Güvenlik birimlerine yansımayan istismar vakaları: ‘Sessiz kalan, korkan birçok çocuk var’
İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Görevlisi avukat Özlem Şen, “Güvenlik birimlerine yansımayan ve açığa çıkmayan istismar vakalarının sayısı maalesef çok daha fazla bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.
Rengin TemoçinTürkiye’de istismar konusu son dönemde en önemli sorunlardan biri. Senelere göre bakıldığında çocuğa istismar vakalarında artış yaşandığı görülürken, uzmanlar adli makamlara yansımayan ‘aile içinde halledilen’ vakalar var olduğunu belirtti.
İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Görevlisi Avukat Özlem Şen, “Güvenlik birimlerine yansımayan ve açığa çıkmayan istismar vakalarının sayısı maalesef çok daha fazla bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet’e konuşan Şen, “Türkiye'de çocuk ihmali ve istismarı vakalarında artış yönünde yaygın bir kanaat bulunduğunu söylemek mümkün. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayınladığı verilere göre son 9 yılda, çocukların cinsel istismarına yönelik olaylar üç kat artmıştır. Bu veriler güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocuklara ait sayısal veriler olup güvenlik birimlerine yansımayan ve açığa çıkmayan istismar vakalarının sayısı maalesef çok daha fazla bulunmaktadır. Zira ‘kol kırırlır yen içinde kalır’ düşüncesinin hala yaygın olduğu birçok yerleşim yeri var” dedi.
"REHBER ÖĞRETMENLERE SÖYLÜYORLAR"
Sonbahar aylarında çocuk istismarı vakalarında artış olduğunu belirten Şen, “Okullar açılınca yaşadığının istismar olduğunun farkında dahi olmayan, ailesi tarafından beyanı dikkate alınmamış çocuklarla ilgilenen rehber öğretmenler ve sosyal hizmet uzmanları bu istismarı fark edip, kamu görevlisi olduğundan ‘bildirim yükümlülüğü’nü kullanarak savcılığa veya emniyete haber veriyor. Yaz dönemi okul tatil zamanı çok uzun. Çocuklara yaza yönelik bir eğitim, etkinlik hizmeti olmuyor. Uzun tatillerde en çok yakın akraba çevresinde vakit geçirmek zorunda kalıyorlar. En önemli problemlerin başında bu geliyor. Çocuk akrabalarının yakın markajında olduğundan, daha az sosyalleştiğinden istismarı ya gizliyor, ya korkup susuyor, ya farkına varmıyor, ya da aile maalesef çocuğunun beyanını duymamayı seçiyor. Fakat okullar açılınca alan, iletişim fırsatı bulan çocuklar önce birbirleriyle sonra da evden olmayan güvendikleri rehber öğretmenlerle bu yaşananları konuşuyorlar" ifadelerini kullandı.
"DİKKAT EDİLMESİ LAZIM"
“Bizler sadece konuşulanları veri olarak görüyoruz” diyen Şen sözlerini şu şekilde noktaladı:
“Sessiz kalan, korkan, sesini duyuramayan maalesef birçok çocuk da var. Okulların açılmaya başladığı bu aylarda aileler ve öğretmenlerin dikkat etmesi gerekenlerden kısaca hangi semptom ve davranışlara dikkat etmeleri gerektiğine değinecek olursak; öncelikle çocukta açıklanamayan yara izleri, yanık, darbe izleri varsa, kırık çıkıklar söz konusuysa, yine çocuğun fiziksel yakınmaları, karın ağrısı, baş ağrısı varsa; yarayı örtmek için mevsime uygun olmayan bir giyim söz konusuysa, okul devamsızlığı, yaşından büyük soruların sayısı arttıysa bu noktada şüphe duymalıyız. Duygusal istismara baktığımızda; belirtileri daha geç, aslında uzun vadede ortaya çıkıyor. Belirtilerine baktığımız zaman, bir çocukta öz saygı düşükse, içe kapanıksa ya da tam tersi saldırgan davranışlar gösteriyorsa, akran ilişkilerinde çatışmalar yaşıyorsa, işte bu noktalarda da duygusal istismar aklımıza gelebilir.”