Jeoloji Mühendisleri Odası: 'TOKİ beton lobisini değil vatandaşların can güvenliğini dikkate almalıdır'
Jeoloji Mühendisleri Odası, TOKİ'nin konut projelerine başvururken geçmişte kurum tarafından yapılan bazı yanlış uygulamaların neden olduğu sorunları anımsatarak uyardı.
cumhuriyet.com.trTMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, AKP'nin “Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesi” olarak sunduğu, TOKİ tarafından yapılacak 250 bin konutla ilgili önemli bir açıklamada bulundu.
Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu tarafından yapılan "TOKİ, sosyal konut projelerinde beton lobisinin değil, yurttaşlarımızın can güvenliği ve geleceğini dikkate alarak inşa çalışmalarını yürütmelidir" başlıklı açıklamada, "Dar gelirli yurttaşlarımızın barınma sorununa çözüm getirme adına tek bir sosyal düzenlemenin yapılmadığı, dar gelirli vatandaşlarımızın barınma sorununu çözmek için ya bir emlakçıya, ya da bir müteahhide başvurmak zorunda bırakıldığı ülkemizde, sosyal konut projesinin başlatılması elbette olumlu bir adımdır" denildi.
Açıklamada, "Ancak vatandaşlarımızın bu projelere başvururken, geçmişte TOKİ tarafından yapılan bazı yanlış uygulamaların neden olduğu sorunları bir kez daha yaşamaması için dikkat etmeleri gereken bazı hususları, kamuoyunun dikkatine ve takdirine sunuyoruz" ifadeleri kullanılarak şu vurgular dile getirildi:
- Başvuru ve başvuruda bulunacak vatandaşlarımızdan istenen belgeler ile hak sahibi olacakların vermesi gerekli beyanlar açık, şeffaf olmalı ve her kesimden insanın güven duyacağı bir sistematikle yürütülmelidir. Yanlış beyanda bulunanların talepleri hemen iptal edilmelidir.
- Konutların yapılacağı arsa ve arazilerin seçiminde geçmişte “Soma’da yaşamını yitiren 301 madenci ailesi için yapılan ve fay zonu üstüne oturan sosyal konutlar, heyelanlı alanlar üzerine oturan İzmir Çiğli Evka-5, Samsun İlk Adım - Kıran mahallesinde yapılan konutlar, Samsun - Canik İlçesinde Mert Deresi taşkın sahasına yapılan ve 11 vatandaşımızın yaşamını yitirdiği Kuzey Yıldızı konutlarında” olduğu gibi fay zonlarının sakınım bandı, dere yataklarının sel ve taşkın riski yüksek bölgeleri, heyelan, kaya düşmesi, çığ düşmesi, tıbbi jeolojik açıdan riskli alanlar, oturma ve çökme riski yüksek alanlar gibi doğa kaynaklı afetlere açık alanlardan uzak durulmalı, toplumun can ve mal güvenliği sağlanmalıdır.
- Sosyal konut projelerinin kentlerimizin yapısını bozmayacak, doğal morfoloji ile uyumlu, günümüz teknolojik ihtiyaçlarına cevap verir, yeşil dönüşüme uyumlu, içinde yaşayan insanların sağlığını önceleyen, yeterli sosyal donatı ve rekreasyon alanlara sahip olmasına özen gösterilmelidir.
- Günümüzde enerjiye ulaşım ve enerji fiyatlarındaki artış ile küresel iklim değişimine ilişkin kaygılar da dikkate alınarak, güneş, jeotermal, jeotermal ısı pompası, rüzgar gibi bölgesel yenilenebilir enerji kaynakları dikkate alınarak etüt, proje ve yapım süreçlerinin gerçekleştirilmesine özen gösterilmelidir.
- Sonuç olarak; başlatılan sosyal konut projesinin beton lobilerine 1.5 trilyon lira kaynak aktarmak suretiyle hizmet eden değil, vatandaşımızın doğa kaynaklı afetlere karşı can ve mal güvenliğini sağlayan, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı, yöresel mimari ve morfoloji ile uyumlu, geleceğin teknolojik gelişimine uyum sağlayabilecek, insan sağlığını önceleyen, yeterli sosyal donatı ve rekreasyon alanları ile gerekli altyapıya sahip, sosyal devletin gereği ekonomik avantajlarla topluma sunulması önem taşımaktadır.