Madenciler, özelleştirmeye karşı kendilerini ocağa kapatarak eylem başlattı

İşçiler, bir gelişme olmaması halinde “ocaktan çıkmama” eyleminin iki gün devam edeceğini, yine hiçbir gelişme olmaması durumunda ise bu kez madende açlık grevine başlayacaklarını vurguladılar. Dün gün boyunca siyasi partilerden de madencilere destek ziyaretleri oldu.

Mustafa Çakır

Çayırhan Termik Santrali ve kömür madenleri, 2000 yılında Ciner Grubu’na rödövans yoluyla devredilmişti. 20 yıllık işletme sonunda Ciner grubu santrali devlete devretti. İşçiler bütün hakları ile birlikte Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu’nun iştiraki olan Kömür İşletmeleri AŞ’ye geçti. Santral de yine devlet tarafından işletiliyor. İktidar geçtiğimiz aylarda santral ve kömür sahalarını yeniden özelleştirmeye açtı. Ancak bu kez eskisinden farklı bir özelleştirme yöntemi uygulanacağına işaret ediliyor. 

SANTRAL SATILACAK, MADEN DEVREDİLECEK

Santral bütün varlıkları ile birlikte “varlık satışı” yöntemiyle özelleştirilecek. Maden bölümünde ise ruhsat devri olacak. Çünkü anayasa gereği madenler zaten satılamıyor. İşçiler ise özelleştirme adı altında madene ve santrale ait herşeyin gideceği görüşünde. Buna büyük tepki var. Emekçiler, 4 Aralık’a kadar tekliflerin toplanacağını, hazırlanan şartnamede “işçi” adına hiçbirşey olmadığına vurgu yapıyor. Santral ve kömür madenlerinde toplam bin 700 işçi çalıştığına işaret ediliyor.

YERALTINDA EYLEM

Özelleştirmeye karşı çıkan işçiler önceki geceden itibaren maden ocağında eylem başlattı. 2 vardiyada toplam 500 işçi kendilerini madene kapattı. Yerüstünde çalışan işçiler de onlara destek olmak amacıyla madenin girişinde eylem başlattı. Maden ocağının girişinde bekleyen işçiler ısınabilmek için ateşler yaktı. Görüştüğümüz madenciler, “Burası daha önce rödövans yoluyla işletiliyordu. Bir sorun yoktu. Daha sonra Kömür İşletmeleri AŞ’ye geçti. Yine bir sorunumuz yoktu. Bütün haklarımızı alıyorduk. Sendikal haklarımız vardı. Şimdi ise santralde ‘varlık satışı’ ile herşey satılıyor. Biz varlık satışına kesinlikle karşıyız” dediler. Santral ve madenin Çayırhan’da lojmanları, sosyal tesisleri bulunduğunu belirten işçiler, “Santrale ait herşeyi satıyorlar. Lojman, tesis, site ne varsa satıyorlar” diyerek tepkilerini dile getirdiler. 

AÇILMAMIŞ OCAKLAR DA GİDECEK!

İşçiler, daha açılmamış maden ocakları olduğunu, buraların da özelleştirileceğine dikkat çekti. Emekçiler, “Santrale ait ise ne varsa satılıyor. Çayırhan’ın 3’te 2’si satılıyor” diyerek tepki gösterdiler.  

LOJMANLARI BOŞALTIN

Bu arada işçilerden Çayırhan’daki lojmanları da 4 ay içerisinde boşaltmaları istendi. İhale şartnamesinde kendileri ile ilgili hiçbirşey olmadığına işaret eden madenciler, “Buradaki işçiler en az 8-9 yıllık. Yeni gelecek işveren belki kimseyle çalışmak istemeyecek. Herkesi işten çıkaracak. Şimdi ‘işten çıkarmayacağım’ dese bile belki bir süre sonra işten atacak. Hiçbir hakkımız yok. Tamamen işverenin keyfine kalıyoruz” dediler. 

‘AÇLIK GREVİNE BAŞLAYACAĞIZ’

İşçiler, bir gelişme olmaması halinde “ocaktan çıkmama” eyleminin iki gün devam edeceğini, yine hiçbir gelişme olmaması durumunda ise bu kez madende açlık grevine başlayacaklarını vurguladılar. Dün gün boyunca siyasi partilerden de madencilere destek ziyaretleri oldu. 

‘EKONOMİK DENGE ALTÜST OLACAK’

Maden ocağında Türk-İş’e bağlı Türkiye Maden İşçileri Sendikası örgütlü bulunuyor. Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul, işyerinin kazançlı bir iş yeri olduğunu, kazanç sağladığını belirterek, şunları söyledi:

“Üretim iyi. İş yeriyle çalışanların kendi aralarında hiçbir problemleri yok. İşverenlerle bir problemlerimiz yok. İyi toplu sözleşmeler imzalandı. İyi haklar alındı. Şimdi alıcı firmanın ne yapacağı belli değil. Biz iki aydır derdimizi anlatmaya çalıştık, meşru zeminde. İlgili makamlarla bu gidişin iyi olmadığını, buna bir dur denilmesi gerektiğini söyledik. Sadece iş yeri değil. Nallıhan, Çayırhan, Beypazarı, Ayaş, Güdül oralara kadar etkileyecek bir pazarlık içerisindeler ilgililer. Buradaki ekonomik dengeler altüst olacak. Sadece çalışanların değil. Çünkü bölgenin en büyük gelir kaynağı çalışanların burada işte bırakmış oldukları yapmış oldukları harcamalar.” 

Akçul, esnafın da ev sahiplerinin de etkilenceğini söyledi. Herkesi ciddi bir krizin beklediğine işaret eden Akçul, şöyle devam etti:

“Tabi canı yanan önce biz, işçiler olacak. Bizim canımız yanacak. Arkadaşlarımızın taleplerini ilgili makamlara götürdük. Götürmeye de devam ediyoruz. Ancak bu sabah (dün) bir duyduk ki arkadaşlar kendilerini yer altına kapatmışlar. Bu artık sözün bittiği bir yer. Arkadaşlarımıza bugüne kadar olumlu bir cevap veremedik. Beklentilerini karşılayacak herhangi bir gelişme de olmadı. Dolayısıyla kendiliğinden bir eylem gelişti. Zaten böyle olur madenci bekler bekler ondan sonra deniz dalgası gibi birden şey yapar. Bugün bir patlama oldu. Şimdi arkadaşlarımız yer altında. Yani taleplerimiz karşılık buluncaya kadar, olumlu dönüşler gelinceye kadar bu mücadele devam edecek. Şimdilik böyle başladı. Masumane bir eylem. Arkası nereye gider onu bilemiyorum.”

‘TOPYEKÜN DİRENMELİYİZ’

Özelleştirmeden geri adım atılması gerektiğini vurgulayan Akçul, şunları söyledi:

 “Siyasetçilerle görüştük. Bakanlık düzeyinde görüşmelerimiz oldu. Genel müdürlük düzeyinde görüşmelerimiz oldu. Özelleştirme İdaresi’yle görüşmelerimiz oldu. Bir dönüş olmadı. 2 binin üzerinde insan, buradan doğrudan rızkını karşılıyor. Bunun dörtle çarparsanız 8-10 bin nüfus yapar. Direkt 10 bin nüfusu etkileyecek bir satış söz konusu. Ve çalışanların güvenceye alındığına dahi emare de düzenleme de yok. Çalışanlar boş bırakılmış ama lojmanlara düzenleme getirilmiş. 830 tane lojmana da bir düzenleme koymuşlar. Diyorlar ki 'Dört ay içerisinde lojmanlar tahliye edilir'. Şimdi burada bunu duyan bir insan hangi duyguyla hareket eder? İşte böyle tepki verir. Bu özelleştirmeden vazgeçilsin, bu yanlıştan dönülsün. Meşru zeminde sonuna kadar gidilecektir. Bundan herkes emin olsun. Arkadaşlarımızla yapılacak değerlendirmeler sonucu yol haritamızı günden güne güncelleyeceğiz. Eylem şeklimizi gene dediğim gibi meşru zeminde olmak üzere, her şey meşru zeminde. Kendimizi güncelleyeceğiz eylem konusunda. Türkiye kamuoyuna buradan bir mesaj vermek istiyorum. Bu sadece bu bölgenin meselesi değil. Bu milli bir mesele. Ülke kaynaklarının heba edildiği bir ortamın içerisinde, heba edilmek üzere olduğu bir ortamın içerisindeyiz. Buna ülke olarak sahip çıkılması gerekiyor. Bugün burada yarın başka yerde bu böyle devam etmemeli. Fütursuz özelleştirmeler, işçiyi yok sayarak yapılacak pazarlıklara karşı topyekun ülke olarak direnmemiz gerekiyor diye düşünüyorum."

 ‘ACELE KAMULAŞTIRMA’ YAPILMIŞTI

İktidar, özelleştirme öncesinde 7 Eylül’de yayınlanan kararla Çayırhan Termik Santrali’nin ihtiyacı olan kömürün temini için Beypazarı’ndaki bazı taşınmazlar hakkında “acele kamulaştırma” kararı almıştı. Böylece özelleştirme öncesinde acele kamulaştırma yapılmıştı. Özelleştirme kapsamında santral ve kömür sahalarını işletecek olan şirkete büyük avantaj sağlanmıştı.