Meral Akşener Esenyurt'ta konuştu: 'Kulaklarını koparacağız'
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İstanbul Esenyurt’ta, "Kendi partililerimiz, kendi kardeşlerimizin arkasında duracağız. Yamuk yaptıkları zaman da kulaklarını koparacağız" dedi.
ANKAİYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İstanbul’un Esenyurt ilçesinde düzenlenen iftar programına katıldı.
Partisinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Buğra Kavuncu’nun da bulunduğu programda konuşan Akşener, şunları söyledi:
“Ramazan ayı mübarek olsun. Allah tuttuğumuz, tuttuğunuz oruçları inşallah mukaddes kılsın, kabul etsin, ettiğimiz duaları kabul etsin. Allah, ramazanın bereketinden hepimizi faydalandırsın ama yerel seçim var. Seçime gidiyoruz. Bu seçimlere giderken bir karar aldık. Aman Allah’ım. Hem candaşta hem yoldaşta yani iki taraf medyada da söylenmedik hakaret, işitilmedik iftira kalmadı. Hür ve müstakil kararımızın bu kadar rahatsız ettiği bir Türkiye’de demek ki çok doğru bir iş yapmışız.
"NE ESENYURT’MUŞ BE KARDEŞİM"
Ülkemize karşı çok iyi bir iş yapmışız. Bize hakaret edenler, başkalarının gösterdiği adayların karşısında tek kelime etmediler. Ne mutlu ki İstanbul’da ve Türkiye’de, ilçelerimizde hemen hemen her parti kendi adayını göstermek durumunda kaldı. Esenyurt’un bir özelliği var. Esenyurt’ta DEM’leniliyor. Ne Esenyurt’muş be kardeşim. Yolda gelirken şaka olsun diye bir lokanta ya da kafenin üstüne ‘Esencılıs’ yazmışlar. Bunun anlamı ne? Aşırı derecede sığınmacının yer aldığı bir ilçemiz olması. Aşırı derecede düzensiz göçün yer aldığı, yığıldığı bir ilçemiz olması ve bunun getirdiği güvenlik sorununun, bunun getirdiği gençlerimiz arasındaki uyuşturucu sorununun had safhada oluşu, betonlaşmanın had safhada oluşu.
“EYT’Yİ BİZ ISRAR ETTİK, ÇÖZÜLDÜ”
Şimdi otelde kaldık. Kıldık namazlarımızı, geliyoruz buraya. 10 dakikalık yola 25 dakikada geldik. Demek ki beton yığınının içinde bir de ayrıca ne var, trafik var. Düzensiz göç, düzensiz trafik ve mahvolan, mahvedilen gençler... Bütün bunların düzeltilebilmesi için önce Esenyurt’ta, sonra büyükşehirde İYİ Parti’ye oy vermenizi rica ediyorum. Elimi güçlendirin. Elimi tutun ki, nasıl düzeldiğini görün. İYİ Parti’ye güç verin. İYİ Parti’yi güçlendirin. Ben 3 sene boyunca bütün Türkiye’yi ilçe ilçe dolaştım. Hakkari’ye de Edirne’ye de gittim, ilçe ilçe dolaştım. O esnaf esnaf, ilçe ilçe gezdiğim yerlerde aldığım bilgileri, öğrendiğim dertleri anlattım. Arkadaşlarım Allah razı olsun, çözümler ürettiler. İktidar partisine ilettik. Meclis’te ilettik. Kanun teklifi olarak ilettik. Mesela bunlardan bir tanesi enteresan bir biçimde EYT’ydi. EYT’ye söz verilmişti, yerine getirmemişlerdi. Biz ısrar ettik, çözüldü, eksik çözüldü.
"MUHALEFETİN NASIL YAPILDIĞINI GÖRÜN"
Şimdi emeklileri konuşuyorum. Çünkü emekliler aç. Yerel seçimle emeklilerin ne alakası var, diyebilirsiniz. Yerel seçimle emeklilerin çok alakası var. Bir kere belediye başkanlarımız sosyal belediyeciliği yapacaklar, emeklilerimize, gençlerimize, bu konuda ev kadınlarımıza yardımcı olacaklar. Onun ötesinde muhalefet olmak, halkın avukatı olmaktır. İktidar olmak ise hizmet etmektir. Şimdi buradan hodri meydan diyorum. Sayın Erdoğan, 17 gün kaldı. Çıkarın emeklilerin haklarını. Bu bayramda emeklilerimize 7 bin lira ikramiye verin. Emeklilerimize 11 bin lira seyyanen zam verin ve en düşük emekli maaşını asgari ücret seviyesine getirin bu 17 gün içerisinde. Emeklilerimiz oylarınızı size versin ama bunu yapmıyorsanız emeklilerimize sesleniyorum. Oylarınızı İYİ Parti’ye verin belediyelerde. Görün, muhalefet nasıl yapılırmış. Hodri meydan. Ben şimdi bunları söyleyince diyorlar ki, ‘Para yok. Bütçeyi bozacak’.
“SURİYELİLERE PARA BULUYORSUNUZ DA EMEKLİYE Mİ BULAMIYORSUNUZ”
Peki, Esenyurt biliyor. Yakından tanıyor. Suriyelilere para buluyorsunuz da emekliye mi bulamıyorsunuz kardeşim? Bugün Avcılar’da bir mağazaya girdik. Süs eşyaları satıyor. İki çalışan gençle karşılaştım. Bir tanesi Ağrılı, birisi Adanalı. Okuldan arkadaş, nişanlanmışlar. İkisi de mütercim tercümanlık mezunu, İngilizce öğretmeni. Özel okullarda çalışmışlar. Asgari ücret seviyesinde bile maaş alamamışlar. Kadın olan ağladı. Dedi ki, ‘Ben KPSS’ye hazırlanamıyorum. Çünkü torpil olduğunu biliyorum. Onun için hazırlanamıyorum. Onun için burada geldim. Tezgahtarlık yapıyorum’. Tezgahtarlık yapmak, aşağılık bir iş değil. Elbette çok saygın bir iş ama öğretmen olmak, yani o eğitimi almak bambaşka bir şey. Şimdi Sayın Erdoğan, sana sesleniyorum. Derhal 17 gün içinde 100 bin öğretmen ata, öğretmenler sana oy versin ama atamıyorsan, bu atamayı yapmıyorsan bütün o atanamamış öğretmen kardeşlerimden İYİ Parti’ye oy istiyorum. Görün, nasıl muhalefet yapılır. 2028’e kadar nasıl muhalefet yapılır, hep beraber şahit olalım.
Alıştılar tahterevalliye. Alıştılar oculuk buculuk üzerinden konuşmaya. ‘Sen şucusun. Ben bucuyum’. Ne kadar güzel iş ya ama esnafın derdini konuşma, emeklinin derdini konuşma, KYK burslarının pahalılığını konuşma, yurtlarda kalan öğrencilerin kurtlu yemek yediğini konuşma. ‘Sen şucusun, ben bucuyum’. Ondan sonra da dön. Ben İstanbul’u alamam. Dolayısıyla ne yapmam lazım? DEM’le DEM’lenmem lazım. Al birinden vur ötekine. Onun için İYİ Parti’ye oy istiyorum. Esenyurt Belediye Başkan adayımız inşallah belediye başkanımız olacak.
"KULAKLARINI KOPARACAĞIZ"
Muharrem kardeşime oy istiyorum. Aynı zamanda Buğra Kavuncu’ya oy istiyorum büyükşehirde. Bunun neticesinde göreceksiniz şu sözü. Her ikisi de çalmayacak, çaldırmayacak. Zaten yaparsanız koparırım kulaklarınızı. Çünkü kefalet koyuyorsun, yamuk çıkıyor kardeşim. Sonradan öğreniyorsun, getiriyorlar, bir bakıyorsun, neler yapılmış? Onun için bundan sonra hür ve müstakil, başkasının önerdiği hiç kimsenin arkasında durmayacağız. Kendi partililerimiz, kendi kardeşlerimizin arkasında duracağız. Yamuk yaptıkları zaman da kulaklarını koparacağız. Şimdi seçmenden istediğim şudur. Çalmayacak, çaldırmayacak, senin derdini dinleyecek, lügatlı lügatlı konuşmayacak, sosyal belediyecilik yapacak, İstanbul’a hizmet edecek belediye başkan adaylarımıza oy vereceksiniz. İki tarafın da kulağını hadi koparmayın onlarınkini, morartacaksınız.”