İstanbul'da 'Büyük Cumhuriyet Buluşması': Asla geri adım atmayacağız
Atatürkçü Düşünce Derneği, Birleşik Kamu-İş, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Sanatçılar Girişimi, İstanbul Kongre Merkezi’nde "Büyük Cumhuriyet Buluşması" etkinliği düzenledi. Etkinlikte yapılan konuşmalarda, Atatürk Türkiyesi ve Cumhuriyet için mücadele kararlılığı vurgulandı.
ANKAAtatürkçü Düşünce Derneği, Birleşik Kamu-İş, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Sanatçılar Girişimi; İstanbul Kongre Merkezi’nde “Büyük Cumhuriyet Buluşması” etkinliği düzenledi.
Program öncesinde salonda "Türkiye laiktir laik kalacak", "Mustafa Kemal’in askerleriyiz", "Yeniden Atatürk Cumhuriyeti" sloganları atıldı. Programı sanatçı Orhan Aydın ve haber spikeri Gülgün Feyman Budak sundu.
Açılış konuşmasını yapan Hüsnü Bozkurt şunları söyledi:
"Bu bir açılış konuşması, onun için çok uzatmayacağım. Ama bir şeyi mutlaka belirtmek istiyorum. Kim ne derse desin ülkemiz çok uzun bir süredir savruluyor ve bundan derin üzüntü duymak yanında büyük bir sorumluluk duyuyoruz. Çünkü Gençliğe Hitabe’de 1927 yılında Mustafa Kemal Atatürk, ‘Ey Türk istikbalinin evladı’ diye hepimize seslendi. Bu sesi duyan Muammer Aksoy, benim sevgili kurucu başkanım; 1989 yılının 19 Mayıs’ında 49 cumhuriyet aydınıyla ADD’yi kurarken şu bildirgeyi yayınlıyordu:
‘Büyük Mustafa Kemal Atatürk’ün fani vücudunun aramızda bulunmamasından yararlanan iç ve dış olumsuz güçler laik cumhuriyeti, Kemalist aydınlanma devrimlerini ve Türk milletinin geleceğini karartmak için el birliği ile eylemlilik halindeler. Biz aşağıda imzası bulunanlar bu derneği bu eylemliliği susturmak ve yeniden Atatürk’ün cumhuriyetini kazanmak için kuruyoruz’ diyordu.
"İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ DURUMDAN HİÇBİRİMİZ RAZI DEĞİL"
Buradan hareketle ülkemizin içinde bulunduğu durum hiçbirimizin razı olduğu bir durum değil. Bu nedenle demokratik kitle örgütlerinin katılmasını, siyaset kurumunun dikkate alıp gereğini yapmasını ve yüce Türk milletimizin de destek vermesi talebi ile yeniden Atatürk cumhuriyeti diyoruz. Yeniden kadını insan olarak eşit sayan bir kadın devrimini yeniden harekete geçirelim diyoruz. Bu cumhuriyet aynı zamanda bir kadın devrimi. Yeniden kültürüne, tarihine ve bilime saygılı bir Türkiye Cumhuriyeti devrimi özlüyoruz.
Bu cumhuriyeti kuranlar, Kemalist devrimciler, Kuvayı Milliye’ciler, üç yıl üç ay 22 gün kan, revan içinde Anadolu’da dört bir yanın işgal edilmiş bu vatanı yedi düvel ile mücadele ederek bugün bizler, şu an bizler özgürce konuşabilelim diye vatan kurdularsa buradaki amaç dünyanın milletler ailesinin onurlu bir üyesi olan bir ulus yaratmak, o ulusa binlerce yıldır konuştuğu dilinin alfabesini sunmak. O alfabe ile dil devrimi yapmak. Onunla millet mektepleri, halkevleri, halk odaları, köy enstitüleri ve üniversite reformu ile çağlar atlayan bir ulus inşa etmek…
Çok bir şey istemiyoruz, bize yeniden Atatürk’ün bıraktığı cumhuriyeti verin. Vermezseniz biz asla geri adım atmayacağız. Yeniden Atatürk cumhuriyetine, milletimiz ile beraber kavuşuncaya kadar koşacağız. Türkiye’nin her yerine gideceğiz. Bütün yurttaşlarımız ile buluşacağız ve bunu anlatacağız: Biz kimseden oy istemiyoruz, hiçbir talebimiz yoktur. Biz demokratik bir kitle örgütüyüz. Haddimizi de hakkımızı da biliyoruz. Elbette siyaset kurumu kendi işini yapacak ama bizim demokratik bir kitle örgütü olarak görevimiz milletimize neyin olması gerektiği konusunda düşüncelerimizi aktarmak.”
"KAMUCULUK YENİDEN"
Daha sonra kürsüye çıkan Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Balık da şunları söyledi:
ÜÇ GÜN ÖNCE AYM’NİN ÖNÜNDE KELEPÇE VURULAN ÖĞRETMENLERİN TEMSİLCİLERİYİZ: Elbette biz kamu çalışanlarının da söyleyecek sözleri var. Bizler üç gün önce AYM’nin önünde kelepçe vurulan öğretmenlerin temsilcileriyiz.
BİZLER BU ÜLKENİN ORMANLARI TALAN EDİLİRKEN DURUN DİYEN EMEKÇİLERİN TEMSİLCİLERİYİZ: Bizler bu ülkenin ormanları talan edilirken durun diyen emekçilerin temsilcileriyiz. Bizler devletin sağlık kurumları yok edilirken şehir hastaneleri adı altında ucubeler kurulurken durun diyen sağlık emekçileriyiz. Bizler, her alanda devletin yanında; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş iradesine sıkı sıkıya bağlı olan Atatürkçü kamu çalışanlarıyız.
AKP GİBİ DEĞİL KAMUNUN VE HALKIN ÇIKARI İÇİN ÇALIŞMAK ZORUNDAYIZ: Ülkemizde kaybettiğimiz kamuculuk kavramının yeniden ele alınması gerekir. Yeniden tüm çalışmalarımızı kamuya yönelik, kamu yararına uygun şekilde yapmamız gerekir. Siyasi partilerden kamuculuk konusunda çalışma talep etmemiz gerekir. Bizler AKP iktidarı gibi kendilerinin çıkarı için değil kamunun ve halkın çıkarı için çalışmak zorundayız.
KAMUNUN ELİNDE BULUNMASI GEREKEN DEĞERLERİMİZ ÖZEL SEKTÖRE VERİLDİ: Pandemi döneminde net olarak gördük. Afet, salgın krizi; özelleştirilmiş sektörün eline bırakılmış kamu alanlarının ne kadar yetersiz kaldığını. Oysa bugün 20 bin köy okulumuz kapalı. Bugün şehir hastaneleri yapılırken başkentimiz Ankara’da, hastanelerimiz kapatılıyor. İstanbul’da kamuya ait binalarımız kapatılıyor. Şeker fabrikalarımız kapatılıyor. Bugün en kritik anda ihtiyaç duyduğumuz hava, su, elektrik, akaryakıt gibi; kamunun elinde bulunması gereken değerlerimiz özel sektöre verildi.
EN ÖNEMLİ GÖREVİMİZ CUMHURİYETE VE CUMHURİYET DEĞERLERİNE TAVİZ VERMEDEN YOLUMUZA DEVAM ETMEK: Elektrik üretimi yüzde 80, yüzde 82 özel sektörün elinde. Özellikle eğitim, sağlık, enerji alanında bir bir kamuculuk politikalarını savunmak zorundayız. Ve bugün ülkenin tüm değerleri, milli servetleri, milli gelirleri AKP iktidarı tarafından yandaş müteahhitlere, yandaş devletlere, emperyalistlere peşkeş çekildi. Bizler Atatürkçüler, Cumhuriyetçiler, kamucular olarak bu değerlerimizi bir bir geri alıp, halkımızın yararına getirmek zorundayız. Bizim en önemli görevimiz Cumhuriyete ve Cumhuriyet değerlerine taviz vermeden yolumuza devam etmek olmalıdır. Bugün milyonlarca kamu çalışanının önünde, onlara aydınlık yolları açmak zorundayız. Onlara doğruları anlatmak zorundayız. Bu bizim temel görevimiz. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak bu ülkede tam bağımsızlık diyen tüm halkımızla birlikte yol yürümeye devam edeceğiz.”
Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD) Türkiye ve Dünya Başkanı sanatçı Bedri Baykam, İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen 'Büyük Cumhuriyet Buluşması'nda dayısının vefat haberini paylaştı. Baykam, "Çok özür diliyorum değerli dayım eski gençlik önderlerinden SHP Sarıyer Belediye Başkanı İhsan Yalçın’ı bugün kaybettik. Bu nedenle bu etkinliğin sonuna kadar kalamayacağım için özür diliyorum. Bize saldırabilirler, bizi zindanlara atabilirler, bıçaklayabilirler, kurşunlayabilirler, bombalayabilirler ama bizi korkutamazlar ve yıldıramazlar. Ne güçleri ne de seviyeleri yeter. Bu ülkenin gerçek sahipleri aydın halkıdır. Emekçileri, köylüsü, sanatçıları ,ezilmek istenen kadınlarıdır, emeklisidir hatta işsizİdir" dedi.
"BİZİ KORKUTAMAZ VE YILDIRAMAZLAR"
Etkinlikte konuşan isimlerden biri de Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD) Türkiye ve Dünya Başkanı sanatçı Bedri Baykam oldu. Baykam konuşmasında şunları dile getirdi:
DAYIM ESKİ GENÇLİK ÖNDERLERİNDEN SHP SARIYER BELEDİYE BAŞKANI İHSAN YALÇIN’I AYBETTİK: Türkiye’nin güzel çağdaş demokrat Cumhuriyetçi insanları hepinize canı gönülden merhaba. Sizleri sevgi saygı ve dayanışma ruhuyla kucaklıyorum. Çok özür diliyorum değerli dayım eski gençlik önderlerinden SHP Sarıyer Belediye Başkanı İhsan Yalçın’ı bugün kaybettik. Çok uzun süreçten geliyor bu mücadelelerimiz. Bu nedenle bu etkinliğin sonuna kadar kalamayacağım için özür diliyorum. Gün geçtikçe yeni kuşaklar meşaleyi kendilerinden devir aldı ve artık gençlerde bizlerden teslim alması lazım bu salonları gençlerin doldurması kuşatması lazım. Büyük önderimiz sevgili Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük eseri olan Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlayacağımız Büyük Buluşma için geri sayıma geçtik. Bugün birinci asrımızı tamamlamamız 351 gün kaldı.
CUMHURİYETİMİZ HAKKINDA '100 YILLIK PARANTEZ' DİYEBİLMEK KÜSTAHLIĞINI GÖSTERDİLER: Değerli sevgili yoldaşlar bazı kendini bilmezler biliyorsunuz Cumhuriyetimiz hakkında 100 yıllık parantez diyebilmek küstahlığını göstermişlerdi. Oysaki olsa olsa bu bahtsızlar kendilerinin neden olduğu kısa küçük parantezden söz ediyor olabilirler. Dostlarımızda düşmanlarımızda bilsinler ki bu yüz kızartıcı düşüncelere kendilerini kaptıranlar büyük bir hayal kırıklığı yaşayacaklardır. Türkiye Cumhuriyeti Mustafa Kemal’in çizdiği yolda o rotada ilelebet yaşayacaktır. Bu salonda yansıttığımız kararlılık, bitmez tükenmez coşku her yıl giderek artıyor. Ve bunu hiç kimse durduramıyor ve durduramayacak. İster bu abideye bugün çiçek koyamazsınız desinler, ister şu gün bu heykelin önünde toparlanamazsınız yasaklandı desinler, ister Cumhuriyetin kurucularına en zavallı en ucuz sözlerle sataşmaya kalkışsınlar ne bizim sevgimizi törpüleye bilirler ne de bağlılığımızı nokta kadar zedeleyebilirler. Onlar bu şekilde ancak kendi çaresizliklerini itiraf etmekten hatta rezil olmaktan başka hiç bir yere varamazlar.
BİZİ KORKUTAMAZLAR VE YILDIRAMAZLAR, NE GÜÇLERİ NE DE SEVİYELERİ YETER: Aynen ikinci Cumhuriyetçi veya yetmez ama evetci suç ortakları gibi. Onlar bugün ortalarda yoklar. Gereken zaman kullanıldılar ve adete kullanım süreleri dolup raflardan kaldırıldılar. Ama Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençliği sizler yer yaştan gençler, Silivri’ye sürülenler canı pahasına Cumhuriyete siper olan aydınlar yazarlar, Kışlalılar ,Aksoylar, Emeçler, Türkan Saylanlar, İlhan Selçuklar, Ümit Zileliler, Ataol Behramoğulları, Sedef Kabaşlar , ADD VE ÇYDD’in tüm üyeleri , başkanları onlar burada kalbimizde yanı başımızda ve mücadele sahasında. Arkadaşlar bizi tehdit edebilirler, bize saldırabilirler, bizi zindanlara atabilirler, bıçaklayabilirler, kurşunlayabilirler, bombalayabilirler ama bizi korkutamazlar ve yıldıramazlar. Ne güçleri ne de seviyeleri yeter. Bu ülkenin gerçek sahipleri aydın halkıdır. Emekçileri, köylüsü, sanatçıları ,ezilmek istenen kadınlarıdır, emeklisidir hatta işsizidir. Hepimiz Atatürk Cumhuriyeti çok seviyoruz. Ve 100. yılımız muhteşem olacak hiç kimsenin şüphesi olmasın."