Orhan Bursalı'dan 6 muhalefet liderinin buluşmasına: 'Dağ fare doğurdu'
Gazetemiz yazarı Orhan Bursalı, muhalefetin yeni sistem çalışmalarını ve 'Ahlalıbel Zirvesi'nden çıkan mutabakat metnini değerlendirdiği yazısında "Bence dağ fare doğurdu" eleştirisinde bulundu.
cumhuriyet.com.trGazetemiz yazarı Orhan Bursalı, Ankara'da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun çağrısı üzerine 6 muhalefet partisi liderinin gerçekleştirdiği zirveden çıkan açıklamayı eleştirdi.
Bursalı, "Milleti iktidardan lütuf bekleyişi içine sokmayın, koşun!" başlıklı yazısında, zirveden sonra yayımlanan mutabakat belgesi için "Bence dağ fare doğurdu" değerlendirmesinde bulundu.
"Güçlendirilmiş parlamenter sistem"in aylardır konuşulduğunu belirten Bursalı, "Hâlâ o noktadalar. Üst yapı değişikliği üzerine tartışma ve bekleyişler sürdükçe seçmene daha büyük güven verildiği mi düşünülüyor?" diye sordu.
Mevcut cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin Millet İttifakı'nın olası iktidarında dahi en az iki yıl fiili olarak yürürlükte kalabileceğine dikkat çeken Bursalı, "Elde edeceğiniz başkanlık sistemi yetkilerini belki de en az bir yıl boyunca ve büyük bir hızla kullanmak zorunda kalacağınızı görmezseniz, devletin tokmağının başka ellerde olacağını görürsünüz. “Biz geldik, tüm bürokrasi bize uyar” düşüncesi, yarıdan fazla hayaldir" uyarısında bulundu.
Sürecin çok yavaş ilerlediğine de vurgu yapan Bursalı, "Çok beklerseniz heyecanı söndürebilirsiniz ve milleti yine iktidardan “lütuflar bekleyişi”ne itebilirsiniz. “Bu felaketten bizi kurtaracak olan Reistir” reklam pompası ile, çöküşe neden olan kişinin kurtarıcı olarak milletin önüne konmaya başladığını görüyoruz" dedi.
Bursalı'nın yazısı şöyle:
"Haftalardır altı lider toplanacaktı, nihayet gerçekleşti, ama mutabakat belgesine bakıyorum, bence dağ fare doğurdu. Hayat koşuyor, zaman şubatı devirdi devirecek; liderler ise durmadan toplantı üzerine toplantıdan sonra geldikleri nokta, hepimizin günlerdir bildiği, parti sözcülerinin, liderlerinin yaptıkları açıklamaların bir özeti oldu. 28’inde daha geniş bir belge açıklanması bekleniyor. Oysa sorunlar yakıcı ve millet acil büyük bir umutlu çıkış beklentisi içinde.
Her şeyde, özellikle böyle önemli anlarda zamanlama çok önemlidir.
Neyi ne zaman millete açıklayacaksınız, çok önemlidir.
Çok beklerseniz heyecanı söndürebilirsiniz ve milleti yine iktidardan “lütuflar bekleyişi”ne itebilirsiniz. “Bu felaketten bizi kurtaracak olan Reistir” reklam pompası ile, çöküşe neden olan kişinin kurtarıcı olarak milletin önüne konmaya başladığını görüyoruz.
Enflasyona nitelikli bir etkisi olmayacağı bilinmesine rağmen mesela KDV indirimi ve büyük reklamı gibi. Mazotta ve gübrede, elektrikte bir KDV indirimine gidilmedikçe, enflasyonun çıkmayı sürdüreceği anlatılabiliyor mu?
Liderler gündeminde “geç kalıyoruz” diye bir madde var mı?
SANKİ HEPSİ HENÜZ İŞİN BAŞINDA GİBİ
Güçlendirilmiş parlamenter sistemi aylardır duyuyoruz. Hâlâ o noktadalar. Üst yapı değişikliği üzerine tartışma ve bekleyişler sürdükçe seçmene daha büyük güven verildiği mi düşünülüyor?
Yoksa seçmene, henüz çok temel bir konuyu bile çözemediler mi dedirtiyor!
Anayasayı değiştireceksiniz, tamam, bu iradenizi görüyoruz.
Peki, bunu ne zaman gerçekleştireceksiniz?
Seçimi kazandınız diyelim, milletin meselesi “Hadi şimdi anayasayı değiştirin mi” olacak?
ANAYASA DEĞİŞİMİ KOLAY OLMAYACAK
Sizin de meseleniz bu olmayacak.
En az iki yıl, belki de 4-5 yıl, yeni seçimlere kadar eski sistem fiili olarak yürürlükte kalabilir.
Meclis’te anayasayı değiştirecek bir çoğunluk (400 milletvekili) yakalamanız, tarihi bir olay olur, işleri kolaylaştırır. Ama bu mucizenin gerçekleşmesi zor.
Elde edeceğiniz başkanlık sistemi yetkilerini belki de en az bir yıl boyunca ve büyük bir hızla kullanmak zorunda kalacağınızı görmezseniz, devletin tokmağının başka ellerde olacağını görürsünüz.
“Biz geldik, tüm bürokrasi bize uyar” düşüncesi, yarıdan fazla hayaldir.
Tüm kilit noktalarda iktidarın yeminli ve yeteneksiz adamlarının oturduğunu şüphesiz ki biliyorsunuz.
ÜST YARGIYI NE YAPACAKSINIZ?
Yoksa tüm zamanı, devletin size alışması için mi harcayacaksınız?
YÖK’ü daha iyi bir üniversite sistemi, rektör değişimleri vb. için hızla kullanacak mısınız, yoksa “YÖK demokratik değil, bu değneği kullanamayız” mı diyeceksiniz?
Parçalı, güven vermeyen bir koalisyon havası mı yaratacaksınız, kendi içlerinde sorun çıkaran; yoksa bütünleşik bir iktidar modeli kurabilecek misiniz?..
Varlığınızın iktidarda sürmesinin kesin garantilerini konuşuyor musunuz? Beş yıllık iktidarın sonrasına mı hazırlık yapıyorsunuz, yoksa beş yıl için mi hazırlığınız?.. İktidar oldunuz, artık kendi payınıza düşeni alabileceğinizin hesabına girmeyeceğinizi bilerek, yine de yazıyorum.
Artık parti payı, çıkarı vb. yok, sadece ama sadece milletin ülkenin çıkarı var anlayışı üzerinde bir fikir birliğiniz olacaktır, şüphesiz!
Bu millet sadece milleti, ülkeyi düşünen, buna göre kararlarını alan siyaset adamlarına özlem içinde...
Bir kısmı öyle değilse ve kendi çıkarının gözetlenmesi gerektiğini düşünse bile bunun yoz - peşkeşçi, yolsuz siyasetçilerin ve uygulamaların yarattığı umutsuzluk ve kötü alışkanlıktan kaynaklandığını öğretmeli, göstermelisiniz."