz! Ben hep söylüyorum bakın Sayın Erdoğan'ın Anayasada yazılı unvanları var:  Başkomutan, Anayasada yazılı! Kendi partisi genel başkanı, Anayasada tanımlanmış! Cumhurbaşkanı, seçilmiş. Eyvallah. Ama bir de yazılı olmayan unvanı var, Türkiye Cumhuriyetinin Başsavcısı, baş iddiacısı ve baş Hakimi. Onun hüküm kurduğu kimse tahliye olamaz, mümkün değil!