Ortadoğu uzmanı Peköz: "Ankara, Suriye'den çıkmaya hazırlanıyor"

Ortadoğu uzmanı Dr. Mustafa Peköz, Türkiye'nin, Suriye politikasında radikal değişikliklere gideceğini söyledi. Peköz, "Ankara, Suriye'den çıkmaya hazırlanıyor" ifadelerini kullandı.

cumhuriyet.com.tr

İç savaşın 11 yıldır devam ettiği Suriye'de, Türkiye'nin nasıl bir politikayla devam edeceği tartışma konusu oldu. 

Konuyla ilgili Independent Türkçe'den Abdulhakim Günaydın'a konuşan ortadoğu uzmanı Dr. Mustafa Peköz, Türkiye'nin, Suriye politikasında radikal değişikliklere gideceğini söyledi.

Ankara'nın Suriye politikası, Suriye'nin geleceği, Kürtler ve İdlib ile ilgili açıklamalarda bulunan Peköz, "Türkiye'nin krize dönüşen politikasının merkezinde Suriye bulunuyor" diye konuştu. "Ankara, Suriye'den çıkmaya hazırlanıyor" diyen Peköz, "ABD ve Rusya, Suriye sorununun çözümü için anlaştı" diye bleirtti.

Peköz'e sorulan sorular ve yanıtları şöyle:

- Geçen günlerde "Ankara, Suriye'den çıkmaya hazırlanıyor" adlı bir makale kaleme aldınız. Ankara'nın Suriye'den çıkışı zorunlu kılan gerekçeler neler?

Bu soruya birkaç satırla cevap vermek oldukça zordur. Sorunun yanıtı, Türkiye'nin Ortadoğu stratejisi ve yönelimleriyle doğrudan ilişkilidir. Türkiye, Ortadoğu'daki stratejik dengeleri belirleyen 4 ülkeden biridir. Bölgesel dengelerin değişmesine paralel olarak kendisine özgür bir strateji oluşturmak istedi. Bu nedenle son 10 yıldır agresif ve yayılmacı bir dış politika izlemeye çalışıyor. Bölgede NATO'nun tek üyesi olan Ankara, askeri gücünü politik etki alanının genişletilmesinde önemli bir faktör olarak ön plana çıkartı. Irak, Suriye, Libya, Doğu Akdeniz'de küresel güçlerin stratejik politikalarını ve bölgesel ilişkileri hesaba katmadan kendisine göre belirlediği bir stratejiyi uygulamaya çalıştı. 

- Peki, ne oldu?

2020 yılının sonbaharından itibaren Doğu Akdeniz'de önemli oranda geri adım attı. Dahası ABD ve Avrupa Birliği (AB) merkezli NATO'nun doğrudan veya dolaylı uyarıları sonucu Doğu Akdeniz stratejisini önemli oranda terk etmek zorunda kaldı. Libya ile kurduğu 'Mavi Vatan', Akdeniz saha anlaşması artık bir önemi kalmadı. Libya üzerinden kurmaya çalıştığı hakimiyeti önemli oranda terk etti. NATO'nun çekilmesinden sonra Afganistan'da kalmak için bütün olanaklarını kullanmasına rağmen askeri güçlerini çekmek zorunda kaldı. Türkiye'nin Irak politikası dahası Irak Kürdistan Bölgesi'nin (IKB) sınırları içerisinde PKK'ye karşı güvenlik gerekçesiyle kurduğu bir kısım askeri üslerin kapatılması için Ankara yoğun bir diplomatik baskı altına alınmaya başlandı.

"TÜRKİYE'NİN KRİZE DÖNÜŞEN POLİTİKASININ MERKEZİNDE SURİYE BULUNUYOR"

Erdoğan'ı iktidarda tutan ve aktif olarak destekleyen güçler, AKP'nin Ortadoğu politikasının merkezine doğrudan Suriye'yi koydu. Türkiye'nin krize dönüşen politikasının merkezinde Suriye bulunuyor. 2012'de Suriye'nin iç politik sürecine doğrudan müdahil olan Ankara, Esad rejimini devirmek ve kendisine yakın bir İslamcı iktidar kurmak için askeri, politik ve diplomatik olarak bütün gücünü kullandı. AKP iktidarı çok açık bir şekilde küresel İslamcı cihatçıları kendisine 'ittifak gücü' olarak seçti. Böylelikle, Suriye'de oluşan iç politik kaosun etkisiyle doğrudan askeri olarak Suriye'nin iç sınırlarına müdahale ederek kalıcılaşmak istedi. Askeri güçle kontrol altına aldığı, İdlib, El Bab ve Afrin'i fiilen Türkiye'nin bir toprak parçası gibi düzenlemelere gitti. Öyle ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İdlib'i kaybedersek Hatay'ı kaybederiz" gibi çok ciddi iddialar ileri sürdü.  

"TÜRKİYE KİMİN ADINA BÖLGEDE BULUNUYOR?"

Aynı şekilde ABD-Rusya gibi iki küresel güç Suriye'nin politik denklemini belirliyor. Kamışlı adına ABD, Şam adına Rusya görüşmeleri yürütüyor. Peki Türkiye kimin adına bölgede bulunuyor? İslamcı cihatçı örgütleri temsil edebilir mi? Edemez. Suriye denkleminde küresel dengeler ve ilişkilere bakıldığında sanıldığı gibi Ankara'ya ciddi bir rol biçilmiyor. Biden'ın özellikle Suriye politikası son derece önemlidir. Biden yönetimini oluşturanlardan ABD Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı, CIA Başkanı ve Kuzey Afrika-Ortadoğu Temsilcili olan kişilerin Obama döneminde ikinci dereceden bürokratlar olarak Obama'yı Kürtlerle ittifak kuran ekip olduğunu unutmamak gerekir. Böylelikle ABD'nin Rojava politikası, Ankara'nın beklentilerinin çok dışında kaldığını söylemek yanlış olmaz.

- İdlib'deki gerginlik nasıl sona erer. Buradaki silahlı grupların geleceği ne olur?

İdlib'de kısa vadeli gerginlik sağlanabilir ama bunun hiçbir önemi yok. Belirleyici olan İdlib'in kimin kontrolünde olacağıdır. Bu nedenle İdlib'de gerginliğin sona ermesinin tek bir yolu var: 'Radikal İslamcı örgütlerin' bölgede çıkartılmasıdır. Soçi'de Ankara/Erdoğan ile Moskova/Putin arasında yapılan anlaşmada "İdlib'deki Radikal İslamcı örgütlerin elinde bulunan ağır silahların toplanması ve ılımlı-radikal İslamcıların ayrıt edilmesi görevini" Türkiye üstlenmişti. Birkaç gün önce Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov yaptığı basın toplantısında 'Türkiye'nin yükümlülüklerini yerine getirmediğini' açıkça ifade etti. Silahlı grupların geleceğini birkaç yönde değerlendirebiliriz: Birincisi, Ankara almış olduğu yükümlülüklere bağlı olarak bu güçleri silahsızlandırır ve Suriyeli grupları iç politik ortama adapte eder, yabancı güçleri bölgeden çıkartır. Bu sorumluluk tamamen Ankara'ya aittir. Bu olmazsa bir operasyonla tasfiye edilmeleri gündeme gelecektir. Ayrıca şöyle bir tartışma yapılmaya başlandı: Özellikle İdlib'de koşullanmış bulunun ‘silahlı radikal grupların Afganistan'a gönderilmesi olasılığıdır. Böyle bir olasılık pek gerçekçi değil hem de uygulanması mümkün görünmüyor. Suriye'ye hakim olan Rusya'nın ve Çin'in hiçbir şekilde buna izin vereceklerini sanmıyorum.