Özel'e 'Zaten ordayız' diyen Erdoğan'a pazardaki yurttaş isyan etti: 'Yaşama şansımızı elimizden aldı'
CHP lideri Özgür Özel'in "pazar ziyareti" çıkışı, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanıt vermesiyle siyasetin gündemine girdi. İstanbul'da bir semt pazarında ise yurttaşlar, pahalılığın geldiği noktayı "Tayyip yaşama şansımızı elimizden aldı", "Milletin canına okudular. Çoluk çocuğu doyuramıyoruz" diyerek dile getirdi.
Asgari ücrete beklenen zam, emekli maaş artışı için talepler ve cep yakan enflasyon tüm yurttaşın ana gündem maddesi olmaya devam ediyor. Hafta sonu İstanbul'da pazar yerini ziyaret eden CHP Genel Başkanı Özgür Özel partisinin grup toplantısında, “Tayyip Bey bir pazara gidebilir mi? Bu milletin arasına karışıp ‘Geçinebiliyor musunuz’ diye sorabiliyor mu? Soramıyorsa sandığa gidecek, erken seçime gidecek” demişti. Özel'e yanıt veren AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise "Oraları kendimiz ve ilgili arkadaşlarımızla zaten geziyoruz. Hiç endişe etme, biz oralardayız. Marketleri, pazarları boş bırakmayız" şeklinde konuşmuştu.
Bayrampaşa Altıntepsi semt pazarındaki yurttaşlar, ''Karşınızda pazar ziyaretine gelmiş Sayın Erdoğan'ı görseniz ne söylemek istersiniz" sorusunu yanıtladı. Erdoğan'ın sadık seçmeni olduğunu belirten bir yurttaş, "Yaşama şansımızı aldı elimizden, onu söylerdik'' dedi. Bir diğeri ''Emekliyiz, evimiz kira. Zor durumdayız. Aynısını söylerim kendisine de. Ekonomiyi düzeltsin, ziraate önem versin'' diye konuştu.
Pazarda görüşlerini dile getirmek için toplanan bazı yurttaşlar da fiyatların yüksekliğini ve geçim sıkıntılarını vurgulayarak erken seçim istediklerini söyledi. "Milletin canına okudular. Çoluk çocuğu doyuramıyoruz. Yazıktır. Cumhurbaşkanı diye hakkı yok bizi böyle ezmeye" diyen bir yurttaşa, bir başkası pazarın yanındaki okulu işaret ederek katıldı ve "Gidin bakın kaç çocuğun yanında yemek var, beslenme ne koymuşlar. Bu pazarda gördüğünüz kuru kalabalık" dedi.
İşte pazardaki yurttaşların pahalılık isyanı:
"FİYATLARI GÖRÜYORSA NASIL KABUL EDEBİLİYOR?"
Aysel Ertürk: Yaşama şansımızı aldı elimizden. Onu söylerdik. Bir Tayyipçi olarak bunu söylüyorsak düşünün artık. Bizim kendi çocuklarımız var onlar iş bulamıyorlar. Suriye'den gelenler sigortasız çalıştıkları için bizimkilere iş yok. Hep bunların başı Tayyip'tir. (Emekli maaşı) 50 bin lira yapmaları lazım. Çok düşük. Gerçi yapsa ne? Zamdan öncesi fiyatları yükseltiyorlar, zam aldıktan sonra yine yükseltiyorlar. Hep aynı düzeyi, hiç rahatlama yok.
Emekli Raşit Vardar: Her şey çok pahalı. Maaşlar çok düşük. Durumlar bayağı vahim. Bu konuda biraz duyarlı olmasını söyleyebilirim kendisine. Bilmiyorum kendisi hiç pazara falan çıkıyor mu, böyle alışveriş yapıyor mu? Nasıl kabul edebiliyor böyle bir şeyi? Açlık sınırının altında bir asgari ücret, açlık sınırının altında bir emekli maaşı. Pazardaki fiyatları o da görüyorsa bilmiyorum nasıl kabul edebiliyor böyle bir şeyi? Bayağı kötü bir durum. Düzeleceğini zannetmiyorum. 22 yıldır düzeltemeyenin, hatta 22 yılda bu hale getirenin düzeltebileceği akıl dışı bir şey bana göre. İşin kötüsü en ucuzu en kötüsü olmuş oluyor. Hele gıda ürünlerinde, peynir, süt ürünleri, et ürünleri, onların ucuzu biraz da sağlık açısından da tehlikeli olmalı. Kim bilir içinde ne var? Tabii biz de ucuz diye onu alabiliyoruz. Sağlığımız da biraz tehlikede.
"KENDİ SARAYLARDA OTURSUN"
Habibe Balcı: Her şeyi söylemek isterdim. Keşke çıkabilse karşıma, karşısına çıkabilsek yani. Kendi saraylarda yatsın, otursun. Vicdanı rahatsa çok güzel yani. Biz 12,5 maaşla hem kira ver hem pazara çık, geçinmeye çalış yani. Onlar sefasını sürsünler. Vicdanına bırakıyoruz artık.
Emekli Harun Bora: Emekliler geçinemiyor. 8 bin lira kira veriyorum. Şu an gelen fatura 2 bin lirayı geçti. Geçinmek oldukça zor. 12 bin 500 lira hiçbir şeye yaramıyor. Lütfen onu artırsınlar. 20 bine çıkarsanız bu ekonomide yine yetmiyor.
Havva Nalbant: Kimse bir şey alamaz. Aldığımız otlar bile çok para. Her şey çok pahalı. Kimse memnun değil. Bizlerin halinden anlasın isteriz. Edoğan bu halkın içine girsin isterim. Bu pahalılığı görsün. İnsanlar ne kadar zor durumda. Bir anne evladına bir et alamadıktan sonra, bir yemek veremedikten sonra ne kıymeti var? İnsanlar çok zor durumda. Kimse memnun değil, yaşantısından ama ne yapsın, bak geziyor, kimse istediğini alamıyor. Büyüklerimizin hepsi bu pahalılığı biliyor ama hiç birinin işine gelmiyor. Halkı dinleyecek, insanların mağduriyetini dinleyecek. İnsanların ne halde olduğunu görsünler. Bir yeşillik bir sebze alamaz hale geldi insanlar.
"SEÇİM İSTİYORUZ SEÇİM"
-Uçuyor fiyatlar. Emekliyiz, zor durumdayız. Evimiz kira. Zor durumdayız. Aynısını söylerim kendisine de, ekonomiyi düzeltsin. Ziraate önem versin, çünkü böyle şeyler en pahalı.
-Fiyatlar yüksek. Sistemi tamamen bozdu. Bunu düzeltebileceğini de hiç tahmin etmiyorum. Durum fena.
-Bizim aldığımız gibi o da alsın derim. Çantalar boş eve gidiyoruz. Her şey pahalı. Torbama bak, 3 parça aldım, dünyanın parasını verdim. Emekliler aç.
-Bir tane marul 30 lira, seçim istiyoruz seçim.
-Seçim istiyoruz. Milletin canını okudular. Olur mu böyle şey? Evinde kazan kaynıyor, bizde de kemik kaynıyor. Çoluk çocuğu doyuramıyoruz. Yazıktır. Cumhurbaşkanı diye hakkı yok bizi böyle ezmeye.
-Çok pahalı. Olmaz yani. Bir marul 45-50 lira. 50 liradan aşağı bir şey yok. Bakan Şimşek bir de gelsin pazarları dolaşsın enflasyon var mı yok mu diye.
"SÜPER KAHRAMANLIĞI DA GEÇTİLER"
- Yan taraftaki okula gidin bakın, kaç tane çocuğun yanında yemek var, beslenme ne koymuşlar. Bu pazarda gördüğünüz kuru kalabalık. 50 lira elma. Bir çocuğa bir elma yediremeyecekse bu millet... Emekli insanlar veya asgari ücretle çalışıp kirada oturan insanlar, bunlar süper kahramanlığı da geçtiler artık.