İmamoğlu, tüm İstanbulluları göreve çağırdı: 'Günün sonunda herkesten şunu isteyin...'

Sarıyer’de konuşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu , “Sadece Cumhuriyet Halk Partililer değil, bütün İstanbulluları göreve davet ediyorum” dedi. İmamoğlu, “Günün sonunda, herkesten şunu isteyin: Deyin ki ‘Bu arkadaşlar, Ekrem İmamoğlu ve arkadaşları kimseyi dışarıda bırakmaz. Kimseyi ayırt etmez. Adaletten yana olan bizler büyük bir ittifak kurduk’ deyin. Hep birlikte büyük bir millet ittifakı kuracağız” ifadelerini kullandı.

cumhuriyet.com.tr

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Sarıyer Çayırbaşı’nda yurttaşlarla buluştu.

İmamoğlu, halk buluşması öncesinde İstinye, Yeniköy, Tarabya, Sarıyer Merkez ve Cumhuriyet mahallerinde, CHP Sarıyer Belediye Başkan adayı Mustafa Oktay Aksu ile birlikte ilçe turu yaptı.

“Sabah Bakırköy'deydim” diyen İmamoğlu, “Daha önce Fatih'teydim. Ardından Kağıthane'ye geldim. Şimdi Sarıyer'deyim ve güzel bir buluşma yapıyoruz. Ve bu buluşmayla beraber, aslında yavaş yavaş ısınıyoruz. Bu ısınmayı, göreceksiniz öyle bir büyüteceğiz ki, İstanbul'un ittifakı, İstanbul'un birliği ve beraberliği tarihte görülmemiş bir yerel seçimi hepimize yaşatacak” ifadelerini kullandı.

Güçlerini birleştiricilikten aldıklarına vurgu yapan İmamoğlu, “Gücümüzü; birleşmeden, bir arada olmadan, icraatçılıktan, halkçılıktan alıyoruz. Çocuklarımıza hizmet etmek, bizi çok mutlu ediyor. İcraat yaptığımız için güçlüyüz. Bu şehrin bütün evlatlarını düşündüğümüz için güçlüyüz. Rantçıları değil, halkçıları seçin” dedi.

“ALLAH AŞKINA, BÖYLESİ GÜZEL BİR YERİ BİR BELEDİYE NİYE SAKLAR?”

Görev süreleri boyunca İstanbul'da vatandaşın her sorununa koştuklarının altını çizen İmamoğlu, şunları söyledi:

“Biz, bu şehrin unutulmuş her alanını yeniden ayağa kaldırdık. Hemen yanı başınızdaki Büyükdere Fidanlığı’nı biliyorsunuz değil mi? Yıllarca o koca alanı çöp haline getirdiler. Hatta bu bölgede insanların huzurunu kaçıran bir merkeze dönüştü. Öyle değil mi? Ben orayı gördüğümde dedim ki, ‘Allah aşkına, böylesi güzel bir yeri bir belediye niye saklar?’ Ben düşündüm, düşündüm, birkaç sene bunu bulamadım. Benim aklım ermedi.

Bizim aklımızda şeytanlık yok. Biz bilmiyoruz. Allah, bunların yardımcısı olsun. Allah, bunlara akıl versin. Orayı, yıllar önce buranın huzuru için açsalardı kötü mü olurdu? Şimdi pırlanta gibi bir yer oldu. Yine yıllarca milletten uzak tuttukları, Atatürk Kent Ormanı'na gittiniz mi? Nasıl, güzel olmuş değil mi? Biz ne yapıyoruz biliyor musunuz? Milletin malını, millete emanet ediyoruz. Onlar, milletin malını bir avuç insana emanet etmek için çalışıyorlar. Biz, ‘Hayır’ diyoruz, ‘Milletin malı millete.’ Adamcılık yok, kayırmacılık yok.”

“YAKLAŞIK 200 BİN İNSANIMIZI İLGİLENDİREN TAPU SORUNUNU ÇÖZDÜK”

Sarıyer’de yaşanan tapu sorununa değinen İmamoğlu, “Biz bu ilçede, yaklaşık 200 bin insanımızı ilgilendiren tapu sorununu çözdük. Dağıtımına başladık. Dağıtmaya da devam edeceğiz. Bakın 200 bin insan; 40 yıl, 50 yıl… Gençlik Ofisi açtık. Çok kötü, metruk durumdaki Duatepe’yi yeniledik, insanlarımıza açtık. Orayı da görün. İstanbul en güzel manzarasını görün. Yapamadılar. Yarım bıraktılar. Müteahhit çalışmıyordu. Aşiyan-Rumelihisarı fünikülerini bitirdik, milletimize açtık. Yine Rumelihisarüstü’nü pırlanta gibi meydanıyla, çevresiyle bitirdik. Yetinmedik; öğrencilerine çile çektirilen, öğrencilerine zulüm ettirilen Boğaziçi Üniversitesi gençlerine Kent Lokantası açtık. Biz, bu şehrin dokunulmamış, unutulmuş, insanlarını mutlu edecek her işi yaptık” diye konuştu.

“ONLARA DÜNYAYI DAR ETTİNİZ. SİZLERE HELAL OLSUN”

2019 yerel seçim sürecini hatırlatan İmamoğlu, şöyle konuştu:

“Bunlar bize görevi devrederken… Daha doğrusu onu da beceremediler ya. Görevi elimizden almaya kalktılar. Milletin hakkı, hukukunu çiğnediler. Hatırlayın 2019’u. Seçimi iptal ettiler. Hoş bu millet kendi iradesine, hakkına, hukukuna müdahale edene, hayatının en büyük dersini verdi. Onlara dünyayı dar ettiniz. Sizlere helal olsun. Ve 13 bin oyu, 806 bin oya çıkarttınız. Ne dediler o zaman? ‘Bunlar sosyal yardımları keser’ dediler değil mi? Tam 6 katına çıkarttık. Onlar, sadece bir öğrenciye burs verdiler. O da 200 bin dolar burslu öğrenci okuttular. Bir kişi. Torpilli. Biz ne yaptık? Sadece bu sene, tam 100 bin üniversite öğrencimize burs dağıttık. Bu sene 7 bin 500 lira verdik. Seneye 15 bin lira vereceğiz. Biz göreve geldiğimizde, bu nasıl sıfırsa, kreş de sıfırdı. İstanbul'un en büyük kreşlerinden birisini, Büyüklere Fidanlığın içinde açıyoruz.

Öğrenci alıyor yavaş yavaş. Bakın sıfırdı; 4 yılda, 4,5 yılda 100 adet kreşimiz oldu. Bir değil, üç değil, beş değil, on değil, 100 tane. Hem de pırlanta gibi. Niçin yapıyoruz biliyor musunuz? Benim şehrimin evlatları eşitlenecek. Benim buradaki pırlanta gibi çocuğumla, pırlanta gibi kızımla, oğlumla; başka bir yerdeki çocuklarımız da eşit olacak. Herkes eşit olacak. Darda, açıkta kimse kalmayacak. Kıyıda, kenarda kimse hissetmeyecek. Biz bunu başardık. Biz, bu şehirde üniversite öğrencilerimizi yurtta da yalnız bırakmadık. Sadece 4 yılda, 5 bin 200 gencimizi misafir ediyoruz.”

“TAPUNUZU DA DAĞITAN BİZ…”

“Bakın; tapunuzu da dağıtan biz. Yıllardır dokunmadıkları altyapınızı da dağıtan yapan biz. Üstyapınızı da parklarınızı da meydanlarınızı da yapan biz. Bunlar, hizmet yapmadılar. Bakın; dokunmadıkları altyapının tamamını, hele hele pandemi döneminde sel, su baskınları, insanları hayatından bezdiren bütün o kötü altyapı düzenini değiştirdik. Pırlanta gibi. Altyapıda atık suyu, yağmur suyunu, Baltalimanı’ndaki Biyolojik Arıtma Tesisi’ni bitirdik. Yetinmedik; yıllarca ihmal edilmiş çöp halinde duran Baltalimanı Deresi'ni, Baltalimanı'nın çevresini bir yaşam vadisine dönüştürdük.

Biz iş yaptık, iş yapmaya devam edeceğiz. Onlar bize çamur atacak, onlar bizi kötüleyecek, onlar bizi köşeye sıkıştırmaya çalışacak. Bizim işlerimizi engellemeye çalıştılar Kamu bankalarından bir lira kredi vermediler. Bize ait, hepimizin vergisiyle beraber çalışan TRT'de, 5 senedir bizi 1 dakika bile haber yapmadılar. Ama ne yaparsa yapsınlar, onların arkasında ne var biliyor musunuz? Onların arkasında bir kişi var. Bizim bu yolculuğumuzun arkasında millet var millet. Onun için biz, söz verdik mi yapanlardanız.”

“SARIYER'DE, ŞÜKRÜ BAŞKAN GÜZEL İŞLER YAPTI”

“Sarıyer'de, Şükrü Başkan güzel işler yaptı. Kendisine teşekkür ederiz. Ama şimdi başka bir arkadaşımız görev yapacak. İki dönem, 10 yıldır Büyükşehir Belediyesi’nde birlikte görev yaptığımız, Meclis’te ve komisyonlarda birlikte çalıştığınız, yine Sarıyer'in evladı Oktay Aksu ile görev yapacağız. Şimdi onunla da yürüyeceğiz. Görev devir-teslimi olur. Şimdi bundan sonra, önümüze bakacağız. Geride kalanlar kaldı, önümüze bakacağız. Tam gaz koşacağız. ‘Tam yol ileri’ diyeceğiz. Hepinizden isteğimiz var. Çevrenizde eşiniz, dostunuz, ahbabınız, komşularınız… Güzel ablalarım, benden hepsine selam söyleyin. Oktay Başkan'dan herkese selam söyleyin. Çok çalışacağız. Ahlaklı çalışacağız.

Adaletli olacağız. İcraat yapacağız. Milletimizi düşüneceğiz. Siyasi parti ayrımı yapmayacağız. ‘O parti, bu parti’ demeyeceğiz. Milletimizi düşüneceğiz. Milletimizin evlatlarına layık olacağız. Şu güzel annemizin, şu güzel teyzemizin, güzel ablalarımızın, evlatlarımızın, sevgili gençlerin hakkını vereceğiz. Hiç kimsenin hakkını yedirmeyeceğiz. Aynı zamanda hak da yemeyeceğiz. Hak yiyenlerden bu milleti Allah korusun. Buna müsaade etmeyeceğiz.”

“BÜTÜN İSTANBULLULARI GÖREVE DAVET EDİYORUM”

“İstanbul Gönüllüleri, İstanbul İttifakı sizlerle büyüyecek. Hep birlikte kocaman bir aile olacağız. Sadece Cumhuriyet Halk Partililer değil, bütün İstanbulluları göreve davet ediyorum. Hep birlikte coşacağız, hep birlikte koşacağız milletçe. Hep iyi dil, güzel dil kullanacağız. Dijitalde çalışın, sokakta çalışın, broşür dağıtın, gidin insanları ikna edin, sandıkta görev alın. Milletçe bir demokrasi şölenine, demokrasi seferberliğine koşacağız.

Günün sonunda, herkesten şunu isteyin: Deyin ki ‘Bu arkadaşlar, Ekrem İmamoğlu ve arkadaşları, kimseyi dışarıda bırakmaz. Kimseyi ayırt etmez. Adaletten yana olan bizler, büyük bir ittifak kurduk’ deyin. ‘Hukuktan yana olan bizler, büyük bir ittifak kurduk’ deyin. Ve biz ne yapacağız? Sarıyer Belediye Başkanımıza oy isteyeceğiz. Sarıyer Meclisi’ne oy isteyeceğiz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanınıza oy isteyeceksiniz. Hep birlikte büyük bir millet ittifakı kuracağız.”

“OY VERSİN, VERMESİN; MİLLETİMİZE HİZMET ETMEK ONURDUR”

“Bunlar, bir kişiyi arkalarına almış. O bir kişi de milleti tehdit ediyor. ‘Oy verirsen hizmet veririm’ diyor. Biz de diyoruz ki, ‘Oy versin, vermesin; milletimize hizmet etmek onurdur. Biz milletimize hizmet ede ede kazanacağız. Bizim için esas olan, gönül kazanmak; onlar için esas alan, sadece oy almak. Partizanlığı yıkacağız. Göreceksiniz; hep birlikte çok güçlü bir İstanbul süreci daha yaşatacağız. Biz, bu şehri kendine getirdik. Bu şehri, kötülüklerden koruduk. Milletin parsellerinde imar artışına bir tane bile müsaade etmedik.

Tek bir yeşil alanı bile imara dönüştürmedik. Tapu sorunlarını biz çözeceğiz. Sizi kimse, evinizden edemeyecek. Biz çözüyoruz; çözmeye devam edeceğiz. Bizim karşımızdaki aday, bir kişiden talimat alıyor. Onun buyrukları, herkes için emir oluyor. Biz, milletimizden talimat alıyoruz. Biz halkçılığın, biz demokrasinin temsilcileriyiz. Biz, ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ diyen Atatürk'ün temsilcileriyiz. Onun için yılmayacağız, yıkılmayacağız; dimdik ayakta yolumuza devam edeceğiz.”

“ONLARA ÖYLE BİR DERS VERECEKSİNİZ Kİ…”

“Biz yoksulu, yoksulluğu bitirmeye dönük süreçte adımlarımızı atacağız. Onlara da öyle bir ders vereceksiniz ki; seçimden sonra kalan sürelerinde gitsinler 2-3 basamak haline gelmiş enflasyonu düşürsünler. Emeklinin, dar gelirli vatandaşımızın gelirlerini arttırsınlar. Ekonomiyle uğraşsınlar. Adaleti düzeltmeye gayret etsinler. Bunu yapmaları için ne yapacağız? Seçimde onlara öyle bir demokrasi şamarı atacağız ki, kendine gelecekler. Kendine gelip, işine bakacaklar. Hükümet, işine baksın. Sevgili Sarıyerliler, bu daha ısınma. Bu daha ilk buluşmam sayılır. Dün, minik bir buluşmamız oldu. Bugün de sizleri selamladık.

Gene geleceğim. Birkaç kez daha geleceğim. Sadece Sarıyer'e değil, 39 ilçemizi en az 3’er defa gezeceğim. Biz, atom karınca gibi çalışacağız. Onlar peşimizden koşmaya çalışacaklar. Yarı yolda nefes nefese kalacaklar, nefes nefese. Bizimle mücadele edemez onlar. Onlar, koşarken bile talimat alıp koşan insanlar. Biz ise, ‘Tam yol ileri’ diyen, gücünü milletten alan insanlarız. Hepinizi çok seviyorum. Sürecimiz hayırlı olsun. Yolumuz açık olsun. Sarıyer milletimizin olsun. İstanbul milletimizin olsun. Her şey çok güzel olacak.”