SODEM ve Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan yazdı: CHP’nin 101. Yaşında Değişim, İhya ve Halklaşma

"Şimdi artık CHP, değişimle kadınların ve gençlerin öncülüğünde halklaşmalı, halkçılığını güçlendirmelidir. Kutuplaşma yorgunu halk da çok uzun süredir duygusal olarak rehin alındığı korku siyasetinden sıyrılıp sosyal demokratlaşmalıdır."

cumhuriyet.com.tr

Bugün Cumhuriyet Halk Partisi 101 yaşında. 

Partimizin kuruluşunu bayram havasında değil, Narin çocuğumuzun yasıyla karşıladık. Bir çocuğumuzu daha koruyamamış olmanın, binlerce yıllık kadim adaletsizlikleri hala çözemeyişimizin acısını Narin’i bulduğumuz dere kenarında derinden hissettik. Başımız sağolsun, bir daha yaşanmasın. 

Bugün bu ülkenin yurttaşları, kurum kırıcı bir zihniyetle kolonları kesilmiş devletten adalet, refah ve emniyet sağlayacağına dair güvenini yitirmiş durumda. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına, köklü kurumları zayıflamış bir devletle, işlevsizleşmiş bir meclisle, beceri kaybına uğramış bir bürokrasiyle, çökmüş bir adalet sistemiyle, demokratik dünyadan uzaklaşmış bir ülkeyle, yarısı yoksulluk sınırının altında bir nüfusla giriyoruz. 

Bugün yeni yaşımıza, Kara Harp Okulu mezunu genç subaylarımızın Cumhuriyet değerlerine bağlılığını, popülist bir siyasal operasyonla yeniden kutuplaşmanın malzemesi yapmak isteyenlere karşı tüm toplumsal kesimleri kucaklayarak, değişim vaadimizle, yepyeni tüzüğümüzle, partimizin kapılarını herkese açarak giriyoruz. 

Tüm olumsuzluklara rağmen, 31 Mart 2024’te yurttaşların bize kentlerini, yaşam alanlarını, gündelik refahlarını teslim etmelerinin sorumluluğunu üzerimizde hissettiğimiz, bu güvene karşılık verme çabasıyla var gücümüzle icraya yüklendiğimiz bir süreçteyiz. Bu süreci hem İstanbul’da pek çok kentimizden büyük olan Şişli’nin belediye başkanlığını icra ederken diğer yandan Sosyal Demokrat Belediyeler Derneği (SODEM) başkanı olarak sosyal demokrat bir siyasetin ana hatlarını ortak bir akılla inşa etmek için yola çıktık.  

Kurucu İrade ve Sosyal Demokrasi:

1923’ten beridir yasalar önünde eşit vatandaşlık prensibiyle yaşıyor olmamızda CHP’nin kurucu irade olarak emeği var. CHP’yi ve Cumhuriyeti kuranlar o günün koşullarında mucize sayılabilecek ekonomik, sosyal ve siyasal bir dönüşümü gerçekleştirdi. Bu, savaştan çıkan dünyanın yeni kurulan ulus-devletler sisteminde kendine yer açma hamlesiydi. Mustafa Kemal Atatürk’ün milletin makus talihini yenme iradesi bugün hala bize güç veriyor. 

Bu zorlu ve gurur verici tarihi anarken, Birinci Dünya Savaşı sonrası kurulan devletler sistemi içerisinde gerçekleştirilen, sınır güvenliğine dayalı nizami uluslaşma sürecini de göz önünde bulundurmak gerekir. Bu süreçte çok kültürlülüğü zedeleyecek şekilde yerinden edilen, yok sayılan ve normların dışında kaldıkları için tektipleşmenin yükünü omuzlayan halkların kırgınlıklarıyla da yüzleşmemiz gerektiğini unutmamalıyız. Nitekim bunu gören partimiz, 1970’lere geldiğimizde dünyada yükselen eşitlik ve özgürlük dalgasını “toprak işleyenin su kullananın”, “ne ezilen ne ezen, hakça düzen” diyerek sosyal demokrat bir programla Türkiye’ye taşıdı. Sn. Bülent Ecevit’in 70’ler siyasetindeki belirleyici rolünü, Halk Ekmek Fabrikası’nın kurucusu Ahmet İsvan’ı, ittifak siyasetini Meclis’e taşıyarak elini taşın altına koyan SHP’yi, 1989’da icrayı devralan belediye başkanlarımızı burada anmak isterim.

CHP, gururla söylüyorum ki, darbelerle kesintiye uğrayan demokrasi tarihimizde sosyal demokrasi bayrağını hem muhalefet siyasetinde hem de belediyeler üzerinden icrada fedakârca taşımıştır. Yine CHP, kurucu irade olarak devlet kurmanın tüm yükünü sırtlanmıştır, bugün de yeniden iktidara yürürken değişim iradesi göstermiştir. Bugün halkçı belediyeci icraatımızı ve sosyal demokrat siyaseti ihya etmek için bu özeleştiriyi yapmaya ve prensiplerimizi yeniden, kolektif olarak inşa etmeye ihtiyacımız var.

2023 sonrası CHP ve Değişim: 

2023 Genel Seçimlerinde milletin makus talihini yeniden yenme başarısını gösteremediğimiz için parti olarak güçlü bir özeleştiriyle değişim sürecine girdik. Sözcüklerin siyasal ağırlığını kaybettiği ve hamasi, öfkeli, kutuplaştırıcı siyasal söylemlerin malzemesi haline geldiği bir siyasal bağlamda CHP’nin değişim iradesi göstermesi, bir asırlık siyasal tecrübenin olduğu kadar son 5 yılda yerel yönetimlerde yaşanan yoğun icracı sürecin verdiği özgüvenin ürünüdür. 

10 ay içinde yerel seçimlere girdik, birinci parti olduk, bu süreçte değişim vaadimizin peşini asla bırakmadık. Belediye Başkanı adaylarımızın belirlenmesinden stratejik planlarımızın veri temelli sosyal politikalar eksenine oturtulmasına kadar hem siyasette hem icrada CHP değişim için kararlılığını gösterdi. Kurultaylarla ana ve ara kademe yöneticilerini değiştirdi, Olağanüstü Tüzük Kurultayına gitti. 

Müstesna Halklaşma:

Partinin yapısal dönüşümünü katılımcı, rekabetçi, şeffaf, eşitlikçi prensiplerle sürdürmek için tüm vatan sathında aidiyet bağlarının çok sağlam olduğu, Sn. Genel Başkanımız Özgür Özel’in çok güzel ifade ettiği gibi “baba ocağı” örgütüyle sürdürmelidir. Örgütün kapıları, şimdiye dek içeriye şüphe ve yılgınlıkla bakmış olan tüm toplumsal kesimlere, kadınlara, gençlere, ardına kadar açılmıştır. Şimdi artık CHP, değişimle kadınların ve gençlerin öncülüğünde halklaşmalı, halkçılığını güçlendirmelidir. Kutuplaşma yorgunu halk da çok uzun süredir duygusal olarak rehin alındığı korku siyasetinden sıyrılıp sosyal demokratlaşmalıdır. 

Bugün artık CHP ve yurttaşlar olarak gururumuzla, acılarımızla, yaralarımızla birbirimizi tanıyoruz. Sn. Ekrem İmamoğlu, Olağanüstü Tüzük Kurultayındaki konuşmasında “Bizler ülkemizin muasır medeniyet kaderine inanmış evlatları, onun bekçisi, geleceğiyiz.” Dediğinde Cumhuriyet kurumlarının ihyasının ne kadar gerekli olduğunu da hatırlatmış oldu. Muasır medeniyet nedir? Yurttaşlar olarak çocuğumuzu okula bırakırken, hastaneye giderken, trafiğe çıkarken, genç yetişkin evladımızı üniversite yurtlarına emanet ederken, evimizin geçimini sağlarken huzur duyabilmektir. Denetleme sistemlerinin varlığının getirdiği güvendir. Siyasette tutarlı, adalette tatmin edici, güvenlikte tüm canlıların yaşamına saygılı, sosyal politikada eşitleyici, dış politikada dengeli ve barışçıl kurumların varlığıdır. Muasır medeniyet, 101 yıl önce Cumhuriyet Halk Partisini kuran prensiplerin yeniden, iyileştirilerek, günümüz koşullarına uyarlanarak, kurumsallaştırılarak ihyasıdır.  

Yaşadığımız tüm acı, adaletsizlik ve olumsuzlukların gölgesinde buruk bir heyecan yaşıyoruz. Halkımızla ortaklaştığımız sancılarımızı dindirmek için sosyal demokrat yönetim prensiplerini, büyük bir zaferle hükümeti yeniden devralıp, devletin normu haline getirmek hedefinde birleşmek zorundayız. 

Özetle, Cumhuriyet Halk Partisi değişir, Türkiye değişir! 

101. yaşımızda partimizin mensuplarını, oy verenlerini, gönül verenlerini kardeşlik ve yoldaşlık duygularımla kutlarım.