'İsveç' kararının perde arkasını yazdı: 'Hakan Fidan ve İbrahim Kalın iki hafta önce Erdoğan'ı ikna turlarına başladı...'
Siyaset gündemi Türkiye'nin İsveç'in NATO üyeliğine yeşil ışık yakmasını konuşuyor. Erdoğan'ın İsveç'e yönelik sözleri hala gündemdeyken son olarak gazeteci Nuray Babacan, Hakan Fidan ve İbrahim Kalın'ın AB konusunda 'bekletilen' adımların atılması ve vize muafiyeti talebiyle AB’nin kapısına gidilmesi konusunda Cumhurbaşkanı’nı ikna etmeye çalıştığını yazdı.
cumhuriyet.com.trAKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ile görüştü.
Görüşme sonrası Türkiye'nin İsveç'in NATO'ya Katılım Protokollerini TBMM’ye sevk edeceği ve onaylanması için yakın işbirliği içinde olacağı ifade edildi.
İSVEÇ'İN ÜYELİĞİNE YEŞİL IŞIK
Erdoğan, İsveç'in NATO üyeliği konusunda geçtiğimiz hafta "Teröristlere kucak açanlara onay veremeyiz" ifadesini kullanmıştı.
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsveç’in katılım protokolünü TBMM’ye en kısa sürede iletme ve TBMM ile onay için yakından çalışma konusunda mutabık kaldığını duyurmaktan memnuniyet duyuyorum” dedi.
Son olarak Gazete Pencere yazarı Nuray Babacan, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İsveç'in NATO'ya üyeliğini onaylamasının perde arkasını yazdı.
Babacan, asıl konunun 'ABD’yle ilişkileri düzeltmek' olduğunu söyledi.
"İKİ HAFTA GERİDEN BAŞLAYAN BİR HİKAYESİ VAR"
Babacan, "Birçok kişi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı görüşmede Türkiye’nin AB süreciyle ilgili başlığın girmesine şaşırdı. Normalde İsveç’in NATO üyeliği için Türkiye’yi ikna turları çerçevesinde yapılan bu görüşmeye AB montajı yapılmasının iki hafta geriden başlayan bir hikayesi var. Türkiye’nin dış politikadaki strateji değişikliğinin bir parçası olarak ABD ve AB ile ilişkileri güncelleme çabasının sonuçlarını hep birlikte göreceğiz" değerlendirmesini yaptı.
"CUMHURBAŞKANI’NI İKNA TURLARINA BAŞLADILAR"
"Bundan iki hafta önce, yeni Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve yeni MİT Müsteşarı İbrahim Kalın, İstanbul Galataport’ta sahil yürüyüşü yapıp 'birlikte çok iyi çalışıyoruz' pozunu verdikten sonra, AB konusunda 'bekletilen' adımların atılması ve vize muafiyeti talebiyle AB’nin kapısına gidilmesi konusunda Cumhurbaşkanı’nı ikna turlarına başladılar" diyen Babacan, şu ifadeleri kullandı:
"Amaç, AB Reform Grubunun 2019’da kesilen toplantılarına geri dönmekti. Böyle bir adımın dünyaya vereceği mesajın, ekonomik katkılarının olabileceği, batılı yabancı yatırımcı açısından ‘terkedilen ülke’ konumundan çıkılabileceğine dair değerlendirmeler yapıldı. Aynı zamanda ABD ile donmuş ilişkilerinin kapısını aralayacağı umut edildi. Tabii gelmesi olası parasal desteğe olan ihtiyaçtan hiç söz etmiyorum. Halen ABD’de olan bazı AKP’lilerin sürece katkısı da hesaba katılmalı. İşte Biden görüşmesine beklenmedik şekilde giren AB başlığının böyle bir başlangıç hikayesi var."
Babacan "Dün öğleden beri art arda yapılan açıklamalar, 24 saat geçmeden Türkiye’nin tüm tezlerinden vazgeçerek, İsveç’e kapı aralaması, Biden’ın 'Türkiye ve Erdoğan’la çalışacağız' açıklaması, aslında asıl konunun ABD’yle ilişkileri düzeltmek, AB’yi de buna çıpalamak olduğu ortaya çıktı" yorumunu yaptı.
"Vize serbestisi için gerekli 72 kriterden 6’sı halen beklemede. Özellikle son 4 yıldan bu yana hiçbir adım atılmamıştı" diye yazan Babacan, vize muafiyeti için gereken 6 kriteri ise şöyle sıraladı:
1- Terörle mücadele mevzuatında düzenleme… Kişi güvenliği ve özgürlüğü, adil yargılanma hakkı, ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüğünün AB ile uyumlu hale getirilmesi.
2- Yolsuzlukla mücadele… Avrupa Konseyi’nin Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu’nun (GRECO) tavsiyeleri doğrultusunda yolsuzlukla mücadele için düzenlemeler gerekiyor.
3- Europol ile işbirliği… Avrupa Polis Teşkilatı (EUROPOL) ile işbirliği, kişisel verilerin korunması yasasında yeni düzenleme.
4- Kişisel verilerin korunması… AB standartlarında düzenleme yapılması isteniyor
5- AB ülkeleri ile adli yardımlaşma ve suçluların iadesi…
6- Geri Kabul Anlaşması… Türkiye, Geri Kabul Anlaşması’nı uygulamaya başlayarak özellikle Suriyeli mültecilerin Avrupa’ya geçişinin engellenmesinde büyük sorumluluk üstlenmiş durumda. Ancak AB, ikili geri kabul protokollerinin uygulanmasında bazı sorunların olduğunu savunuyor.