Körfez’de para arayışı: Erdoğan’ın Suudi Arabistan, Katar ve BAE gezisinde hangi işletmelerin satılacağı merak konusu
Arap ülkeleri daha çok yüksek getirisi olan hazır işletmeleri parasını verip almayı tercih ediyorlar. Yatırım yapmayı pek tercih etmiyorlar.
Sertaç EşCumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) kapsayan gezisi tamamen ekonomik kaynak arayışına kilitlenmiş durumda. Suudi Arabistan’ın başını çektiği Arap ülkeleriyle Katar arasındaki soğukluk henüz tam giderilemediği için temasların dengeli yürütülmesi gerekiyor. Bir diğer konu ise Arap ülkelerinin, Batılılar gibi başka ülkelere yatırım yapmaması. Getirileri yüksek işletmeleri para karşılığı alıyor, yani “hazır alım”a yöneliyor. Erdoğan’ın temaslarda hangi işletmeleri gözden çıkaracağına ilişkin beklentiler büyük.
KARMAŞA SÜRÜYOR
Ziyaret öncesinde Arap dünyasına kısaca bakalım. Tunus’ta Müslüman Kardeşler düşüncesinde ve AKP’ye yakınlığıyla bilinen Ennahda’yı siyasette yasaklayan Kays Said yönetimi, AB ile göçmen anlaşması imzalıyor. Türkiye’yi daha çok ilgilendiren Libya’da karmaşa sürüyor. Trablus yönetiminde yer alan Mışri ve Dibeybe’yi Türkiye bile barıştıramıyor. En son Dibeybe, konsey üyelerinin Ankara’ya yapacağı ziyareti engelledi. Mısır’la Türkiye ilişkileri nihayet düzeldi. Suriye’de Esad Şam Havaalanı’na yatırım çağrısı yapıyor. Ancak Türkiye henüz Esad’la konuşamıyor.
YENİ ARAYIŞLAR
Ekonomik sorun yaşayan Türkiye, seçimlerden sonra ilk iş Körfez’deki Arap ülkelerine başvurdu. Ancak yeni kaynak bulmak için çaba gösteren tek ülke biz değiliz. Hindistan’ın Başkanı Narendra Modi de bölgeyi turluyor. Kapsamlı anlaşmalar imzalıyor. Daha çok ABD politikası etkisinde olduğu bilinen Suudi Arabistan, BAE ve Katar’ın son dönemde daha serbest hareket ettikleri de gözlemleniyor.
Türkiye’nin bölgede ilişkilerinin en iyi olduğu ülke şüphesiz Katar. Kaşıkçı cinayeti nedeniyle Suudi Arabistan ile gerilen ilişkiler bir düzeye getirildi. Ankara’nın en ciddi sorunlar yaşadığı BAE ile de yeni arayışlar var. Libya’daki Watiyye Üssü’nün vurulması, FETÖ darbe girişiminin finansörlüğü, “Casus Dahlan operasyonları” gibi iki ülkeyi geren gelişmeler yaşanmıştı.
TÜRKİYE'NİN ZORLUĞU
Türkiye’nin şu anki zorluğu ise kaynak arayışına çıkılan ülkelerin birbirleriyle yaşadıkları sorunlar. Katar’ın diğer Arap ülkeleriyle yaşadığı sorunlar tamamen çözümlenebilmiş değil. Bu saflaşmada Türkiye, Katar’ın yanında yer almıştı. Şimdi hepsine aynı ölçüde sıcaklıkla yaklaşım her ülkede yeni tereddütlerle karşılanacak. Körfez’den bu yönde net bir hava geliyor.
Mehmet Şimşek’in ekonominin başına getirilmesi ikna için pek yeterli görülmedi. Batılı fonlar, bekle gör yaklaşımını tercih ediyor.
Erdoğan’ın, İsveç’in NATO üyeliğini “U dönüşü” yaparak desteklemesinin en büyük nedeninin de Batılı fonların ülkeye gelmesi olduğu değerlendiriliyor. Ama bu yaklaşımların, “Rusya ile ilişkilerin tadını kaçırmaması” gerekiyor. Tahıl koridoru ve ertelenen bir yıllık doğalgaz faturası gibi yaşamsal konular akıllarda... Arap sermayesinin tutumu alışılagelmiş Batılıların yaklaşımından farklı. Örneğin Batılı sermaye, üretim amaçlı yatırım yapabiliyor.
HAZIRA KONUYORLAR
Ancak Arap ülkeleri daha çok yüksek getirisi olan hazır işletmeleri almayı tercih ediyorlar. THY’nin bir bölümü, İzmir Alsancak Limanı gibi işletmelerin devri senaryoları gündemde. Önümüzdeki yerel seçimler düşünüldüğünde, iktidarın ihtiyaçları, doğal olarak “hazır devirler” de artabilir...