Helalleşme çıkışının stratejisi: 'Kendini aklamaya ve sıyırmaya çalışıyor'
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 45 bine yakın yurttaşın hayatını kaybettiği deprem sonrası yapılan hazırlıksızlık, plansızlık ve koordinasyonsuzluk eleştirileri üzerine halktan "helallik" istedi. Siyaset Bilimci Özgün Emre Koç, Türkiye siyasetinde daha önce de gündeme gelen ‘helalleşme’ çağrısını Cumhuriyet360'a yorumladı.
Kardelen İnceAKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ittifak ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, deprem bölgesi Adıyaman’da yaptığı konuşmada "Adıyaman’da depremin ardından ilk birkaç gün istediğimiz çalışmaları yapamadık. Bu yüzden sizden helallik istiyorum” ifadelerini kullanmıştı.
Hukuki nitelik barındırmayan toplumsal olayları kapsayan bir yaklaşım olan helalleşme söylemi, TDK tarafından ‘’Alışverişte veya ayrılma sırasında hakkını birbirine bağışlamak’’ olarak tarif ediliyor. TDK tarafından yapılan açıklamaya bakıldığında terimin gündelik hayatımıza nasıl sirayet ettiği de anlaşılıyor.
'HELALLEŞECEĞİ MAKAM SEÇİM SANDIĞIDIR'
Erdoğan'ın 'helalleşme' ifadesinin siyasetteki karşılığı anlatan Siyaset Bilimci Özgün Emre Koç, ''Türkiye’de zaten yetkililerin vatandaştan helallik isteme gibi durumu hukuken söz konusu olamaz. Yetki sahibi bir hata yaptıysa helalleşeceği makam yargıdır, seçim sandığıdır. Bu söylemin, laik demokratik hukuk sisteminde yeri yok. Bugün sürekli Kızılay Başkanı’nı konuşuyoruz, ikinci, üçüncü yetkilileri konuşuyoruz. Haluk Levent’i bile konuştuk. Bir türlü Erdoğan’ın sorumluluğunu konuşamıyoruz. Bu helalleşme çıkışı büyük bir iletişim stratejisinin parçasıdır. Sürekli dikkati ve odağı Erdoğan’dan uzaklaştırarak, Erdoğan sürekli halkını düşünen ama çevresi tarafından aldatılan bir konuma yerleştiriliyor. Geçmişte yaptığı ‘aldatıldık’ açıklaması da buna benzer bir çıkıştı'' ifadelerini kullandı.
Erdoğan, daha önce gerek dış meseleler gerekse iç meseleler de defalarca aldatıldığını ifade etmişti. Erdoğan geçmişte başta terör örgütü FETÖ konusunda, Ergenekon ve Balyoz kumpası gibi operasyonlar hakkında ve terör örgütü PYD-YPG noktasında Eski ABD Başkanı Barack Obama tarafından aldatıldıklarını açıklamıştı.
SİYASETİN POPÜLER SÖYLEMİ
İslami bir referans içeren ve çoğunlukla toplumun muhafazakâr kesimi için daha başka ve derin anlamlar taşıyan bu çağrı, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun 13 Kasım’da barışmayı hedefleyen “helalleşme” kararını kamuoyuna açıklamasıyla dini ve gündelik referansları aşarak politik bir anlama ulaşmıştı. Bu kez Erdoğan’dan gelen helalleşme çağrısı ile söylem başka bir forma evirildi.
'KENDİNİ AKLAMAYA ÇALIŞIYOR'
Karşıt görüşlü iki parti liderinden farklı zamanlarda ve koşullarda gündeme gelen helalleşme çağrısının aynı amaçları taşımadığını belirten Koç açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
''Kılıçdaroğlu’nun yaptığı helalleşme çağrısı bir toplumsal barış çağrısıydı. Birbirinden uzaklaşmış toplumu, barıştırmaktı. Erdoğan bu helalleşme çağrılarının benzerini daha önce de yaptı. Sürekli hata yaptığında ya da cürüm işlediğinde, toplumu zarara uğrattığında dini referansları kullanarak, kendini aklamaya ve sıyırmaya çalışıyor.''
NEDEN ADIYAMAN?
Depremin vurduğu 11 ilde yıkımın ilk anlarından beri yükselen 'Devlet nerede' sorusu, başta Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman'da olmak üzere sık sık gündeme gelmişti. Erdoğan'ın sadece 'Adıyaman halkı' üzerinden dile getirdiği helallik çağrısının, bilinçli olarak mı sadece bir kent özelinde kaldığını sorduğumuz Emre Koç, şunları aktardı:
''Bu açıklamayı Adıyaman’da yapmaları bir tesadüf değilse, kuvvetle muhtemel dini olarak birtakım referansları da göz önüne alırsak; 10 il içinde Adıyaman en muhafazakâr il ve orada büyük bir tarikat örgütlenmesi var. Bu çağrının yapılması için Adıyaman’ın seçilmesinde böyle bir arka plandan bahsedebiliriz.''