‘Halkın beklentisi paket dışı’

CHP’li Süleyman Bülbül, bugün TBMM Adalet Komisyonu’nda görüşmeleri başlayacak 9. Yargı Paketi’ne ilişkin gazetecilere değerlendirmede bulundu. Geride kalan 8 yargı paketinin de adalete bir katkı sağlamadığını söyleyen Bülbül, “halkın gerçek adalet beklentisinin her zaman paketlerin dışında bırakıldığını” belirtti. “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle gelinen süreçte AKP iktidarı, yargıyı tamamen vesayet altına almıştır” diyen Bülbül, “AKP iktidarı döneminde anayasayı çiğneyen maddeleri yasalaştırmak, Anayasa Mahkemesi kararlarını yok saymak olağan hale geldi. 9. Yargı Paketi Meclis’e sunulduğundan geldiğinden beri telefonlarımız susmuyor, paketten toplumun pek çok kesiminin memnun olmadığı açık. Adil yargılanma hakkı, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, hak arama hürriyeti, masumiyet karinesi, mülkiyet hakkı, çevre hakkı, hasta mahkumların durumu, kadına yönelik şiddetin engellenmesi pakette yok. İkinci kez tekerrür hükümleri uygulanan hükümlülerle ilgili beklenen yeni düzenlemeleri, KHK mağdurlarını, kamuda mülakat uygulamasının kaldırılmasını, ehliyet affını, 31 Temmuz yasasına mağdur edilen kesimlerin beklentilerini paket dışında bıraktınız” ifadelerini kullandı.

'HAKLARIN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ'

Halkın beklentilerinin karşılanmamasının yanı sıra pakette AYM kararlarıyla elde edilen kazanımların kaybedilmesine yönelik maddeler olduğuna dikkat çeken Bülbül, şunları kaydetti:

“AYM, Türk Medeni Kanunu’nun kadının soyadını düzenleyen 187. maddesini iptal etti. Karar, Resmi Gazete’de yayımlandı. Şimdi ise yapılması planlanan düzenlemede, kadınların 30 yıldır mücadelesini verdiği ve AYM kararıyla da kazandığı hükme bağlamış olan soyadını tek başına kullanmasına olanak sağlayan hakkınıgeriletmek istiyorlar. Bunun yanında OHAL yetkilerinin 2029’a kadar kullanılmasına olanak tanıyan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu düzenlemesi, kamulaştırma ve ormanlarda cezaevi düzenlemesinin yeniden getirilmesi düzenlemelerinin içerik bakımından anayasaya, AYM kararlarına, AİHM kararları ve imzacısı olduğumuz uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu açıktır. Kazanılmış hakların geriletilmesine göz yummayacağız. Komisyonlarda, genel kurulda bu düzenlemelerin takipçisi olacağız.”