Şenal Sarıhan, Cumhuriyetin kadın hakları açısından getirilerini Cumhuriyet'e anlattı: 'Eşitliğe atılan ilk adım'

29 Ekim Kadınları Derneği Başkanı Şenal Sarıhan, cumhuriyetin ilanının kadın haklarına katkılarına ilişkin, “Kadın ve erkeğin eşitlenmesinin ilk adımıydı. Bu gökten düşmüş bir bağışlama değil, kadınların kurtuluş mücadelemize yaptığı olağanüstü katkının sonucuydu” dedi. Sarıhan, kadınların giyimi-kuşamı üzerinden yapılan referandum tartışmasına ilişkin de “Kadının insan hakları da genel anlamıyla insan hakları da referanduma konu olamaz” yorumunu yaptı.

Sarp Sağkal

29 Ekim Kadınları Derneği Başkanı Sarıhan, cumhuriyetin ilanının 99. yıldönümünde cumhuriyetin kadın hakları açısından getirilerine ve güncel siyası tartışmalara ilişkin Cumhuriyet’e konuştu.

Kurtuluş Savaşı’nda kadınların ve erkeklerin eşit emek harcadığını vurgulayan Sarıhan, “Cumhuriyetin ilanından sonra yapılan devrimlerle önemli adımlar atıldı. Bir rejimde kadınları en çok koruyacak değer laikliktir. Laik bir ülke olabilmek için de ilk adımı Üç Devrim Yasası olarak nitelendirilen yasalar olarak görmeliyiz. Yani hilafetin kaldırılması, Şerriye ve Evkaf Vekaleti’nin kaldırılması ve Tevhid-i Tedrisat Yasası. Bu yasalar artık ülkede dinsel kuralların değil doğrudan doğruya laik kuralların hakim olacağını gösterdi.1926’da Medeni Kanun’un yürürlülüğe girmesiyle de kadınları baskıcılığa karşı koruyan ve sosyal alanlarda kadınların eşitliğini sağlayan düzenlemeler yürürlülüğe girdi” ifadelerini kullandı.

Medeni Yasa’nın getirilerinden örnekler veren Sarıhan, “Ailede erkeğin birden çok evlilik yapmasına izin verilmesinin kalkması, kadınlara çalışma hakkı gibi hakların verilmesi çok önemliydi. Bundan sonra da kadınlar seçme ve seçilme hakkı kazandı. Bunlar hep cumhuriyet devriminin kazanımlarıdır” diye konuştu. 

‘KADINLAR KAZANDI’

Cumhuriyetin kurucularının bu yasaları yaparken yeniliklere de açık olduğunu söyleyen Sarıhan, “Özellikle kadın ve erkeği eşitlediğini ifade ettiğimiz Medeni Yasa’nın gerekçesinde o dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, ‘Biz mecelleden vazgeçtik çünkü o dini değerler üzerine kurulmuştur. Oysa yaşam yürür, yürüyen yaşam yeni gereksinimler yaratır. Bu çerçevede de dünyaya dünya gözüyle bakmak gerekir. Biz bugün bu yasal düzenlemeleri yapıyoruz ama yarın daha iyi düzenlemeleri kaleme alacaksınız. Yürüyen yaşamın ihtiyaçlarına göre yeni düzenlemeler gerekir. Yani yeni yasalar yapmanız gerekir’ demek istiyordu” yorumunu yaptı.

Yasanın içselleştirilememesi nedeniyle sıkıntılar yaşandığını söyleyen Sarıhan, “Uygulamada kadın ve erkek arası eşitsizlik sürdü. Bu nedenle kadınlar yoğun mücadele verdi. Bu sayede hem anayasada hem Medeni Yasa’da da değişiklikler oldu. Mesela 1926 yasasında ‘Ailenin reisi erkektir’ diyordu. Demokratik bir kurumda reislik değil eşitlik söz konusu olur. Kadın ve erkeğin eşitliği sonradan kadınların mücadelesiyle söz konusu oldu” örneğini gösterdi 

‘İLK ADIM CUMHURİYETTİ’

Kadınların mücadelesinin ilk adımının da cumhuriyetin ilanı olduğunu vurgulayan Sarıhan, şunları kaydetti:

“29 Ekim cumhuriyetin ilanı kadın ve erkeğin eşitlenmesinin ilk adımıydı. Bu gökten düşmüş bir bağışlama değil, kadınların kurtuluş mücadelemize yaptığı olağanüstü katkının sonucuydu. Kadınlar cephede savaştı, saldırılara uğradı, evini korudu ve hak ettiğini cumhuriyet devrimleriyle aldı. Bugün ne yazık ki cumhuriyetin 100. yılına girerken toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanamadığını görüyoruz. Özellikle son 20 yıllık iktidarın kadın haklarını geriye çektiğini, bugün hâlâ iktidar ve muhalefet partilerinin kadının giyimi kuşamı üzerinden siyaset yapmaya çalıştığı bir dönemdeyiz. Oysa bu bir haktır ve siyasete konu edilemez. Demokratik toplumlarda bireylerin haklarının teslimi şarttır.”

‘REFERANDUMA KONU OLAMAZ’

Öte yandan, bugün kadınların giyim-kuşamı üzerinden sürdürülen referandum tartışmalarını da değerlendiren Sarıhan, “Kadının insan hakları da genel anlamıyla insan hakları da referanduma konu olamaz. Demokratik bir yapıya sahip olduğunu iddia eden devletler bu hakkı teslim etmek zorundadır. Bugün anayasanın 90. Maddesi’nde uluslararası sözleşmelerin anayasayla çelişmesi durumunda uluslararası sözleşmelerin geçerli olduğu ifade edilir. Bu çerçevede bir insan hakkını referanduma koymak demek son derece geri bir uygulamayı davet etmek olur. Bunu kabul etmek ve makul görmek mümkün değil” tepkisini gösterdi.

Kadınların bugünkü mücadelesine de değinen Sarıhan, “Bugün öyle bir noktadayız ki mevcut iktidara ‘Yasalara dokunma, uygula’ diyoruz. İstanbul Sözleşmesi’ni Cumhurbaşkanı feshetti ve binlerce kadın davacı oldu. Sözleşmenin yeniden girmesi için hak savunuculuğu yaptılar. İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili talep de sözleşmenin kadınları yaşattığı yolundaki söylemleridir” dedi.