Sertaç Eş yazdı: Mühendisler gidiyor, 'Savunmayı kim savunacak?'

Gazetemiz yazarı Sertaç Eş, savunma firmalarının durumunu masaya yatırdı. Eş, bugünkü köşesinde, "Şimdi geldiğimiz noktada sadece bir savunma firmamızdan ayrılan mühendis kadrosu 850 rakamını geçmiş durumda. İrlanda, Hollanda gibi ülkelere gidiyorlar" ifadelerine yer verdi.

cumhuriyet.com.tr

Gazetemiz yazarı Sertaç Eş, "Savunmayı kim savunacak?" başlıklı yazısında, gelinen noktada sadece bir savunma firmasından ayrılan mühendis kadrosunun 850 rakamını geçtiğini belirtti.

Eş köşesinde, mühendis kadrosunun İrlanda, Hollanda gibi ülkelere gittiğini, Hollanda’da bir firmada 350 Türk mühendisin çalıştığına dikkat çekti.

Eş yazısında, "Eindhoven kentinde Türk mühendislerin yaşadığı mahalle oluşmuş durumda. En hüzün verici yönü ise şu: Her giden yeni bir arkadaşını götürüyor. Çünkü gittikleri yerlerde çok iyi maaş alıyorlar, kimse kimsenin sakalına, pantolonuna karışmıyor" ifadelerini kullandı. 

Yazısında konunun iç boyutunu da masaya yatıran Eş, "Savunma firmalarında mutsuz olan insanlar buradan ayrılıyor ve bu firmalara dışarıdan iş yapıyorlar, yeni firma kuruyorlar. Ama yerleşik yapı bozuluyor. Bu firmalar eskiden ODTÜ, İTÜ gibi üniversitelerden mühendis alırdı, diğer üniversitelerden mezun olanlar, “Bizi oraya almazlar” diye bakarlardı. Bu ölçüt artık işlemiyor.

Altay tankı konusu çok tatsız. Uğruna ihaleler geciktirilen, seri üretim işini vermek için her şey yapılan iş insanı, firmasını elden çıkardıktan sonra iktidar partisini de terk edip yeni bir partiye üye oldu. Motor üretimi konusuna sistematik yaklaşmak kimsenin aklına gelmiyor. Oysa bu konuda belli bir aşama kaydeden TEİ Eskişehir’de duruyor.

Yurttaşların gönülden bağışlarını da yönlendirdikleri bu kurumları artık SADAT projelerine sponsor olma konumundan hızla çıkarmak gerekiyor" ifadelerine yer verdi.

Yazı şu şekilde:

"Uzun savunma muhabirliğimiz döneminde savunma sanayisi ile de yakından ilgilenmeye çalıştık. Türkiye’nin göğsünü kabartan bazı gelişmelerin bire bir tanığı olduk. Her geçen gün yeni bir sistemin başarılı deneme haberini alınca mutlu olmamak elde değil.

Ancak bir süredir, bu firmalardan hoş olmayan bilgiler gelmeye başladı. Çalışanların yaşam tarzını, meşrebini sorgulayan, teknik boyutu çok geri planda olan, kamuoyunda çokça dile getirilen cemaat-tarikat yapılanmalarından güç alan bazı “yöneticiler” görevlendirilmiş.

Bu kişilerin çalışanlara yaklaşımı nesnel ve somut ölçütlerle örtüşmüyor. Bir anda 20’nin üzerinde üst düzey yönetici görevinden alınıyor, yerlerine yenileri getiriliyor. İpin ucu öyle bir kaçıyor ki Türkiye’nin çok önemli projelerini yöneten isimlere kadar görevden almalar yayılıyor. Örneğin ABD’li Skorsky firması Türkiye’de bazı ortaklarla büyük işler yapıyor. Bu firmanın yürüttüğü projenin Türkiye tarafındaki sorumlusu da “Sonucu ne olur” diye düşünülmeden görevden alınıyor. Türkiye’den kimse karşı çıkamıyor ama ABD’li firma tepki gösteriyor. Yürütülen ortak işlerde uyum ve eşgüdümün sağlandığını, projenin orta yerinde böyle bir görevden almanın nelere yol açacağı, nesnel ve somut olarak anlatılıyor. Sonra genel müdür, görevden uzaklaştırılan yöneticinin evine gidiyor, özür diliyor ve görevine dönmesini istiyor.

Başka bir haber şöyle... Kamuoyunda bazı yandaş bürokratların farklı yerlerden yedi maaş aldıkları sık sık gündeme geliyor. Bu konumda olanlara yeni isimler ekleniyor. Ancak savunma sanayisi alanındaki bir firmanın genel müdürünün toplamda 350 bin TL düzeyinde maaş aldığı da yaygın söylenti.

Hacim Kamoy’larla başlamıştı ulusal savunma oluşturma girişimi... O ekolden gelen Fuat Akçayöz, Özcan Kahramangil, Faik Eken gibi isimleri anımsıyoruz. Stinger füzelerini kaideye monte ettiklerinde, tanka hareket halinde atış yeteneği kazandırıldığında, sayısal tabanlı telsizler, radarlar geliştirildiğindeki heyecanları halen gözlerimizin önünde.

Şimdi geldiğimiz noktada sadece bir savunma firmamızdan ayrılan mühendis kadrosu 850 rakamını geçmiş durumda. İrlanda, Hollanda gibi ülkelere gidiyorlar. Hollanda’da bir firmada 350 Türk mühendis çalışıyor. Eindhoven kentinde Türk mühendislerin yaşadığı mahalle oluşmuş durumda. En hüzün verici yönü ise şu: Her giden yeni bir arkadaşını götürüyor. Çünkü gittikleri yerlerde çok iyi maaş alıyorlar, kimse kimsenin sakalına, pantolonuna karışmıyor.

Bir de konunun iç boyutu var. Savunma firmalarında mutsuz olan insanlar buradan ayrılıyor ve bu firmalara dışarıdan iş yapıyorlar, yeni firma kuruyorlar. Ama yerleşik yapı bozuluyor. Bu firmalar eskiden ODTÜ, İTÜ gibi üniversitelerden mühendis alırdı, diğer üniversitelerden mezun olanlar, “Bizi oraya almazlar” diye bakarlardı. Bu ölçüt artık işlemiyor.

Altay tankı konusu çok tatsız. Uğruna ihaleler geciktirilen, seri üretim işini vermek için her şey yapılan iş insanı, firmasını elden çıkardıktan sonra iktidar partisini de terk edip yeni bir partiye üye oldu. Motor üretimi konusuna sistematik yaklaşmak kimsenin aklına gelmiyor. Oysa bu konuda belli bir aşama kaydeden TEİ Eskişehir’de duruyor.

Yurttaşların gönülden bağışlarını da yönlendirdikleri bu kurumları artık SADAT projelerine sponsor olma konumundan hızla çıkarmak gerekiyor."