‘Sorumlu siyasiler hesap vermeli’
Kayseri’de, bir çocuğun Suriyeli bir kişi tarafından istismar edilmesiyle ilgili olarak CHP’li Jale Nur Süllü, haber dilinin önemine vurgu yaparak “İnsanları ötekileştiren, ayrımcılığı körükleyen haber dilinden uzak durulmalı" dedi.
Eylül BarutKayseri’de, bir çocuğun Suriyeli bir kişi tarafından istismar edilmesine tepki olarak geçici koruma statüsü kapsamındaki Suriyelilere yönelik hareketler meydana geldi. Süreç boyunca medyanın farklı illere de yayılan “ortak nefret” olaylarını iletme tarzındaki farklılıklar dikkat çekti. Bu konuya ilişkin gazetemiz Cumhuriyet’e konuşan CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, haber dilinin önemine dikkat çekerek “Siyasilerin ve medyanın kullandığı dil, toplumsal tutum ve algıları şekillendirmekte, oluşan algılar üzerinden insanlar arasında nefret söylemi ve ayrımcılık gibi olumsuz tutumların yayılmasına neden olabilmektedir. Medyada yapılan haberlerin ve sosyal medyada yaygınlaşan paylaşımların Suriyelilere yönelik nefret söyleminin üretilmesi ve yaygınlaştırılmasında önemi olduğu kesinlikle yadsınamaz” dedi.
‘EKONOMİK KRİZ NEFRETİ KÖRÜKLÜYOR’
Ayrımcı ve dışlayıcı söylemlerin nefret söylemini yaygınlaştırıldığını kaydeden Süllü, “Diğer yandan, ekonomik, siyasal olumsuz koşulların yaşandığı süreçlerde hedef gösterilen grupların olumsuzlukların nedeni olarak üretilmesinde de kullanılıyor. Özellikle son 10 yılda hızla artan hayat pahalılığı karşısında maaşların yetersiz kalmasıyla zaten ciddi ekonomik sorunlar yaşıyoruz. Artan hayat pahalılığı karşısında devletten beklediği desteği göremeyen vatandaşlarda, kamu kaynaklarının Suriyelilere kullanılmasına daha fazla tepki gösterme eğilimini körüklüyor ve gerilim de artıyor” diye konuştu.
‘TOPLUMSAL BARIŞ ZEDELENİYOR’
“Biz ve onlar” karşıtlığına değinen Süllü, “Üretilen ötekileştirme, ötekilerin haksızlığı üzerinden oluşturulan kodlar toplumda var olan yargı kalıpları ile şekillendiği gibi aynı zamanda pekişmesine de yol açıyor. Bu yaklaşım da öteki olana karşı kimi zaman linç, şiddet, öldürme eylemleri ile kendini gösterebiliyor” ifadelerini kullandı. Kayseri merkezli yaşanan olaylarla 6-7 Eylül olayları arasında bağ kurulmasını eleştiren Süllü, “Olayların medya tarafından 6-7 Eylül’e benzetilmeye çalışılması, toplumsal huzursuzluğu artırmak ve kışkırtıcı bir ortam yaratmak amacına yöneliyor. Bu tür güdüleyici haberler, geçmişte yaşanan acı olayları hatırlatarak insanları korku ve endişeye sürüklemekte, toplumsal barışı zedelemektedir. İnsanları ötekileştiren, ayrımcılığı körükleyen haber dilinden uzak durulmalı, toplumsal barış ve evrensel insan haklarına saygı diline öncelik verilmelidir” dedi.
‘SİYASİ İKTİDARIN ÖNGÖRÜSÜZLÜĞÜ’
Suriyelilerin nefret odağı haline getirilmesinin bilinçli bir amaç olduğunu kaydeden Süllü, “Bazı çevreler, toplumsal sorunları sığınmacılara yükleyerek asıl sorunları göz ardı etmeye ve öteki olanı düşmanlaştırarak dikkatleri başka yöne çekmeye çalışıyor. Siyasi iktidar plansız ve öngörüsüz şekilde sınırlarımızı Suriyeli sığınmacılara açtı. Sınırda veya sınıra yakın bölgelerde tutulması gereken Suriyelilerin şehirlere dağılınca sorunların içinden çıkılmaz hale geldiği unutulmamalıdır. Konuyu siyasi zemininden uzaklaştırmak amacıyla Suriyelileri hedef göstererek dezenformasyon yapılıyor. Hedef göstermek yerine, sorunların çözümüne odaklanmalıyız” ifadelerini kullandı.
‘SORUMLULAR HESAP VERMEKTEN KAÇIYOR’
Esas sorunun, iktidarın Suriyelilerin topluma entegresi için çalışmalar yapmaması olduğunun altını çizen Süllü, “Bu durum, Suriyeli sığınmacılarla ilgili gerçek sorumluların ve bu sorunların sorumlularının göz ardı edilmesine ve asıl meselelere odaklanılmamasına yol açmaktadır. Medya aracılığıyla sığınmacılar hedef gösterilerek halkın dikkatinin başka yöne çekilmesi, sorumlu siyasilerin hesap vermekten kaçınmalarına neden olabilmektedir. Toplumsal sorunların çözümü, doğru politikaların uygulanmasından ve sorumluların hesap vermesinden geçer. Medyanın, halkın memnuniyetsizliğini ve öfkesini doğru yönlendirmesi, sorumlu ve objektif habercilik yapması gerekmektedir. Yaşanan sorunların tek ve asıl sorumlusu AKP ve ortaklarıdır. Bu nedenle, tepkilerin muhatabı savunmasız siviller değil, siyasi iktidar ve ortaklarıdır” diye belirtti.