Sansür yasasının ardından siyasiler arasında ilk kez Kılıçdaroğlu'na dava açıldı: 'Söylenen tam da buydu'
‘Sansür Yasası’nın’; en çok tartışılan ve iptali için Anayasa Mahkemesi’ne taşınan, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” düzenlemesi; siyasiler arasında ilk kez CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkındaki suç duyurusunun gerekçesi oldu. Emniyet Genel Müdürlüğü, “Kirli parayı yani milyar dolarları, yani uyuşturucu paralarını Türkiye’nin cari açığını finansmanında kullandılar” açıklamasını yapan Kılıçdaroğlu hakkında, “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” suçlaması ile dava açılmasını istedi.
ANKAAylarca tartışılan, “Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, 13 Ekim’de; TBMM’de kabul edilerek yasalaştı.
Kamuoyunda “Sansür Yasası” olarak bilinen düzenleme, 18 Ekim’de Resmi Gazete’de yayınlandı ve yürürlüğe girdi. CHP, aynı gün; teklifi, en çok tartışılan 29. maddesinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması talebi ile Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı.
“Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” suçunu düzenleyen madde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörmesiyle teklifin en çok tartışılan düzenlemesi olmuştu. Muhalefet; seçim öncesinde bu yasanın, muhalefeti susturmayı amaçlayan bir sansür düzenlemesi olduğu tepkisini göstermişti.
İLK KEZ KILIÇDAROĞLU HAKKINDA DAVA AÇILMASI İSTENDİ
Anayasa Mahkemesi’nin yürürlüğünün durdurulması ve iptali talebine ilişkin başvuruda, ilk incelemeyi tamamlayarak esastan inceleme aşamasına geçtiği düzenleme, siyasiler arasında ilk kez; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında hazırlanan ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan suç duyurusunda dava talebine dönüştü.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 31 Ekim akşamı; yeni bir video yayınlamış sokaklarda giderek yaygınlaştığını belirttiği uyuşturucuya karşı vatandaşları uyarmış, hükümeti eleştirmişti. Kılıçdaroğlu, “Her türlü kara paranın ülkeye girmesine göz yumdular. ‘Getir, nereden getirirsen getir, kaynağını sormayacağım’ dediler ve bu kirli parayı yani milyar dolarları, yani uyuşturucu paralarını Türkiye’nin cari açığını finansmanında kullandılar… Gelelim ‘Okul önünde yakaladığınız uyuşturucu satıcısının bacağını kırın’ diyen namıdiğer Fotoroman Süleyman’a. O da Fotoromancı ya, Saray da çok iyi biliyor ki bu uyuşturucuları kendileri davet ettiler bu ülkeye. ‘Paralarınızı getirin, her şeye göz yumacağız’ dediler ve göz yumdular. Bunlar onunla bununla poz veren, gençlerin diliyle söyleyeyim ‘Breaking Bad Süleyman’ ülkenin çocuklarının zehirlenmesine göz yummuştur. Yazıklar olsun onlara” demişti.
Türkiye’de bir metamfetamin salgını var. Sarayın düzeni bu salgını besliyor. Bakmayın “okul önünde uyuşturucu satanın bacaklarını kırarız” palavrasına. Bugün size Sarayın kara para ile bu zehiri nasıl sokaklarımıza davet ettiğini anlatacağım. Kirli paranın sonucudur bu. pic.twitter.com/llUggksdDJ
— Kemal Kılıçdaroğlu (@kilicdarogluk) October 31, 2022
SALICI, “BİZ ORADA SANA SÖYLÜYORUZ SÜLEYMAN SOYLU” DEMİŞTİ
CHP yöneticileri, Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarının Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı veya İçişleri Bakanlığı’nı değil, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kendisini işaret ettiğini belirttiler. CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı da dün yaptığı açıklamada; “Türkiye’de bir yandan uyuşturucu paraları geziyor bir yandan uyuşturucu baronları kol geziyor. Peki bunları koruyan kim? Fotoroman Süleyman. Yok efendim biz ‘jandarmamızı polisimizi suçlamışız.’ Hadi oradan! Biz kime neyi söylediğimizi biliyoruz. Biz orada sana söylüyoruz Süleyman Soylu” demişti.
Açıklamaların ardından Emniyet Genel Müdürlüğü, dün Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulundu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Parlamenterler Soruşturma Bürosu’na sunulan dilekçede, Kılıçdaroğlu hakkında; Sansür Yasası teklifinin 29. maddesi ile Türk Ceza Kanunu’na eklenen “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” başlıklı 217/A maddesi gerekçe gösterilerek dava açılması istendi.
Kılıçdaroğlu’nun, “Kirli parayı yani milyar dolarları, yani uyuşturucu paralarını Türkiye’nin cari açığını finansmanında kullandılar” açıklamaları ile ayrıca “hakaret”, “iftira”, “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin Kurum ve Organlarını Aşağılama” suçlamaları ile yargılanması talep edildi.
“İÇİŞLERİ BAKANIMIZIN TOPLUM NAZARINDAKİ İTİBARINI ZEDELENMEYE ÇALIŞMIŞTIR”
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün suç duyurusunda, özetle şu iddialar öne sürüldü:
“Teşkilatımızın yasalara uygun olarak değil de belli organize suç gruplarıyla birlikte hareket ettiği algısı oluşturulmaya çalışılmış ve Emniyet Teşkilatımızı, Sayın İçişleri Bakanımızın toplum nazarındaki itibarını zedelenmeye çalışmıştır. Bahse konu video içeriğinde açık bir şekilde uyuşturucu ticareti yapan suç örgütleriyle mücadele yapılmadığı, uyuşturucu imali ve ticaretine, uyuşturucu kaçakçılığına göz yumulduğu ve bunun sonucu olarak da kara paranın aklandığını iddia ederek gerçeklikten uzak, soyut ve mesnetsiz ifadelerle İçişleri Bakanlığımız ve Emniyet Genel Müdürlüğümüz suçlanmaktadır. Diğer taraftan yapılan paylaşım ile Türk Ceza Kanunu’nun 217/A’da ‘Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ başlıklı maddesinde, ‘Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır’ şeklinde düzenleme gereği kullanılan ifadelerde cezai sorumluluğunun bulunduğunun kabulü gerekmektedir.”
CELAL ÇELİK: “SÖYLENEN TAM DA BUYDU”
Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün suç duyurusu ile ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bizim haklılığımızı açığa çıkarıyor. O yasa maddesinin, o aparatın; tamamen siyasilere, ifade özgürlüğüne yönelik olarak kısıtlama anlamında uygulanacağını ortaya koymuş oldular. Söylenen tam da buydu. Bizim argümanların haklılığını bütünüyle açığa çıkarmış oluyor bu adım.”
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün suç duyurusunu şikâyet edeceğini belirten Çelik, “Siyasileştiler. Kurumların siyasileşmesi tarihte görülmüş bir şey değil. Yani bir siyasiyi, ana muhalefet partisi genel başkanını; siyasi mülahazalarla şikâyet etme cüretini ortaya koymuş olmaları görevlerini kötüye kullandıklarını açığa çıkarıyor” dedi.
BOZDAĞ 5 ŞART SAYMIŞ VE “BİRİ BİLE OLMAZSA SUÇ OLMAZ” DEMİŞTİ
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Sansür Yasası’nın söz konusu maddesi ile ilgili şu değerlendirmeyi yapmıştı:
“Özel kasıt aranıyor. Ülkenin iç dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlıkla ilgili bir konu olacak. Gerçeğe aykırı, yalan, asılsız bir bilgiyi, ülkenin kamu barışını bozmaya elverişli şekilde, sokakları hareketlendirmek, halkı ayaklandırmak, kriz, kaos ortamları oluşturmak için yapacaksın ve aleni yapacaksın. Suçun oluşması için bu beş şartın bir araya gelmesi gerekecek. Biri bile olmazsa suç olmaz.”