Son Dakika: Danıştay Savcısı İstanbul Sözleşmesi’nin feshi kararının iptali talebini yineledi
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı’nın iptali için açılan duruşmaların sonuncusu bugün Danıştay’da görüldü. Duruşma sonunda Danıştay Savcısı, İstanbul Sözleşmesi ile ilgili Erdoğan'ın kararının iptali talebini yineledi. Heyet başkanı, kararın adli tatil öncesi açıklanacağını bildirdi.
cumhuriyet.com.trİstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararından itibaren ülkede 300’ü aşkın kadın erkekler tarafından katledildi, yaklaşık 300 şüpheli kadın ölümü meydana geldi.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 20 Mart 2021’de İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı kadınlar sözleşmeden vazgeçmiyor. Sözleşmeden çekilme kararına karşı açılan davaların sonuncuları bugün Danıştay 10. Dairesi’nde görülmeye başlandı.
Danıştay savcısının önceki duruşmalarda “Cumhurbaşkanı kararı aykırı” dese de kadınlar için hayati önem taşıyan İstanbul Sözleşmesi için son karar önümüzdeki günlerde açıklanacak. Kadınlar bugün bir kez daha Danıştay’da “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” diyerek haykırdı.
DURUŞMADAN
BirGün'den Nisa Küçük'ün aktardığına göre Körfez Bağımsız Kadın Dayanışması üyesi Süheyla Doğan: "Hem yaşam alanlarımızı hem yaşamlarımızı savunuyoruz. Buraya gelmek için hazırlanırken Sevim arkadaşımız öldürüldü. Sevim'in çocuğunun çığlığını duyun istiyoruz."
YALOVA BAROSU ADINA KONUŞAN AV. YÜCEÇETİN: BİZ MİLYONLARIZ
Yalova Barosu adına savunma yapan Avukat Dilan Yüceçetin şunları söyledi: "Çapulcu olmadığımızı, sürtük olmadığımızı ispat etmek zorunda bırakıldık. Şimdi de sözleşmeden çekilmenin hukuksuzluğunu ispat etmek zorundayız. İspat etmek zorunda bırakan tek kişi, biz milyonlarız. Pınar Gültekin'in diri diri yakıldığı, varile konulduğu, üzerine beton döküldüğü tespit edildi ama katile haksız tahrik indirimi verilebildi. Katile 23 yıl hapis cezası verildi. Şu an 4 yaşındaki kızımın 26 yaşına geldiğinde bu caniyle aynı ortamda olmasını istemiyorum."
'BİR KADIN DAHA ÖLDÜRÜLMESİN DİYE BURADAYIZ'
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının hukuka aykırı olduğunu söyleyen Avukat Yalova Elif Turnacı Çavuş, şunları belirtti: "İstanbul Sözleşmesi kadınların yaşam hakkını savunan bir insan hakları sözleşmesidir. Anayasa'nın 104. maddesinde ifade edildiği gibi insan haklınını içeren konularda Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri çıkarılamaz. Her gün öldürülen müvekkilerimizin acılarını taşıyoruz. Bir kadın daha öldürülmesin diye buradayız. İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmedik ve vazgeçmiyoruz!"
BATMAN BAROSU BAŞKANI ERPOLAT: İSTANBUL SÖZLEŞMESİ AYDINLIK BİR TÜRKİYE İÇİN ÖNEMLİ
Batman Barosu adına söz alan Batman Barosu Başkanı Avukat Neşe Erpolat, şunları söyledi:
"İdare hukukunda her işlemin bir nedeni ve amacı vardır. Kararlarda kamu yararı amaçtır. Dava konusu işlemde kamu yararı yoktur. Verilere göre, dünyada her 3 kadından en az biri fiziksel ya da cinsel şiddete maruz bırakmıştır. Türkiye'de kadına yönelik şiddet daha yaygındır. Bu ülkede sırf erkek arkadaşıyla telefonla konuştuğu için odaya kilitlenen, elektrik verilerek öldürülen Amina Demirtaş var. Bu ülkede kırmızı ruj sündü diye öldünelen karınlar var. Biz kadınlar kırmızı rujlarımızı çantamızda taşıyoruz diye potansiyel katillerimizi de mi çantamızda taşıyoruz? Türkiye Cumhuriyeti laik bir hukuk devletidir. İstanbul Sözleşmesi sadece kadınlar için değil hepimiz için önemlidir. Sizin çocuklarınız bizim çocuklarımız için, aydınlık bir Türkiye için önemlidir. Adalete bu kadar yakınken ve gözünüze bakarken Ceren Özdemir'i ve Başak Cengiz'i hatırlatmak istiyorum. Ceren Özdemir ve Başak Cengiz tanımadıkları erkekler tarafından öldürüldü."
AVUKAT YILMAZ: ANIT AĞAÇTA İSMİ YAZAN BİR KADIN MI OLACAĞIZ, KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRMİŞ BİR KADIN MI?
Kocaeli Barosu'ndan Avukat Nuriye Yılmaz şunları kaydetti: "7 yıldır kadın hakları merkezinde çalışıyorum. Bugün bir avukat ve şiddet mağduru bir kadın olarak karşınızdayım.Yerde dövülürken çocuklarım duymasın diye sessizce ağlayan bir kadın olarak burdayım. Siz, 'Kızın niye ağlıyor' denilerek tokat yediniz mi? Yumruk sonucunda çeneniz kırıldı mı? Bana şiddet uygulayan ve doktor olan evli olduğum erkek hayatını kaybetti. Yaşasaydı şu an hayatta olmayabilirdim. İsmim anıt ağaçta olabilirdi. Ben bugün karşınızda bir avukat olarak da karşınızdayım. Vereceğiniz karar kadınların karşınıza nasıl geleceğini de belirleyecek. Anıt ağaçta ismi yazan bir kadın mı olacağız, kendini gerçekleştirmiş bir kadın mı? "
AVUKAT AYLİN SEV: SÖZLEŞMEDEN ÇEKİLME KARARININ KAMU YARARI NEREDE?
Antalya Barosu Başkanı Av. Hüseyin Geçilmez, "Benim burada konuşmam meslektaşlarımın söz hakkını engelleyecekse konuşmayayım" diyerek mikrofonu kadın meslektaşına bıraktı. Savunmayı yapan avukat Aylin Onur Sev, şunları kaydetti:
"Antalya'da Pınar Gültekin'i yakarak katleden Cemal Metin Avcı'ya haksız tahrik indirimi uygulandı. Aynı indirimin kendisine tecavüz eden erkeği öldüren Nevin Yıldırım'a uygulanmadığını hatırlatmak isterim. Sözleşmeden çıkma kararıyla devletin yetkili organları rehavete kapılmıştır. Pınar Gültekin'in katili Cemal Metin Avcı'nın yargılandığı sırada, 'İstanbul Sözleşmesi'nin iptal edilmesi iyi oldu' sözlerini size hatırlatırım. İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı, bu kadar canavarca hisle hareket eden katile bu kadar az ceza verilmeyeceği açıktır. Devletler yurttaşları için vardır. Devletler yurttaşların yaşam hakkını korumak zorundadır. Burada kadınların yaşam hakkını için buradayız. İdari işlemlerim amacı kamu yararıdır. Sözleşmeden çekilme kararının kamu yararı nerede? 2022'nin ilk beş ayında 132 kadın erkekler tarafından öldürüldü. 2008'de Münevver Kadabulut, 2018'de Şule Çet, 2919'da Emine Bulut, 2020'de Sener Aslan ve binlerce kadın öldürüldü."
SAMSUN BAROSU BAŞKANI YILDIRIM: 6284’ÜN TEMELİNİN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ OLDUĞU YAZIYOR, TEMELİ ÇEKERSENİZ NE OLUR?
İlk savunmayı, Samsun Barosu Başkanı Pınar Gürsel Yıldırım yaptı.
Türkiye'nin birçok ülkeden önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı verdiğini hatırlatan Yıldırım, şunları söyledi: "Böyle bir tarihe sahip bir ülkede, 2022 yılında kadınların yaşam hakkını savunmaktan dolayı üzgünüm. Şehrimde 12 tane asliye ceza mahkemesi var. Sadece bir yılda erkek şiddetinden dolayı 713 duruşma görüldü. Şehrimde bir kadın, koruma kanunu bittiği gün boşandığı erkek tarafından öldürüldü. Gülbahar şu an hayatta olabilirdi. Bu cinayetler önlenebildi. Karşı taraf, 'Sözleşmeden çıkılsa da 6284 sayılı kanun var, bi yeterli' diyorlar. Soruyorum 6284 sayılı kanun yeterli mi? Bu kanun önleyebildi mi Gülbahar'ın öldürülmesini? 6284 sayılı kanunda temelinin İstanbul Sözleşmesi olduğu yazıyor. Temeli çekerseniz ne olur?"
EŞİK, PINAR GÜLTEKİN KARARINI HATIRLATTI: FAİLE ERKEKLİK İNDİRİMİ VERİLDİ
Duruşma öncesi Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) tarafından yapılan basın açıklamasında, "İstanbul Sözleşmesi’nden bir Cumhurbaşkanı Kararı ile çekilmenin hukuka aykırı olduğunu, kararın yayınlandığı günden bu yana dile getiriyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden hiçbir gerekçe sunmadan çıkıldığını belirten Cumhurbaşkanı kararının iptali istemiyle açılan davaların esastan görüşüldüğü dördüncü duruşma gününde bir kere daha Danıştay’dayız" denildi.
Cumhurbaşkanı kararının kadınların yaşamına, eşitlik bilincine, demokrasiye, adalete ve eril şiddetle mücadeleye ağır bir darbe indirdiği kaydedilen açıklamada, Pınar Gültekin davasında çıkan karar hatırlatıldı.
"Hukuksuz kararın yargı erki üzerindeki olumsuz baskısını Pınar Gültekin kararında gördük. Faile yine erkeklik indirimi verildi" ifadelerine yer verilen açıklamada, "İstanbul Sözleşmesi hükümlerince ortadan kaldırılması gereken yanlış alışkanlıkların, davanın sürecine egemen olduğu görüldü; sonuç da şiddetle mücadele ilkelerine ve İstanbul Sözleşmesi’ne muhalif, toplum vicdanını yaralayan adaleti öldüren bir karar oldu ne yazık ki!" denildi.
Açıklamada, eril şiddetle mücadele için bütüncül politikalar geliştirilmesini gerektiren İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin hukuksuz çekilme kararının iptal edilmesi talep edildi: "İstanbul Sözleşmesi’nden, haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz!"
AVUKAT UÇAR: İYİLİK BEKLEMİYORUZ. ADALET İSTİYORUZ
Ordu Barosu adına Avukat Birsen Uçar savunma yaptı. Uçar şunları ifade etti:
"2022 yılına gireli 173 gün oldu. 173 günde 176 kadın öldürüldü. Bunu söylerken kanım donuyor. Kadınlara hukuki bilgilendirme yaptıktan sonra, 'Korunabilir miyim? Hayatta kalır mıyım" diye soruyorlar. Evlenmek bir haktır, boşanmak da. Hukuk, adalet iyilik yapmaz. Biz iyilik beklemiyoruz. Adalet istiyoruz. Ordu'da 65 yaşındaki bir kadınla tanışmıştım. Şiddet gördüğünü kadın,' Ordu'nun dereleri yukarı aksa da evli kalmayacağım' dedi. Ordu'nun dereleri yukarı aksa da İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçilmeyeceğiz."
AVUKAT İNCESAĞIR: TARİH SİZİ YA MESLEĞİNİZE SIRT DÖNMENİZLE YA DA HUKUKU SAVUNMANIZLA HATIRLAYACAK
Çanakkale Barosu adına Avukat İnce İncesağır, şunları söyledi:
"Sayın heyet, nasıl bir baskı altında olduğunuzu tahmin ediyoruz. Tarih sizi ya mesleğinize sırt dönmenizle ya da hukuku savunmanızla hatırlayacak. Her halukarda sizi unutmayacağız. İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının iptai talep ediyoruz. Size, Türkiye'nin batısında Çanakkale'de geçen hafta yaşananları anlatacağım. Geçen hafta Onur Haftası kapsamında Onur Yürüyüşü düzenlemek istendi. Yürüyüşün tarihinin sosyal medyadan paylaşılmasının ardından yüzlerce tehdit paylaşımı yapıldı. Bunlardan birkaçı arasında, 'Onları öldürmemizi istiyorlar. Onların kanı dökülmeli. Bir sokağa çıkın ve görün. Müslüman gençler size izin vermeyecek' mesajları vardı. Bunlar küfürleri almadığım birkaç mesaj. Hiç çekinmeden açık bir şekilde LGBTİ+'ler tehdit edildi. Bu mesajlar hakkında suç duyurusunda bulunduk ama biri bile ifadeye çağrılmadı.
Bu, LGBTİ+'lerin her gün maruz bırakıldığı ayrımcılığı gözler önüne seriyor. Yürüyüşü Valiliğe bildirdik, Emniyet'in önlem almasını istedik. Valilik, Onur Haftası kapsamında düzenlenen bütün etkinlikleri yasakladığını duyurdu. MHP İl Başkanlığı yürüyüş hakkında basın açıklaması yaptı.
Öyle ya onlara yasak yoktu. Bu basın açıklamasından bir gün sonra MHP Diyarbakır İl Başkanlığından istifa eden Cihan Kayaalp'in çocuıinu istismar ettiğini öğrendik. Kendi aramızra, 'Yürüyüşün yasaklanması hakkında açtığımız davada yürütmeyi durdurma kararı çıksaydı yürüyüşü yapar mıydık' diye konuştuk. Çünkü tehditler çok ciddiydi. Bu yüzden trans cinayetleri politiktir diyoruz. İstanbul Sözleşmesi'ne ve anayasal bir düzene ihtiyacımız var. Size yüz yüze borakıldığımız cehennemden sesleniyoruz. Pınar Gültekin'in katiline verilen ceza ortada. Bu zihniyet kollanmaktadır. Bu anayasızlaştırmaya karşı çıkmanızı bekliyoruz."
AVUKAT GÜLBAHAR: KATİLLER ARTIK 'YATARI NE KADAR' DİYE BAKIYOR
Avukat Hülya Gülbahar savunma yapmadan önce duruşma öncesinde yaşananlara dikkati çekti. 500'ün üzerinde kadının içeri alınmadığı ve içeri sokulmadığını kaydeden Gülbahar, "Heyet başkanı olarak çıkışta güvenliğimizin sağlanması için ağırlığınızı koymanızı rica ediyoruz. Çıkışta tekrar baskı görme ihtimalimiz var sizden girişimlerde bulunmanızı rica ediyoruz. Belki de yüzlerce kadın devlet başkanından davacı olduğu için bu tavra maruz kalıyor" dedi.
Gülbahar, şunları kaydetti:
"Sabah 500'ün üzerinde kadın ne içeri sokulduk ne bulunduğumuz yerde açıklama yapılmamıza izin verildi. Basın farklı yere gönderildi. Basının yanına gitmemize izin verilmedi. Haklarımız gasp edildi. Biz çıkışta kamuyu bilgilendirmek zorundayız. Biz burada fotoğrafları aile albümüne koymak için çekmedik. Buradaki savunmaları dakika dakika takip ediyorlar. Heyet başkanı olarak çıkışta güvenliğimizin sağlanması için ağırlığınızı koymanızı rica ediyoruz. Çıkışta tekrar baskı görme ihtimalimiz var sizden girişimlerde bulunmanızı rica ediyoruz. Belki de yüzlerce kadın devlet başkanından davacı olduğu için bu tavra maruz kalıyor.
İşlemin haklarını, amaçlarının meşruluğunu anlatan tek bir cümle edilmedi. İç hukukumuz yeterli argümanına yanıt vermek istiyorum. SEDAV Birleşmiş Milletler Toplantısında 'elimizdeki araçlar yeterli' denildiğinden bahsedildi. Biz her gün bildiğimiz kadarıyla üç kişiyi kaybediyoruz. Kolunu, bacağını kaybeden, sakat kalan kadınlardan ise bahsedemiyoruz bile. İstanbul Sözleşmesi yürürlükte olsaydı Pınar Gültekin'in katiline bu karar verilir miydi? Katiller artık 'Yatarı ne kadar' diye bakıyor. 20 yıllık bir cezada katil 4 yıl hapis yatıyor. Sözleşme, 'Toplumsal cinsiyet eşitsizliği bitirmek için her birimini düzenle. Eğitimde, medyada bu yönde kriterleri uygula' diyor.
Türkiye'deki 8. 9. sınıf ders kitaplarında 'Erkeğe itaaet et' yazıyor. Şirk mi koşuluyor? Erkekler Allah mı? İstanbul Sözleşmesi’nden sonra sırada Lanzarote Sözleşmesi var. Bu sözleşmenin ismini saklıyorlar. Çünkü bu sözleşme çocukların cinsel saldırıya uğramamasını çocuklara şiddet uygulanmamasını amaçlıyor. Bu sözleşmeden sonra da sırada SEDAV var. Bu sıra Montrö'ye kadar gider."
Körfez Bağımsız Kadın Dayanışması üyesi Süheyla Doğan: "Hem yaşam alanlarımızı hem yaşamlarımızı savunuyoruz. Buraya gelmek için hazırlanırken Sevim arkadaşımız öldürüldü. Sevim'in çocuğunun çığlığını duyun istiyoruz."
ERDOĞAN'IN KARARININ İPTALİNİ İSTEDİ
Danıştay Savcısı, İstanbul Sözleşmesi ile ilgili Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kararının iptali talebini yineleyerek, "Dava konusu işlemin iptal edilmesi gerektiği düşünülmelidir" dedi. Savcının talebi salonda uzun süre alkışlandı.
Mahkeme heyeti, kararın 20 Temmuz'daki adli tatil öncesi tebliğ edileceğini açıkladı.